Sayfa Yükleniyor...
30 Ekim 2020 Cuma günü Cumhuriyet Bayramını birlik içinde her platformda kutlamanın coşkusu daha dinmemişken, saat 14.59’da 6.6 şiddetinde bir afet yaşadık İzmir’de… Şimdiye kadar yaşadıklarımızdan çok farklı bir depremdi. 15 saniyesi şiddetli sallanma, 20 saniyesi toprağın yerine hacıyatmaz gibi oturduğu toplam 35 saniye… Hayat ile ölüm arasında kıl gibi bir çizgide bulunmanın acziyle, tekbir ve şehadet getirmekten, yakınlarımızı düşünmekten, hayat üçgenine sığınmaktan başka bir şey yapamadık. Sarsıntı bittiğinde pencereden dışarı baktığımızda İzmir her zamanki sakinliğiyle sessizce ayakta duruyordu. Artçı sarsıntılarda enerjinin yavaş salınımının iyi olduğunu düşünerek şükür duası ettik. Televizyon ve sosyal medyada Bayraklı-Bornova arasında çöküntüleri izlerken dehşet içinde kaldık. Felâket akşam belli oldu.
ORGANİZASYON
Bütün Türkiye, Kurtuluş Savaşı ruhuyla İzmir’e akarken, İzmirliler çoktan hazırlığı yapmıştı. Valimiz Yavuz Selim Köşger başkanlığında; Kamu Kuruluşları, Belediye ve Sivil Toplum Kuruluşları hızla tedbirleri alırken; AFAD, KIZILAY, JAK, AKUT, GEO, ANDA, TDF, İHH, AKDF ve gönüllü kurtarma ekipleri imdada koştu.
Depremzedelerin aç-açıkta kalmaması için oteller, lokantalar, halk hemen faaliyete geçti. Başta Fuar, birçok alanda çadırlar kuruldu. Enkaz bölgesi güvenlik çemberine alınarak yağma ve hırsızlık önlendi. Her ekip belirli enkazlarda, belirli noktalara dağıldı. Enkazı temizlemek için ve molozları atmak için kamyonlar durmadan çalıştı. Bulunan her değerli eşya güvenlik güçlerine teslim edilerek, sahiplerinin alması duyuruldu. Mobil mutfaklar günde üç öğün sıcak yemek sundu. Çok büyük merkezi çadır kurularak, içine çocuk bahçesi ve ikram standı kuruldu. Psikologların yönlendirmesiyle küçük çocuklar oyun ve farklı etkinliklerle, daha büyükleri ise otobüslerle belediyenin spor tesislerine götürülerek, sporla tramvayı atlatmaları sağlandı.
Farklı derneklerin çadırlarının yanında, Pınar, Ülker firmalarına ait ikram standları veya çadırları kurularak, isteyen herkese ara öğünler verildi. Bazı çadırlarda kadın ve erkekler için ayrı ayrı çorap, iç çamaşırları, ayakkabı, mont ve polardan oluşan yeni giyim eşyaları bırakıldı. Herkes ihtiyacını alarak, çekildi. Hemşerilerin taşıdığı yemeklerin yanısıra, yakın ve uzak illerden meyve dolu kamyonlar yüklerini boşaltıp geri döndü. Kuyruk, kargaşa hiç olmadı, herkes sessizce görevini yapıp ayrıldı.
Çadırlardan sonra donanımlı konyetnır evlere geçilecek. Hilton ve diğer oteller, yazlıklar önerildiği halde depremzedeler oralara geçmedi. Hepsi bir arada kalmayı tercih etti. İzmir’de gencinden yaşlısına herkes elinden geleni yaparken, yurdun her yerinden yağan yardımlar, birlik ruhumuzu tüm canlılığıyla göz önüne serdi.
“BEKLENEN!”
“Beklene deprem” deyimini hiç sevmem ve normal karşılamam. TV oturumlarında dillere pelesenk olan bu deyim; ard niyetli, karanlık ruhlar için bir gerekçe oluşturmakta... Deprem bir doğa olayı, ne zaman olacağı kestirilmez; ama Gölcük yıkımından beri zihinleri kurcalayan bir durum var. ABD’nin deprem silahı olarak adlandırılan “HAARP” Sismik gemisi, nerede görüldüyse orada deprem oldu. Depremden önce Çanakkale-İzmir arasında görülen ABD’nin bu karanlık gemisinin adı en son, bu yılın Ocak ayında İran’da peşpeşe gerçekleşen depremler ile gündeme geldi. İranlı General Kasım Süleymanî suikastı sonrası, misilleme olarak Irak’ta bulunan ABD üsleri, İran tarafından vuruldu. Bu olayın hemen ardından İran’da nükleer santrallerin olduğu bölgede art arda depremler meydana geldi. Depremlerin yaşandığı dönemlerde ise geminin Hürmüz açıklarında bulunması tartışmalara neden olup, İran bir ABD gemisini batırdı.
Ege ve Marmara bir iç deniz, buralarda tsunami olmaz. Gölcük ve İzmir depremleri, şimdiye kadar yaşadığımız depremlerden tamamen farklıydı. Tsunami olması, depremin bu gemi ile ilişkilendirilmesi savını güçlendiriyor. Darbeler, yaptırımlar, suikastlar, ekonomiyi çökertmek için yaptıkları tüm engellemelerden sonuç alamayınca bu işe tevessül edeceklerinden kimsenin kuşkusu olmasın. HAARP gemisi konusunda teyakkuzda olmak gerek. Allah, bütün tezgahlarını başlarına geçirir inşallah…
SONUÇ
Sosyal medyada karanlık ruhunu yansıtan mikserler dışında; Devletimiz tüm kurumlarıyla, Milletimiz birlik ruhuyla canla başla, omuz omuza çalıştı. Enkazdan çıkarılan her can sevinç gözyaşı döktürürken, vefat edenler acıya boğdu. Salı, Çarşamba günleri Elif, Ayda bebeklerin yaşattığı mucizeler adlarıyla ebedileşti.
Çarşamba gününe kadar süren kurtarma çalışmaları sonucuna Depremin bilançosu şöyleydi: 114 şehit, 1035 yaralı, 137 kişi tedavi altında, 1713 artçı sarsıntı… Bir depremi daha geride bırakmanın yorgunluğuyla şükrediyor, yakınlarını kaybeden depremzedelere sabır diliyoruz. Giden malın yarasını devletimiz, milletimiz saracak, ama göçen canların acısı hiç kapanmayacak. Tevekkül içinde sabır en iyi ilaçtır.
Devletimiz ebed müddet Varolsun, Milletimiz birlik ruhuyla sağolsun… Rabbim başka afâtlardan korusun.
Kuvayı Millîye Ruhumuz daim olsun…