1
Ayten Başabaş Dirier
İlkses Gazetesi Yazarımız

Yazar Ayten Başabaş Dirier

Yazarın Köşe Yazıları

Lozan Antlaşması, Önemi, Eleştiriler

24 Temmuz 1923


Kosova Cumhuriyeti Her Alanda İş Birliğine Hazır

I-Kosova Başbakanı İzmir’de

Çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere İzmir’e gelen Kosova Başbakan Sayın Albin Kurti, İzmir Valisi Dr.Süleyman Elban ve İBB Başkanı Dr.Cemil Tugay ile görüştükten sonra 5.VII.2024 Cuma günü saat 18’de İzmir’deki hemşerileriyle Ticaret Odasında buluştu. Diaspora Buluşmasına İBB Dr.Cemil Tugay, Kosova Fahri Konsolosu Muharrem-Zeliha Toprak, Kosova asıllı Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı, BATÜDER Başkanı Akın Kazançoğlu, oğlu Yağız Kaan Kazançoğlu, Eski Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan ve Balkan Dernekleri Başkanları katıldı. Fatih Rıfat Said & Ada Trustar Mühendislik firması tarafından davet edildiğim toplantıya YUDOP Başkanı Ayşegül İnceoğlu ile katıldık. Efsane İBB Başkanımız rahmetli Ahmet Priştina ve İzmir’in unutulmaz annesi rahmetli eşi Mine Priştina’nın hayallerini hissettiğimiz salonu dolduran bütün Kosovalılara teşekkürler.

ayten

Başbakan Sayın Albin Kurti yaptığı konuşmada, İzmir’de bulunmaktan ve hemşehrileriyle bir araya gelmekten mutlu olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Siz vatanınızın dışında, fakat ulusun içindesiniz. Burada sizin vatanınız için yaptığınız bütün çalışmaları çok iyi biliyor, teşekkür ediyoruz. Kosova Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında inanılmaz ve çok güzel ilişkiler var. Sadece iki ülke arasında değil, aileler arasında da ilişkiler olduğu için bu, bizi daha da güçlendiriyor. Bağlantılar çok yüksek seviyede yaşanmakta… Ben biliyorum siz desteğinizi her zaman yaptınız. Savaştan


Hayırsız Ada Faciası Tekerrür Etmesin

İnsanların can yoldaşı köpekler, tarih boyunca onları diğer hayvanlar ve insanlara karşı korumuş, yaşadıkları yerin sadık bekçisi olmuşlardır. Yer altında yaşayan haşerelerin yeryüzüne çıkmalarına engel olarak, salgın hastalıkların yayılmasını önlemişlerdir. Avrupa’da sayıları artınca sık sık katliama uğramış, bu nedenle 19 yüzyıla kadar veba Batı’nın kâbusu olmuştur. Sanayi Devrimi’nden sonra parfüm ve kimyasal ürünler için köpekleri öldürdüklerinden Osmanlı İmparatorluğu’ndan toplu köpek isteklerinde bulunmuşlardır. İlk Çağ’dan beri göçebe yaşamın etkisiyle köpekleri can yoldaşı sayan Türkler onlara sevgi ve özen göstermişlerdir. Osmanlı döneminde de süren bu anlayış sonucunda köpeklerin nüfusu çok artmıştır. 2’inci Mahmut Dönemi’nde İstanbul sokaklarını istila eden köpekler, halkın itirazlarına rağmen topluca Sivriada’ya sürgün edildiler. “Uğursuzluk getirir!” diye bu sürgüne karşı çıkan halk, köpeklerin geri getirilmesi için çok uğraştı, ama yönetim dinlemedi. Bir süre sonra Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın isyanı, oğlunun Osmanlı kuvvetlerini yenerek Kütahya önlerine gelmesi, Padişah’ın İngiliz ve Fransızlardan yardım talebinin reddedilmesi üzerine düşman Ruslara tavizler verilerek destek istenmesi bu olaya bağlandı.


28 Mayıs Azerbaycan'ın Bağımsızlık Günü

Kardeş Azerbaycan'ın Müstakillik/Bağımsızlık ve Cumhuriyet Günü kutlu ve daim olsun.


“Bu Hayatta Birlikteyiz” TSM Konseri

İzmir Valiliği Sosyal Etüd Proje Müdürlüğü’nün Kızılay ve Şef Yeşer Karasu ile birlikte hazırladığı, Romanların hayatına dokunan dünümüzle yarınımızla “Bu Hayatta Birlikteyiz” projesi kapsamında gerçekleştirilen muhteşem konseri, 20 Mayıs gecesi izledik.

DEÜ Sabancı Kültür Sarayı Hasan Tahsin Salonunu dolduran sanat müziği aşığı İzmirliler arasında Vali Yardımcısı İsmail Çorumluoğlu, İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürü Hatice Suna Kocagül Bina, Kızılay İl Başkanı Kerem Baykalmış, YÜDOP Başkanı Ayşegül İnceoğlu, İzmir’in sevilen simgeleri Emine-Eflatun Saygılı, Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ve vatandaşların katılımı ile gerçekleşen, arada sıcak içeceklerin ikram edildiği gece coşku içinde geçti.

İzmir Valiliği Sosyal Etüd Proje Müdürü Hatice Suna Kocagül Bina, Ayşegül İnceoğlu, İl Kızılay Başkanı Kerem Baykalmış ve görevlilerin zarif ağırlamaları eşliğinde başlayan gece izleyenleri müziğe doyurdu.

YEŞER KARASU

Adı gibi ruhun gıdası müziği dört ayrı koro ile yeşerten, İzmir’in müzikte parlayan yıldızı Yeşer Karasu’nun yönetimindeki Ege Türk Müziği Topluluğu ve Karşıyaka Bahçelievler Türk Sanat Müziği Korosu birlikte söyledi.  Usta Müzisyenler ve profesyonellerden farksız amatör koro ekibi; sadece projenin hedefi Romanlara değil, salondakilerin de hayatına dokundu. Repertuarda herkesin anılarında ayrı bir yeri olan şarkılar birbirini izlerken, duygu seli bazen coşturdu, bazen


Abdülkadir Güler’in 60. Sanat Yılı

İnternet ortamının dünyayı ekrana taşıdığı ortamda değerli hemşerim Abdülkadir Güler’i tanıdım. Milliyet Blog’un her telden yazılan, yorumlarla sınıf havası yaratan sıcak ortamında yazdığı millî, hümanist, dost canlısı, vefa dolu yazılar ve yorumlarla dikkatimi çekti. Mardin’in ebruli kültüründe yetişenler başka türlü yazamaz zaten… Hem Milliyet Blog’da, hem Kültür Bahçesi sitemde yazarken yakın desteğini gördüğüm Abdülkadir Abi, Kültür Dünyamızın koca çınarlarından sayılır. Şiirler, kıssalar, öykü, deneme, roman ve folklor yazılarında Mardin nirengi noktasıdır. Tanıdıkları için yazdığı vefa dolu şiir ve anılardaki duygusallık, Mardin ile yarışır. Kontrol edince duygusallığın öne geçtiğini gördüm. Ülke sorunlarını siyasete bulaşmadan dile getirirken, değer ve güzelliklerini coşkuyla seslendirir. Bu vatanseverliği yurdun her yerinde görev yapmasından kaynaklanır. Son görev yeri Ordu olsa da emekli olunca çok sevdiği Söke’ye yerleşti. Mardin ve Mardinlilerin yoğun olduğu yerlerle bağını sürekli zinde tuttu.

ABDÜLKADİR GÜLER KİMDİR?

Mardin’in her yönden doğal uzantısı sayılan Kızıltepe (Dunaysır) ilçesinde 1946 yılında doğan Güler, İlk ve ortaokulu Kızıltepe’de okudu. 1964’te Diyarbakır Erkek İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Bir süre ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümüne devam ederek 1976 yılında mezun oldu. O sırada şiir ve yazıları farklı kaynaklarda yer almaya başladı.  Eğitimin sürekliliğine inandığından kendini hep geliştirdi,


İzmir’de Batı Azerbaycan Paneli

Batı Azerbaycan, İran’ın kuzeybatısında Irak-Türkiye sınırı boyunca Gürcistan sınırına kadar uzanan bölgedir. X. asırdan itibaren Türkler tarafından yönetilen İran’da; Gazneliler, Büyük Selçuklular, İldenizliler, Harezmşahlar, Timur, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safevîler İmparatorluk ve Devletlerini kurdular. Bölge Afşar Hanedanı ve Kaçar Hanedanı tarafından 1925 yılına kadar yönetildi. X. asırda Bölgede Gürcü Krallığı varken, Ermenistan diye bir yönetim yoktu. Doğu Anadolu’da bulunan Vaspuragan Tem’i Ermeniler yönetiminde olup, kralının tacı tenekedendi. Bunları küçümsemek için imparatorun köpeğine Armen adı verilmişti. Türk Fütuhatı başlayınca yöneticiler topraklarını Kilikya’daki topraklarla değiş tokuş edip, oraya göç ettiler. Geride kalanlar ise Türklerin yönetiminde her yönden huzura kavuşup, sadıka-i Tebaa olarak anıldılar.


“XX. Yüzyılda Azerbaycanlılara Yönelik Soykırımlar”

Her 24 Nisan’da dünya kamuoyunu yanıltan, zalimi mazluma çeviren propagandalar nedeniyle suni olarak yaratılan “Ermeni Sorunu” yıllar yılı gündemimizi işgal etti. Dış siyasetimizde Demokles’in kılıcı gibi sallandı durdu. Her yıl ABD Başkanı soykırım için ne diyecek merakı gündemden eksilmedi. Oysa Tarih bizden yanaydı, belgeler ortaya çıkarılsa gerçek anlaşılacak diye 1980’lerden itibaren yazıp durduk. Tarafsız Tarihçiler, gerçek mağdur Azerbaycan ve Türkiye’de araştırmalar yapınca asıl soykırımın Türklere karşı yapıldığı anlaşıldı. Yeni yeni belgeler, toplu mezarlar ortaya çıktıkça haklılığımız anlaşıldı. Bu konuda aksi iddialarda bulunanlar, Doğu’da terör estirenler araştırıldığında, dıştan beslenen Ermeni çocukları oldukları görülür.


XX. yüzyılda Azerbaycanlılara yönelik soykırımlar

Her 24 Nisan’da Dünya Kamuoyunu yanıltan, zalimi mazluma çeviren propagandalar nedeniyle suni olarak yaratılan “Ermeni Sorunu” yıllar yılı gündemimizi işgal etti. Dış siyasetimizde Demokles’in kılıcı gibi sallandı durdu. Her yıl ABD Başkanı soykırım için ne diyecek merakı gündemden eksilmedi. Oysa Tarih bizden yanaydı, belgeler ortaya çıkarılsa gerçek anlaşılacak diye 1980’lerden itibaren yazıp durduk. Tarafsız Tarihçiler, gerçek mağdur Azerbaycan ve Türkiye’de araştırmalar yapınca asıl soykırımın Türklere karşı yapıldığı anlaşıldı. Yeni yeni belgeler, toplu mezarlar ortaya çıktıkça haklılığımız anlaşıldı. Bu konuda aksi iddialarda bulunanlar, Doğu’da terör estirenler araştırıldığında, dıştan beslenen Ermeni çocukları oldukları görülür.

Ege Üniversitesi’nde 15 Nisan’da düzenlenen, “Azerbaycanlıların 31 Mart Soykırımı Günü” dolayısıyla “Ermeni Sorunu ve XX. Yüzyılda Azerbaycanlılara Karşı İşlenmiş Katliam ve Sürgünler” konulu panel ve sergiye yoğun bir katılım oldu. Azerbaycan Türkiye Büyükelçiliği, EÜ, Azerbaycan Kültür Bakanlığı'na bağlı Soykırım Memorial Kompleksi, Zafer Şehit Ailelerine Destek Derneği ve İZAZDER tarafından düzenlenen panel ve sergi gerçek suçluları ortaya çıkardı. Panele, EÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Mehmet Ersan, EÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Ayönü, İZAZDER Başkanı Perviz Altay, Zafer Şehit Ailelerine Destek Derneği Başkanı Sevinc Orucova, Azerbaycan Büyükelçiliği Eğitim Müsteşarı Doç. Dr. Necibe Nesibova, İzmir Temsilcisi Cavid Aliyev, Dr.Fadıl Ünal akademisyenler, öğrenciler ve Azerbaycan gönüllüleri, İMGİAD Başkanı Doç.Erdal Ataklı,


İzmir Kültür Konseyi Kaynağı UASBD

15 Nisan Dünya Sanat Günü’nde, İzmir Büyükşehir Belediyesi desteği ile gerçekleştirilen Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Derneği’nin (UASBD) etkinliği “5. Uluslararası Amazonlar ve Titanlar Sanat Buluşması” sergi ve festivali aratmayan gösterilerle İzmirlilerin belleğinde kolay silinmeyecek izler bıraktı. Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Derneği Başkanı Dr. Ümit Yaşar Işıkhan’ın genel koordinatörlüğünü, Derya Tüzen’in genel direktörlüğünü, Yıldız Arun’un küratörlüğünü, Selmina Melikoğlu Işıkhan ve Kutluhan Nesil’in sunumunu üstlendiği etkinlik, İzmir Kültür Konseyi için işaret olarak, Atatürk’ün deyişini yine gündeme oturttu; “Yükselen uygarlığın merdiveni sanattır.”


İzmir Kültür Kent Konseyi kaynağı UASB

15 Nisan Dünya Sanat Günü’nde, İzmir Büyükşehir Belediyesi desteği ile gerçekleştirilen Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Derneği’nin etkinliği “5. Uluslararası Amazonlar ve Titanlar Sanat Buluşması” sergi ve festivali aratmayan gösterilerle İzmirlilerin belleğinde kolay silinmeyecek izler bıraktı.

Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Derneği Başkanı Dr.Ümit Yaşar Işıkhan'ın genel koordinatörlüğünü, Derya Tüzen’in genel direktörlüğünü, Yıldız Arun’un küratörlüğünü, Selmina Melikoğlu Işıkhan ve Kutluhan Nesil’in sunumunu üstlendiği etkinlik,  İzmir Kültür Konseyi için işaret olarak, Atatürk’ün deyişini yine gündeme oturttu; “Yükselen uygarlığın merdiveni sanattır.”

Saat Kulesi önünde buluşan sanatçılar, Bando Rumeli eşliğinde Elhamra Sahnesi'ne kortej yürüyüşü yaparak coşkuyu çevreye yaydı. Tören, 2023 Yılına ait Etkinlik Görselleri Sunumu ve UASBD Başkanı  Dr. Ümit Yaşar Işıkhan’nın açılış konuşması ile başladı.

Şair-Yazar Dr.Ümit Yaşar Işıkhan, açılış konuşmasında; “Aktivist sanatçıların tarihsel sorumluluğuyla günümüzde barış ve kardeşlik için çevre ve doğal hayatın korunması için yapıtlarında bunun mücadelesini veren, yine bu paydada buluşan sanatçılar olduğunu, Sanatsal üretimleriyle ışığı çoğaltmaya çalıştıklarını” belirtti.

Doç.Dr.Gökhan Balık’ın Şaman Müziği sunumuna Neval Savak, Hülya Atılgan şiirleri ile eşlik ettiler. Cengiz Onur’un sazıyla dillendirdiği muhteşem türküler izleyenleri büyüledi.  Ayşen Deniz, Mutlucan Güvendir, Neda Olsoy, Neslihan Yalman’ın şiiirlerine  Direncan Şahyar’ın müzikleri eşlik etti.

Gürol Kaplan’ın  “Kaplanın Rüyası” adlı belgesel filminin


Mardin Çöreği

Mardin'de  Bayramların değişmez tatlısı Zerdenin yanında mutlaka çörek de yapılırdı. Ama kasmus şeklinde değil büklümlü halka şeklinde yapılırdı.Kutlu günlerde yaşadığım yerde bedenim otomatikleşir, ruhum Mardin'e ışınlanır. Şerefet ve Arafat yaklaşırken, Bayram hazırlıkları da zihnimi işgal eder. Çörek hazırlıkları geçit resmi yaparken, kuzen Beşer Ailesinin yaptığı çöreğin resmini görünce kolları sıvayarak,  üç çeşit halinde yaptım.


Birlik Bayramı

Rahmet ve mağfiret mevsimi üç ayların sonuncusu Ramazan ayını geride bırakarak, sevgi ve şefkatle birbirimize ellerimizi uzatma ve kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız.İnsani ve dini güzelliklerin birlikte yaşandığı; birlik, beraberlik, saygı ve sevginin katmerlendiği; toplumun tümünün kaynaşma, dayanışma ve paylaşma duygusunun doruğa çıktığı, gönülden gönüle taşındığı günler...İletişim çağının odamızın içine yaklaştırdığı uzak mesafeler, bayram trafiğini azalttıysa da orta yaştakilerin dillerinden düşmeyen “Ah nerede o eski bayramlar” nostaljisi hiç eksilmez.


Birliği Pekiştiren İftar

   İş insanı, Dünya Azerbaycanlılar Kongresi Başkanı Dr.Asif Kurban Bey’in ev sahipliği yaptığı geleneksel “Azerbaycan Gönül Dostları İftar Sofrası”na katıldık. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlük Çatı Restoranda yapılan İftarı Allah kabul eylesin. Birliği pekiştiren hayırlı iftar, verimli gelişmelere vesile olur inşallah.


18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü

Bu kutlu günde Şanlı Ordumuza minnet, millet ve vatan uğruna canlarını feda eden şehitlerimize  rahmet...
Bugün yaşadıklarımızın temelinde 109 yıl önce atalarımızın kazandığı görkemli zafer yatar. Batı'nın yüreğinde bu zafer sürekli kanar. Şehitlerimiz kanlarıyla suladığı kutsal vatanı korumak için birlik içinde hareket edersek, ruhlarını şad ederiz...
Zafer kutlaması için Sosyal Medya'da hazırlanan şablonlarda epey hata var. Deniz Zaferi ile Kara Savaşları karıştırılıyor.
-Deniz zaferi, 19 Subat 1915'te başlayan harekatın18 Mart günü başarısızlıkla sonuçlanmasıyla  kazanıldı.  
-Kara savaşları 24/25 Nisan 1915 şafağında başladı,  Şubat 1916'da Itilaf Devletlerinin sessizce kaçmalarıyla sona erdi. 
-57.Alayın tümü 1 gecede şehit düşmedi. Savaş boyunca o alay en çok şehidi verdi. Ilk katılanların tümü farklı tarihlerde şehit düştü. 
57, 27 ve 21.Alayların olağanüstü  gayretleri savaşın gidişatını  değiştirdi.
-Çanakkale Savaşları Kurtuluş Savaşında olmadı. I. Dünya Savaşında oldu ve savaşın 2 yıl uzamasına neden oldu. Ama Kurtuluş Savaşı'nın önsözü sayılır. Canakkale'de savaşan Komutanlar ve erler kazandıkları tecrübeyle Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasını sağladılar. 
-Albay M.Kemal Deniz Savaşı'nda yoktu. Komutan Cevat Paşa, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı ve Nusret Gemisinin döşediği mayınlarla Deniz Zaferi kazanıldı.
-Çanakkale'yi destanlaştıran kahramanlıklar ise Kara Savaşları boyunca yaşandı.
--Cephde askerlere 2  öğün kumanya verildiğini gösteren listeler yayınlanıp  yokluk içinde savaştıkları yazılıyor. O listeler Ramazan ayına aittir. Devlet tüm varını yoğunu Çanakkale Cephesine gönderiyordu.
Bazıları gerçekleri bilmeden resimlere bakıp abartıyorlar.
Osmanlı Imparatorluğu'nun kazandığı zaferlerin tacı olan Çanakkale Savaşı'nın komutan ve  şehitlerinin ruhu şad, mekânları cennet olsun.
“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Mustafa Kemal Paşa
*
Onurumuz, gururumuz ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ'nin 109. yıldönümü kutlu, aziz şehitlerimiz ve komutanlarının ruhu şad olsun.


Akif ve Asım’ın Nesli

Dağılma Döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmak için birçok akım ve görüş çare olarak öne sürülmüş, düşüncelerin çatışmasıyla gerçeğe ulaşma yolu aranmış, aydınlar toplumu şekillendirecek “ideal kahraman” ve “yeni nesil”lerin nasıl olması gerektiğini de eserlerinde işlemişlerdi. Tevfik Fikret oğlu Halûk’un, Mehmet Akif Asım’ın kişiliğinde ideal neslin nasıl olması gerektiğini işlemişlerdi. Hedefleri aynı olduğu halde, bu aydınların arasındaki fark, diğer sosyal ve insanî değerlere verdikleri önemdedir.

MEHMET AKİF

Mehmet Akif’in “İslam inancına bağlı modernleşme düşüncesini” Asım’ın şahsında ebedileştirirken; tam karşısında yer alan Tevfik Fikret ise, şahsında yarının aydın gençliğini sembolleştirdiği ve bu amaçla yetiştirdiği oğlu Halûk’a “Avrupa’ya gitmesini ve orada ne bulursa almasını” tembihliyordu. Ferdanın (yarınların) ümidi olarak gördüğü kuzusu güzel huylu Halûk’u, Türk gelenek ve göreneklerini iyice özümsemeden kurtların önüne attığının farkına vardığında iş işten geçmiş, oğlu Papaz olmuştu.

Aslında hayatının bir döneminde tevhitler yazan, Sabah Ezanı, Ramazan gibi şiirlerinde İslAmî esaslara uygun Allah inancını anlatan mısralarıyla dikkatleri çeken, Yasin okuyup, namazlarını kılan; edebî tarzıyla Mehmet Akif, Mustafa Kemal de dahil olmak üzere, döneminin bütün şairleri ve gençlerini etkileyen Tevfik Fikret; acı kaybı, kayınpederinin derin üzüntüsü, ülkenin içinde bulunduğu deprem ruhunda fırtınalar estirmiş ve son şiirini bu duygularla yazmıştı: Sancağ-ı Şerif Huzurunda… Hayata gözlerini


Karabağlar’da Güzel Şeyler Olacak

Yerel seçimlerde parti asabiyeti olmadan, Belediye Başkanı seçmede esas kriterler; adayın bilgi, yönetme yeterliliği, halkla içi çe oluşu, üretken ve gelişmeler karşısında dik duruşudur. İzmir-Karabağlar Belediye Başkan adayı olan eski Karabağlar Kaymakamı (6 yıl) ve İzmir Vali Yardımcısı Mehmet Sadık Tunç; gerek eğitimi, deneyimleri, kişiliği, gerekse projeleriyle her yerini ve sakinlerini çok iyi bildiği Karabağlar için en ideal adaydır.


Türkler her alanda ilk'tir

-Tarihte bilinen en eski Türk Devleti İskitler’dİr. Ilk atlı göçebe uygarlığı kurdular. Bu sayede çok geniş alana yayıldılar. Metalden günlük ve süs eşyaları yaptılar. 
-Giyimde ilk ceket, pantolon, kemer ve tokasını, İskitler kullandı.
-İlk kez hayvanları konu alan sanat üslûbu, İskitler’de görülür.
-Bilinen ilk Türk kadın hükümdar İskitler’in Tomris Hatunudur.
-İlk teşkilâtlı Türk Devleti, Asya Hun Devletidir. Kurultaylı ilk idarî ve onlu sisteme dayalı ordu teşkilatını kurdular.
-İklimi değiştiren kutlu “Jada/Yada” taşını ilk ve tek kullanan Türklerdir.


Bir Şehrin Hikâyesi

1Y.1K


Tek Millet, İki Devletin 100. Yılı

Azerbaycan Devlet yetkililerinin de katılımlarıyla gerçekleşen Bayrak Günü-100.Yıl Törenine Ege Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Necdet Budak ev sahipliği yaptı. Programda Rektör Prof.Dr. Necdet Budak, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Geray Muradov, Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Dr. Reşad Memmedov açış konuşmaları yaparak Azerbaycan ve Türkiye’nin cumhuriyetin ilk yıllarında karşılaştıkları güçlükler, tarihen mevcut olan ve gelişen kardeşlik ilişkileri, Azerbaycan’ın Ümummilli lideri Haydar Aliyev’in Azerbaycan- Türkiye ilişkilerine verdiği önem ve sağladığı katkılar hakkında görseller eşliğinde bilgi verdiler.


Filistin’e Ağıt

Kudüs’teki Diaspora Müzesi duvarında,


Türk Milletinin Büyük Kaybı Ganire Paşayeva

Onu TV ve basında izlemiş, Asena ruhuna yakından tanıyınca tanık olmuştum. Gerek albenisi gerek heyecanlı, içten, kucaklayıcı konuşmasıyla girdiği her ortamda Türk rüzgârı estiriyordu.


Türk Milletinin Büyük Kaybı Ganire Paşayeva

Onu TV ve basında izlemiş, Asena ruhuna yakından tanıyınca tanık olmuştum. Gerek albenisi gerek heyecanlı, içten, kucaklayıcı konuşmasıyla girdiği her ortamda Türk rüzgârı estiriyordu.


Gerçek Ehl-i Kitap, Kutsala Saldırmaz

Allah’a karşı saygı duyup Allah’ın ayetlerini az bir pahaya değişmezler. İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Şüphesiz Allah hesap görmekte çok çabuktur.”  l-i İmrân-199

Kutsal kitabimiz Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlık başını almış gidiyor. Önce Fransa’da başlayan bu saygısızlıklar, sorunlu diğer ülkelere de yayıldı. Türkiye dışında karşı çıkan olmadı... İsveç’teki son eylem oldukça düşündürücü... Teröristlere yıllardır kucak açan, koruyan İsveç, NATO’ya girebilmek için Türkiye’nin onayına muhtaç iken; polis koruması eşliğinde kutsal kitabımızı yaktırması akla provokasyonu getiriyor.

İsveç’in bu eylemden amacı şöyle açıklanabilir:
-İsveç NATO’ ya girmek istemiyor! 
-ABD baskısına karşı çıkamadığından başvuru yaptı.
-Girişinin Türkiye’nin onayına bağlı olduğunu bildiğinden, onaylanmamak için Türkiye’yi kışkırtıyor. 
-Bölücüleri kışkırtması diğer üyeler tarafından da kınanınca, Kutsal kitabımıza saldırı başlatıldı. 
Kutsalımıza kim el uzattıysa iflah olmadı, olmayacak da...
Bugün Fransa’nın yaşadıkları bunun kanıtı...
İsveç’in bu oyununu bozmak için NATO’ya girişi onaylanmalı. O zaman anladıkları dilden konuşulur...

Yukarıdaki ayet, gerçek kitap ehlini ortaya çıkardı. Türkiye bu konuda ortak hareket etmek için, İslâm Devletleri Teşkilatı’nda konuyu gündeme getirerek, ortak tavır sergilenmesini sağladı. Bu beklenen bir durumdu. 

Şimdiye kadar kutsalımıza yapılan saldırılara, diğer dinlerden tavır koyan olmadı. Nüfusunun ekserisi İsveç’te yaşayan Süryanilerin, bu saldırıya ilk karşı çıkan olmaları Mardinlileri duygulandırıp, gururlandırdı. Mardin hoşgörüsünü göz önüne seren bu insanî tavır için muhterem Mardin-Diyarbakır Metropoliti Filüksinos Saliba Özmen ile İstanbul Süryani Kadim Vakfına teşekkür ederiz.