-
-
-
Sayfa Yükleniyor...
Sayfa Yükleniyor...
Adalar Denizi’nden Epir kıyılarına ve Karadeniz’e kadar genişletmiş olduğu harekât alanında 350–400 parçadan oluşan bir armada gezdiren Umur Bey “Deryalar Fatihi” ünvanını fazlasıyla hak ediyordu. O dönemin teknik imkânsızlıkları göz önünde tutulduğunda, buluşları ve uyguladığı stratejiyle günden güne artan şöhreti, kahramanlıklarını efsaneleştiriyordu.
1338 yılında, Umur Bey 350 gemilik filosunu Atina Körfezi’ne sokarak, Korent ağzına yanaştırdı. 50 büyük gemiyi Korent civarına bıraktıktan sonra, 300 gemisini sabunlanmış kızaklar üzerinden karadan yürüterek Patras Körfezi’ne geçirdi. Olay Düstûrname-i Enverî’de şöyle anlatılır:
“Hükmü paşa kıldı ettiler yerak,
Karadan gemi çeker olup yayak.
….Tahtalar döşeyüb sabunla,
….Gemiler çektiler anlar onunla.
Eğer görsen anı gazi Umur beğ,
Derya olmaya bu donanmada yeğ.
….Mavnalar, kadırgalar bu üzre
….Sadasın dağlar yürür su üzre.”
Gazi Umur Bey’in donanmayı Epir kıyılarına ulaştırmak için normal yol olan Mora’yı dolaşmak yerine; hem zamandan kazanmak, hem de fırtınadan kaçınmak için karadan Korent’i aşmayı en kestirme yol olarak keşfetmesi, Türk denizciliğinin kısa sürede ulaştığı seviyeyi kanıtlar.
Umur Bey, Leponto Körfezi’nden Epir kıyılarına asker çıkararak giriştiği harekâtta Arnavut ve Sırp İsyanlarını bastırdı. Sırplar çok güçlenmelerine karşın, güçlü donanmaları olmadığı için kara savaşlarında kolayca dize getirildiler. Kışı Korent Körfezi’nin “Umur Limanı” diye isimlendirilen mevkiinde geçirip, 1339 baharında yine aynı yoldan gemilerini karadan Atina Körfezi’ne aktararak geri döndü. Dönüşte Eğriboz Adası’nda bir mola vererek İzmir’e yelken şişirdi.
-EPİR HAREKÂTI’NIN ÖNEMİ:
-Epir harekâtı ile Anadolu’daki Türkler ilk kez Avrupa kıt’asına ayak bastı.
-1329’daki 8 gemilik küçük filonun 12 yıl içinde 380 gemilik bir donanmaya dönüşmesi, büyük bir başarıydı.
-Bizans’a yardım için yapılan harekâtta uygulanan plânın asıl önemi, 115 yıl sonra Bizans’ın sonunu getirmesiydi. Umur Bey’in bu dahice hareketi İstanbul’un fethinde, Fatih Sultan Mehmed’e ilham verdi. Türk Tarihi’ni derinlemesine inceleyen Osmanlı Devleti’nin 7. Sultanı II. Mehmed de, Umur Bey’den 115 yıl sonra Haliç’e, gemilerini aynı yöntemle karadan yürüterek indirdi. Haliç’in ağzına çektikleri kalın zincire güvenen Bizanslılar, sabahleyin Türk Donanmasını karşılarında görünce son umutlarını yitirdiler… Sadece onlar değil, Osmanlılara karşı saldırgan bir siyaset izleyen komşu devletler de; üstün zekalı, donanımlı eğitim almış, çok dil bilen, savaşçı koç erkeği, yıldızı Mars (savaşçı) olan cihangir ruhlu Fatih Sultan Mehmed’e boyun eğmek mecburiyetinde kaldılar.
Gazi Umur Bey ve Fatih Sultan Mehmed’i bilimsel kitaplara hapsetmeden, herkesin anlayacağı bir anlatımla, detaylı bir şekilde gençlerimize tanıtmalıyız. Bu donanımla yetişen Gazi M.Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi; “Türk çocuğu atalarını tanıdıkça kendinde büyük işler yapma gücünü bulacaktır.”
Gençlerimizi bu anlayışla çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkma hedefi doğrultusunda eğitmek, karşılarına çıkacak tüm güçlükleri birlik, beraberlik içinde yenecek özgüveni aşılamak görevimiz olmalı. 21.asır başlarında ekilen özgüven tohumlarının yeşerdiğini görmenin kıvancını yaşıyor, bunu Tarihimiz ve Atalarımızı tanımaya borçlu olduğumuzu biliyoruz.
“Yüksel ey Türk, senin için yükselmenin sınırı yoktur!”
Bunu 21 yaşında gerçekleştiren Fatih’i, 38 yaşında I.Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren M.Kemal’i iyi tanırsan, 100 yıl önce yurdumuzu keyfi parçalara ayıran Wilson haritasını günümüzde yine dolaşıma sokarak vatanına göz diken emperyallere ve işbirlikçilerine cevaplarını özgürce verebilirsin…
