Sayfa Yükleniyor...
Rahmet ve mağfiret mevsimi üç ayların sonuncusu Ramazan ayını geride bırakarak, sevgi ve şefkatle birbirimize ellerimizi uzatma ve kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız. Bayram, toplumun temel harcını oluşturan olguların en sevimlisi…
İnsani ve dini güzelliklerin birlikte yaşandığı; birlik, beraberlik, saygı ve sevginin katmerlendiği; toplumun tümünün kaynaşma, dayanışma ve paylaşma duygusunun doruğa çıktığı, gönülden gönüle taşındığı günler...
İletişim çağının odamızın içine yaklaştırdığı uzak mesafeler, bayram trafiğini azalttıysa da orta yaştakilerin dillerinden düşmeyen “Ah nerede o eski bayramlar” nostaljisi hiç eksilmez. Dönme dolaplar, oyuncaklar ve tatlılar yine bulunsa da o eski tat içtenlik yok gibi… Ortaokulu Mardin Kız Meslek Lisesi’nde okudum. Her bayramda, okulda toplu bayramlaşma töreni yapılırdı. O töreni şenlendiren bir grup, birlik-beraberlik duygusunu yaşatırdı bize…
Bu grup, yaşadıkça güzel ruhlarını hasretle anacağım Süryani arkadaşlarımızdı. Kendi bayramlarıymış gibi hocalar ve bizlerle içten bayramlaşırlardı. Paskalya Bayramlarında renk renk boyalı yumurtalarını, çikolata ve likörlerini (Şeker Bayramı’nda Mardin Vali Konağı’nda ve daha sonra İzmir Karşıyaka’da bir hocamın evinde aynı ikramla karşılaştım) bizlerle paylaştıklarında, biz de sevinçlerine ortak olurduk. Süryani-Müslüman farkını hiç gözetmedik, en güzel anlarımızı sevgiyle paylaştık… Şimdiyse biz-siz söylemi dillere hakim…
Harita üzerinde parçaladığı Osmanlı toprakları üzerindeki hayallerini, Türk Kurtuluş Savaşı ile toprağa gömen İngilizlerin ünlü tercümanı A. Ryan şöyle demişti: “Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz gerçek ideali dinmiş gibi davranacak, çıkarcı bir grubu, idareci olarak takdim etmeye çalışacağız.”
İngiltere’nin XX. yüzyılda uygulamaya çalıştığı bu siyaseti, bugün ABD uygulamaya çalışmaktadır. İngilizlerin hayali nasıl gerçekleşmediyse, Amerikalıların da suya düşecektir. Geçmişte farklı dinler arasında bile tutmayan bu maya, bugün de tutmayacaktır.
Tuttu sanılan Irak’ta bile, Sünni ve Şiiler uyanmaya başladı ve er geç bu dinsel bölünmeyi bozacaklarına inanıyorum… Asil Yüce Milletimiz bu oyunlarla çok karşılaştığından, artık bozacak olgunluğa sahiptir. Birlik, huzur, verim, dayanışma içinde nice bayramlara ulaşmanız dileğiyle, Ramazan Bayramı’mız kutlu olsun...
İZMİR’İN İYİLİK MELEĞİ
Ramazan’ın ruhu iyilik, infak, empati, dayanışmadır. Bu ruhla topluma el uzatan çok vatandaşımız var. Ramazan’ın ilk gününden Kadir Gecesi’ne kadar hiç ara vermeden Buca başta olmak üzere, üç koldan şehrimizin farklı gecekondu bölgeleri, öğrenci yurtları, polis karakollarına verdiği iftarlar, bazı kurumlardaki iftarlara destek, gönderdiği erzak kolileri, alış-veriş fişleri ve tekerlekli sandalyeleriyle gönüllere taht kuran İzmir YÜDOP Başkanı, Turizmci Ayşegül İnceoğlu ve ekibini candan kutlarım.
Ramazan sonrası 4 bin çocuğa 23 Nisan tişörtü, kadınlara, okullara destek ve Pati dostlara yardımlar devam edecek. Buca Yaylacık Gençlik Derneği ve dostlarının yardımıyla, paylaşma ve infakın muhteşem duygusunu yaşayan, yaşatan melek ruhlu, sevgili Ayşegül İnceoğlu’nun yaptıklarının ecrini görmesini, iki cihanda da hasenat sahibi olmasını temenni ederim.
Yolu açık, başarısı daim olsun. İzmir’in yürekten dokunuşlarla, içten gülümsemesiyle insanları mutlu eden, herkese yardımcı olan bu değerli kızına sahip çıkması, onore etmesi dileğim.
İyilik yap, iyilik bul...
Birlik, sağlık, huzur, iyilik dolu nice Ramazan ve bayramlara...