2

Günümüzde Heykeller Put Değil, Tarihtir -1


  • Oluşturulma Tarihi : 07.02.2022 08:02
  • Güncelleme Tarihi :

Samsun’daki Atatürk heykeline sabıkalı kişilerce yapılan saldırı, yine gündemi karıştırdı. Sosyal medyada verilen ortak tepki, saldırının toplumun her kesimince takbih edilmesi; heykel konusunun eskisi gibi polemiklere yol açmadığının kanıtı. Sadece 5. kol üyeleri ve ağlarına takılan sazanlar, saldırıyı fırsat bilip özelden gönderdikleri videolarla Atatürk düşmanlıklarını kustular. Bu tavır da onların gerçek yüzünü, toplumda mikser görevi gördüklerini gözönüne sermekten başka işe yaramadı.

Bu vesileyle, asırlar boyu bizde yasaklanan heykel sanatına bir göz atalım.

-Heykeller neden yapılır?

Heykeller toplumun belleği olup, günümüzdeki gibi süs için dikilmezler… Geçmişte yapılanların hepsi tarihtir, tarihî sembollerdir. Heykel, herhangi bir olay, düşünce ya da kişiyi simgeleyerek, estetik bir yapıyla bize tekrar sunup, gerçekliğin kitlelere iletilmesinde pekiştirici bir güç olarak karşımıza çıkar. Konu sanat yoluyla anlatıldığında toplum hafızasında kalıcı bir yer edinir. Kısaca toplumun belleğidir.

Genellikle insan, hayvan ya da nesnelerin heykelleri yapılır. Taş, mermer ve ahşap gibi malzemelerden yontularak yapılabileceği gibi, kil, balmumu gibi ara malzemelerden modellenerek, bronz ve tunç gibi metallerden dökülebilir.

-Heykel Çeşitleri:

Büst: Ünlü kişilerin sadece kafasının omzuna kadar gösterilen heykellerdir.

Bahçe Heykeli: Bahçelere konulan, etrafı güzelleştiren heykellerdir.

Park Heykelleri: Parklarda bulunan heykellerdir.

Torslar: Kolu bacakları ve başı olmayan heykellerdir.

-Heykel yapımının tarihçesi:

Heykel ve heykelciliğin tarihi eski zamanlara kadar uzanır. Çeşitli yerlerde yapılan kazılarda mermer, ağaç, taş, pişmiş toprak, maden gibi çok çeşitli malzemelerden yapılmış heykel ve heykelciklere rastlanmaktadır. Bunlar ve diğer heykeller üzerinde yapılan incelemelerden, heykellerin büyük bir kısmının çeşitli kavimlerin ilah olarak tanıdıkları varlıkları tasvir ettikleri, bazılarının kral-kraliçe gibi hükümdar ailelerini, kahramanları ve kahramanlık olaylarını, bilim, sanat ve sporda meşhur olmuş kimseleri, bir kısmının da çeşitli insan ve hayvanları tasvir ettikleri görülür. İlk heykelin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Çünkü derinlere gidildikçe veya yeni buluntularda daha eski veriler ortaya çıkmaktadır. Son örnek Urfa-Göbeklitepe buluntuları tarihi yeniden yazdırmaya başlamıştır.

Tarihi çok eski olduğu bilinen heykel ve heykelciliği bu derece yaygınlaştıran asıl sebep, inançtır. Çeşitli devirlerde yaşamış insanların tapındıkları ve ilah tanıdıkları şeylerin ağaç, taş, maden üzerine işlemeleri ve ibadetlerini bunlara karşı yapmaları, heykel ve heykelciliğe cemiyet hayatında geniş yer verilmesine yol açmıştır.

İlk çağ topluluklarında sanatçılar genellikle bir geleneği devam ettirir. Ortaya konan eser, toplumun ortak malı olarak kabul edilir. Dolayısıyla eserler sanatçıları değil üretildikleri kavim ve toplulukların adıyla anılırlar. Tarımsal faaliyetlerin başlamasıyla birlikte, verimsizlik sorununa çare olarak, Ana Tanrıça(Magna Mater) heykelcikleri yapılmıştır. Bu heykelciklerin malzemesi ağaç ya da topraktır. Heykeller genel olarak aynı duruşu sergiler, kişisel özellik taşımazlar. Baş oranları vücudun geneline göre büyüktür. Üç boyutlu heykellerde bile uzuvlar çizilerek gösterilir. Heykel yüzeyleri çizilerek süsleme yoluna gidilir.

*Mısır’da heykelcilik: Kültür alanında otuz yüzyıl boyunca süreklilik gösteren Mısır’da heykeltıraşlar ağaç, granit, bazalt, profir gibi dayanıklı malzemeler kullandılar. Tapınakların ve mezar anıtlarının iç ve dış cephelerini heykeller ve rölyeflerle süslediler. Zaman içinde gelişen bir üslupçuluk söz konusudur. Bu üsluplaşma özellikle figürlerin duruşlarında ve vücudu kaplayan kumaşların yapımında kendini gösterir. Figürler genel olarak durgun ve hareketsizdir. Frontal duruş hâkimdir. Ayakta duran figürlerde, vücut ağırlığı iki bacağa eşit olarak dağıtılır. Heykelin ortasından bir çizgi çekilirse iki eşit parça elde edilir. Kollar vücuda yapışık şekilde aşağıya sarkar, eller yumruk şeklindedir. Mısır heykelcileri çok büyük ve sert taşlar yontuyorlardı. Bu durum onları çalışmalarında sadeleşme yapmaya yöneltti. Dolayısıyla heykellerde kas gibi detaylar görülmezken, yüzlerde de ifade de yoktur. Yalnızca mezarlara, dini inançlar gereği konan heykeller, ölünün ruhuna ev sahipliği yapacağından sahibine benzemesi zorunluluğu taşır. Kral heykelleri sert taşlardan yapılırken, yumuşak taşlardan ve ağaçtan yapılan prens, rahip ve memur heykelleri bulunur. Devamı yarın….

Günümüzde Heykeller Put Değil, Tarihtir -1
Ayten Başabaş Dirier
Yazarımız Kim ?

Ayten Başabaş Dirier