I.AFRİN SAVAŞI ve ÖNEMİ-1119


  • Oluşturulma Tarihi : 21.01.2021 07:20
  • Güncelleme Tarihi :
I.AFRİN SAVAŞI ve ÖNEMİ-1119 yazının resmi

Zeytindalı Harekâtı Şehitlerimizin aziz ruhuna…

    “Tarih tekerrür ediyor” derler… Hiç ders alınsa tekerrür eder miydi? Günümüzden bin* yıl önce de Kuzey Suriye Haç-Hilâl Savaşı’na sahne oldu. Türklerin Anadolu’ya yerleşmesine bir tepki olarak 1096 yılında başlayan I.Haçlı Seferi’ne katılan yarım milyonluk Avrupalıdan, binbir serüvenden sonra Anadolu’da Türkler karşısında eriye eriye, 1099’da elli bin kişi Kudüs’e varabildi. Fatımîlerden alınan Kudüs’te, kılıçtan geçirdikleri Müslüman ve Yahudilerin kanları dereler halinde akıp, atların dizine kadar ulaştı. Sonuçta Haçlı Seferleri’nin en önemli gerekçesi amacına ulaşıp, kutsal topraklarda 1098’de Urfa ve Antakya Kontlukları, 1100’de Kudüs Krallığı, 1109’da Trablusşam Kontluğu kurularak, Feodalite rejimi bölgede uygulanmaya başlandı.

    O dönemde Anadolu Selçuklu Devleti, Beyliklerden Artuklular ve Danişmendliler, Haçlıların güzergahında olduklarından onlara karşı savaşırken; az da olsa Büyük Selçuklular, diğer Beylikler ve Zengiler Atabeyliğinden yardım aldılar. Bu dönem Türklerin yoğun bir şekilde Kuzey Mezopotamya’ya yerleştikleri bir sürece rastlar. Eğer Türklerin bu savunması olmasa, Haçlılar daha ötelere uzanacaktı. Ne Bağdat’taki Abbasiler, ne de Haçlıları çağıran Mısır’daki Şiî Fatımîlerin onlara karşı koyabilecek direnci yoktu.

    Anadolu Selçuklu Sultanı I.Kılıç Arslan ve Artuklu Melikleri Sökmen ve İlgazi, yeğenleri Belek Gazi ile Musul Atabeyi Nureddin Zengi bu mücadelenin bayraktarlığını yaptılar.

    Mardin Artuklu Beyliğinin kurucusu Artuk oğlu İlgazi, bir yandan Beyliğini tesis etmeye çalışırken, öte yandan Haçlılarla olan mücadeleye katkıda bulunmaya çalışıyordu.  B.Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar’a Bağdat Şahneliğinden(Askerî Vali) aldığı için kırgın olduğundan, 1111 yılında Haçlılara karşı oluşturulan Selçuklu Ordusuna katılmayıp, oğlu Ayaz komutasında bir miktar kuvvet gönderdi. Anadolu Selçukluları ile Büyük Selçuklu Devleti arasındaki veraset savaşları ile Melikşah’ın oğulları arasındaki saltanat savaşlarına Beyler ve Emirler de katılınca, Haçlılar bölgede tutunabildi. Baştan itibaren birlik sağlansa Haçlılar değil krallık, beylik bile kuramayıp kaçarlardı.

    Büyük Selçuklu başkentindeki taht kavgaları ve en kritik anlarda üzerlerine gönderilen ünlü komutanlar yüzünden, Mezopotamya’daki emirler kendi aralarında anlaşarak, Haçlıları yıldırmaya, gerektiğinde onlarla işbirliği yapmaya başladılar.

    1115-Tel Danis Savaşı: Mardin Meliki Artukoğlu İlgazi, B.Selçuklu Sultanı M.Tapar yardım isteğine cevap vermeyince, Şam Atabeyi Tuğtekin ve Dilmaçoğulları Emiri Togan Arslan ile anlaşarak, Halep bölgesindeki Tel Danis’te (Rebîülâhir 509/Eylül 1115), Kudüs Kralı II.Baudouin ve diğer Haçlı Prenslerinin komutasındaki büyük bir orduyu, ağır kayıplar verdirerek, geri çekilmek zorunda bıraktı.

      Bu olaydan sonra İlgazi, Haçlılarla mücadele için Şam atabeyi Tuğtegin’le bir anlaşma yaparak, Türkmenler’in yoğun bir şekilde yerleştiği Güneydoğu Anadolu Bölgesinden asker toplamak üzere Mardin’e gitti. Burada topladığı kuvvetlerle Dilmaçoğulları Emiri Toğan Aslan, Kürtler ve Munkızi Ailesi’nden Usame ile birleşip 40 bin kişilik bir ordu ile harekete geçti.

Tel AFRİN SAVAŞI

27-28 Haziran 1119*

Neden: Kuzey Suriye egemenliği için Haleb’i ele geçirmeye çalışan Haçlıları önlemek.

Katılanlar:                 

Müslümanlar

İlgazi-Toğan Aslan-Usame-Tuğtekin komutasında

X

Haçlılar

Roger de Salerno komutasında

Savaşın Gelişmesi:

    İlgazi, Toğan Aslan ve Usame komutasındaki ordu Haleb’i üs edindi. Haziran 1119’da Tuğtekin de Haleb’e gelerek onlara katıldı. Bunu öğrenen Roger de Salerno diğer Haçlılar’dan yardım istemek yerine, harekete geçerek Artah’da kamp kurdu. İlgazi yanına Halep ve Şam kuvvetlerini de alarak Esarib’e sahte bir saldırıda bulunması için birlik yolladı. Roger ordusunun bir kısmını bu saldırıyı karşılamak üzere gönderdi ve elinde olmadan İlgazi’nin tuzağına düşerek, plânının başarıya ulaşmasını sağladı. Bu plânla İlgazi hem Antakya kuvvetlerini böldü, hem de bir süre pusuda bekleyerek ana ordunun ikmal ve erzak kaynağından uzaklaşmasını sağladı. 27 Haziran’ı 28 Haziran’a bağlayan gece İlgazi’nin birlikleri, Telafrin’de Roger’in etrafını çevirmeye başladı.

    Roger etrafının sarıldığını fark edince birliklerini üçe ayırıp, savaş düzenine soktu. İlk saatlerde Haçlı birlikleri üstün gibi gözüküyordu. Ancak İlgazi’nin Türkmenleri hızlı ve yorulmak bilmeyen eğitimli askerlerdi. Çoğunluğu atlı okçulardan oluşan Müslüman kuvvetleri, Haçlılar’ı bitmek bilmeyen manevralarla ve ok atışlarıyla usandırdılar. Türkmenler’in ok atışları o kadar fazlaydı ki o dönemde yaşayan İbn Kalânisî şöyle yazar;

“… yerde yatan atların bazıları üzerlerine saplanan okların çokluğundan tıpkı birer kirpi gibi olmuştu.”

    Bu manevralarla üçe ayrılan Haçlı kuvvetlerinin arası daha da açıldı. Sonunda doğru vaktin geldiğine kanaat getiren İlgazi birliklerine hücum emri verdi. Antakya Kontluğu’nun ordusu bu emirle imha edildi ve Roger de Salerno da mücadele sırasında esir düştü. İlgazi değerini sorunca, “onbin altın” dedi. Değerini arttırmak için onu Tuğtekin’e yolladı. Haçlılara olan hırsından, ele geçireceği hazineyi düşünmeden, Roger’ın kafasını kesen Tuğtekin onu İlgazi’ye gönderdi. Bu gelişme Artukluları üzerken, Haçlılar arasında dehşet ve nefret uyandırdı. Bu olaydan sonra İlgazi Sarmeda’da kendisine teslim olan Renaud Masoier adlı yöneticinin mağrur kahramanca tavrından etkilenerek onu yanında bulundurup, kılıçtan geçirilmesini önledi. Savaşta Haçlılar tarafından o kadar çok ölen vardı ki, Franklar bu savaşa Kanlı Meydan(Ager Sanguinis) adını verdiler. Tel Afrin Savaşı’nda Antakya Kontluğu’na etkisinden kurtulamayacağı çok ağır bir darbe indirildi. Fulcherius Carnotensis’e göre tarafların kayıpları şöyle anlatılır: “...Roger adamları ve halkıyla beraber Türklere karşı savaşmış ve Artah şehri yakınlarında yedi bin adamı öldürülmüş, bu mücadelede Türklerden ise yalnız yirmisi hayatını kaybetmişti.” Üsame b. Munkız’ın Kitabu’l-İtibar’daki ifadesine göre; “40 bin kişilik Haçlı ordusundan 20 kişi Antakya’ya dönebildi.”

Savaşın Önemi

    Birlik sağlanırsa, çevreye korku salan en güçlü orduların bile yenilebileceği anlayışı Müslüman halka aşılanıp, gelecek için umut verdi. Bu konuda Artukoğullarının öncü lider olduğu tartışmasız kabul edildi. Savaşırken bile bölge için rahatlıklar sağlayıp, halkı bezdiren pazar vergilerini kaldırmaları uzlaşmacı ve adil yönetimleriyle de ün kazanmalarını sağladı. Araplar arasında çok etkin olan ve sevilen Artuklular, aynı zamanda Haçlılar arasında da nam saldı. Dönemin tarihçilerinden İbn Ezrak’ın belirttiği gibi; “babaları(Artuk Bey) ile birlikte Sökmen, İlgazi ve yeğenleri Belek’in mücadelelerinden dolayı Haçlıların yanında önemli itibarları vardı ve onlar üzerinde büyük bir korku salmışlardı.”

    B i r l i k  her zaman, her koşulda önemlidir. Birliği ancak Lider  ruhu taşıyanlar sağlayabilir. Birlik, bağımsızlık ve dirliği sağlar. Günümüzde hammaddeye dayalı emperyal çıkarlar ve Yahudilerin binlerce yıllık Arz’ı Mev’ud rüyası için aynı bölgede Haçlı ruhu hortlamış, dostluk, ittifak bir kenara itilerek, ilerde Türkiye’nin güneyi ve doğusu parçalanarak, bölgeyi karanlıklara sürükleyecek tezgahlar işletilmekte… Canımız, ciğerparemiz Mehmetçiklerden oluşan Türk Ordusu, bin yıl sonra ülkemize yönelik ard niyetli Haçlıların oyunlarını bozmak için Afrin Savaşı’nda 52 şehit verdi. Kahraman Mehmetçiklerimiz Allaha emanet olsunlar! Bu oyunu farklı arayışlarla bozmaya çalışan İlgazi ruhuna sahip Liderimizi desteklemek millî görevdir.

*Hicri takvimi Milâdiye çevirmede 1 yıl eksik veya fazla çıkabilir.

Kaynakça:

Ali Sevim-Erdoğan Merçil : Selçuklu Devletleri Tarihi, TTK, Ankara-1995

Artuklular –I, I.Uluslararası Artuklu Sempozyumu Bildirileri, Editör: İbrahim Özcoşar,  Mardin Valiliği-2007

Steven Runciman : Haçlı Seferleri Tarihi, 2.Cilt, Çev:Fikret Işıltan, TTK, Ankara-2008

I.AFRİN SAVAŞI ve ÖNEMİ-1119
Ayten Başabaş Dirier
Yazarımız Kim ?

Ayten Başabaş Dirier