2

Çarlık Ruhu Hiç Ölmedi Ki…


  • Oluşturulma Tarihi : 25.02.2022 20:09
  • Güncelleme Tarihi :

Kuman aslını unutmayan arkadaşım Nazan Sezgin’in aziz ruhuna…

Karadeniz’in kuzeyinde Batı’nın körüklediği savaş tamtamları Aralık’tan beri çalıyordu. Sonunda beklenen oldu ve Rusya, Ukrayna’yı 22.02.2022  palindromi gerçekleştiğinde işgal etti. İşgal sürekli olmayacak dense de; dökülen kanlar, yakılıp-yıkılan tesisler ve anaların yüreğinde hiç sönmeyecek yangınlarla kalkınma hamleleri içindeki dost ülkenin diz çöküşü acı verici…

Uluslararası sorunlarda stratejiden anlayan Lider ve Aksakallıların varlığının önemi yine anlaşıldı. Ukrayna’nın Komedyen Devlet Başkanı, bu hasletleri taşıyan ekibe sahip olsaydı veya ona akıl veren komşular ile dostları dinleyip, Finlandiya gibi tarafsız bağımsızlığı benimseseydi, ülkesi iki günde çökmezdi.

Ukraynalılar kimdir?

Ukraynalılar, Doğu Avrupa ve Baltık halkları gibi Avrupa’ya göçen, hakim olan ama Hıristiyanlık ve Museviliği benimseyince özünden uzaklaşıp, diğer kavimler arasında asimile olan Kuman/Kıpçak ve Hazar Türklerinin çocuklarıdır. Türkiye Tarihini kuran Oğuzlar, Müslüman olunca varlık ve hakimiyetlerini günümüze kadar sürdürürken, onlar diğer kavimler arasında  asimile oldular.

Kumanlar/Kıpçaklar deyip geçmeyin… Ortaçağ boyunca Dünya Tarihini onlar yönlendirdiler. O uçsuz bucaksız Avrupa steplerinden toplanan aslana benzeyen boylu poslu, sarışın, savaşçı gençler; Kırım yarımadasındaki limanlarda toplanıp, gemilerle Bizans sınırlarından, Nil nehrindeki Ravza adasına, oradan Orta Doğu’da kurulan Devletlere ücretli asker olarak satılıyordu. Gün geldi İstanbul’u kuşatmak için hazırlanan İzmir Emiri Çaka Bey’i bekleyen müttefiki Peçeneklere saldırıp tarihten sildiler. Gün geldi Bizans tarafından Doğu Karadeniz’e yerleştirilerek Selçuklulara karşı bölgeyi korudular. Çok cesur ve güzel kızlarını krallarla evlendirdiler. Gürcü kraliçesi Tamara ile çirkin Gürcülere aşı olup, kızlarının güzelliklerini efsaneleştidiler. Gün geldi Abbasi, Gazneli, Selçuklu, Tulunoğlu, Akşit, Eyyübî, Zengi, Artuklu ve diğer Beyliklerin Ordularında Memlûk sınıfını oluşturdular. Sonunda kendi adlarıyla Memlûk Devleti’ni kurup, kimsenin yenemediği Moğolları üç meydan savaşında yenerek, diz çökerttiler. Osmanlı Devleti döneminde kurulan Devşirme Sistemi’nde Balkanlı çocukların toplanması ve Yeniçeri Ocağının kurulması aslında Memlûk Sistemi’nin devamıydı. Toplanan çocukların kumral-sarışın olmalarına önem veriliyordu. Çünkü özlerinin Türk olduğu biliniyordu. Başlangıçta büyük zaferlere imza atan Yeniçerilere diğer ırklar karışınca, imparatorluğun başına bela oldular.

Doğu Avrupa bozkırlarında kalanlar ise sırasıyla Altınordu Devleti, Kırım Hanlığı ve Kazan Hanlığı adıyla asırlarca varlıklarını sürdürdüler. İşte Ukrayna halkı da aynı kökenden geliyor. 16.asırdan beri Rus yönetiminde yaşamak hasletlerini erozyona uğratsa da, atalarının genlerini taşıdıkları boyun eğmemelerinden anlaşılıyor.(Bkz.A.Dirier:Emir Çaka Bey)

Çarlık Ruhu

16.asır başlarında İstanbul’a gelen Moskova Knezliği(Prensliği) elçisini, kabalığından dolayı Yavuz Sultan Selim huzurundan kovmuş, sonraki görüşmelerin Kırım Hanı ile yapılmasını emretmiştir. O günden sonra Rusların adı Ayı’ya çıktı. Fakat Çar I.Petro(1682-1725) onların kabalıklarını yontmak , Avrupalılara benzetmek için işe sakallar ve kılıklarından başlayıp, elinde makasla köşe başlarında pusu kurarak, göbeklerine kadar uzanan sakallarını, başlıklarını kesmeye başlayınca, adı Deli Petro’ya çıktı. Halkı istediği duruma getirdiği ıslahatlardan sonra hedefinin ılık denizler, yani Karadeniz, Akdeniz ve Okyanuslar olduğunu söyleyip, kendinden sonra gelenlere vasiyet olarak bıraktı. Ondan sonra gelen Çarlar, özellikle Çariçe II.Katerina(1729-1796) döneminden itibaren bu vasiyeti adım adım yerine getirerek Osmanlıları Kırım, Balkanlar ve Kafkaslar’dan çıkardılar.Batı Türkistan’ı işgal ederek Orta Asya’ya hakim oldular.Bu gelişmelerinde Avrupalılarla işbirliği yapan Lehistan(Polonya) ve Kırım Hanları’nın büyük hatası vardı. Osmanlı o topraklardan çekilince bu iki devlet de bağımsızlıklarını kaybettiler. Polonya I.Dünya Savaşı’ndan sonra 1919’da yine kurulsa da, Kırım 1991’de Ukrayna adıyla kazandığı bağımsızlığını 2014’te işgal edilince kaybetti.

Rus Çarlığı 1917 Komünist yönetimiyle devrilince, yerini Sovyetler Birliğine bıraktı. Bu dönemde de Çarlık Ruhu sürdü ve toprakları daha da genişleyip, donanmaları Okyanuslarda boy gösterdi. Doğu Avrupa ve Kuzey Balkanları kendilerine bağladılar. Avrupa, yine ABD’den yardım isteyince NATO(1949) kuruldu. Rusya, Boğazlar ve Doğu Vilayetleri için Türkiye’yi tehdit edince zorunlu olarak Yunanistan ile birlikte NATO’ya girdik(1952). Bu gelişmeler karşısında Rusya Varşova Paktı(1955)’nı kurunca Dünya Soğuk Savaşa sahne oldu. Glasnost sonrası 1991 de Sovyetler Birliği dağılınca, hem Türkistan ve Kafkasya’da, hem de Doğu Avrupa’daki uydu devletler bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Fakat 1975’ten beri Rus gizli ajanı, yakın dövüşte kara kuşak sahibi Putin’in Çarlık Ruhunu sürdürdüğü, konuklarıyla görüştüğü üç ayaklı(Çarlık, Sovyetler Birliği,Rusya) masa ve eylemlerinden anlaşılıyor. Bu sevdadan vazgeçmeyeceği Kazakistan olaylarından sonra Ukrayna’nın işgali, ABD ve Avrupa’yı arka bahçelerine sokmayacağı, çok uzun süreliğine yönetimde kalacağı siyaset oyunu aslında yeni başlıyor.

Çarlık Ruhu Hiç Ölmedi Ki…
Ayten Başabaş Dirier
Yazarımız Kim ?

Ayten Başabaş Dirier