2

KARABAĞ ZAFERİ, NURİ PAŞA(KİLLİGİL)'NIN RUHUNU ŞAD ETTİ


  • Oluşturulma Tarihi : 18.11.2020 07:27
  • Güncelleme Tarihi :

 Bütün Türk Dünyasına sevinç yaşatan Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi, yakın geçmişi bilenleri yüz yıl öncesine ışınladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun yaralı haldeyken bile Azerbaycan için uğraştığı, Kafkasya Dağlarında çiçek açtırdığı zaferde emeği geçen Nuri (Killigil) Paşa yine gündeme geldi.
 Yakın tarihimize iz bırakan kahramanlarımızdan biri de şüphesiz Nuri Paşa’dır. İlk kez Dr.Nejdet Karaköse tarafından yazılan, Ötüken Yayınevinde 2012 ve 2019 yıllarında basılan Nuri Paşa’nın hayatı; Osmanlı Devleti’nin çöküş yıllarını, Trablusgarp-Balkan-Birinci Dünya-İstiklâl Savaşlarını, Cumhuriyetin ilk yıllarını, İkinci Dünya Savaşı ve sonrası dönemi kapsamaktadır. Nuri Paşa bu dönemlere, askerî, siyasî ve silah sanayicisi kişiliği ile damga vurmuştur. 1890 yılında Manastır’da doğan Nuri Paşa, Enver Paşa’nın kardeşidir. Aslen Gagauz Türklerinden olup, Cumhuriyet Döneminde “Killigil” soyadını almıştır. 25. VII.1946 tarihinde Misli Melek Hanım ile evlenmiş, çocuğu olmamıştır. 2.III.1949 tarihinde fabrikasında meydana gelen patlamada şehit olmuştur. İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Teşkilât-ı Mahsusa’nın önemli üyelerindendir.
 Nuri Paşa, ilkokul ve askerî ortaokulu Manastır’da, 1903-1906 yılları arasında İstanbul’da Kuleli Askerî Lisesinde okudu. Harp Okulu’ndan 1909 yılında Piyade Teğmeni rütbesi ile mezun oldu. 4.XII.1928’de 15 sene hizmetini tamamladığı 9.IX.1921 tarihinden geçerli olmak üzere Piyade Yarbay rütbesi ile emekli oldu. Nuri Paşa’nın asıl olan son rütbesi Yarbay olmasına rağmen, “Paşa” olarak anılmasının sebebi, Afrika Grupları Komutanlığı görevinde, Padişah fermanı ile önce 29.V.1915’te Fahri Mirliva (Tümgeneral), sonra 28.VIII. 1915’te Fahri Ferik(Korgeneral) rütbesi verilmesidir. Kafkas İslâm Ordusu Komutanlığına atandığında Padişah Yaveri unvanını da aldı. Osmanlı Devleti ve Almanya’dan aldığı beş madalyanın yanısıra, İstiklâl Savaşında Doğu Cephesinde, 15. Kolordunun emrindeki göreviyle İstiklâl Madalyası sahibi olmuştur.
 Nuri Paşa, Harp Okulundan mezun olduktan sonra önce Makedonya’da 3. Ordu emrinde, ardından Padişahın Muhafız Bölüğünde, amcası Halil (Kut) Bey’in emrinde görev yaptı. Bu sırada 1911- 1912 Trablusgarp Savaşı çıktı. Nuri Paşa, gönüllü olarak, Paris-Tunus yolunu kullanarak Libya’ya gitti. Amcası Halil Bey’in emrinde Homs ve Mısrata Cephelerinde kahramanca çarpıştı. Nuri Paşa, bu savaşta bölge halkını tanıyıp, savaş taktiklerinde tecrübe kazandı. Balkan Savaşı’nın çıkmasıyla amcası Halil Bey ile İstanbul’a döndü. II.Balkan Savaşı’nda Çatalca Muharebelerine ve Edirne’nin kurtarılması harekâtına katıldı. I.Dünya Savaşı’na kadar Roma ve Viyana Askerî Ataşe Muavinliği, Harbiye Nezareti Makam Yaverliği görevini yaptı.
 Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşına girdikten sonra, Kanal Harekâtı’nın yapılmasına karar verilerek, komutasına Cemal Paşa getirildi. Harekâtın amacı, Süveyş Kanalı aşılarak İngilizlerin elindeki Mısır ve Uşi Antlaşması ile İtalya’ya verilen Libya da kurtarılacaktı. İki yönden sıkıştırılan İngilizler, Mısır’daki kuvvetlerini Avrupa’ya gönderemeyeceklerdi. Bu plâna Almanlar kendi çıkarları için çok destek verdi. Enver Paşa, Libya’daki harekâtın başına Afrika Grupları Komutanı olarak kardeşi Nuri Paşa’yı görevlendirdi. Nuri Paşa’nın o sırada yaşı 25, esas rütbesi yüzbaşı idi. Rütbesi, Padişah fermanı ile önce Fahri Mirliva, sonra Fahri Ferik yapıldı. Sorumluluk sahası, sadece Libya’yı değil, Mısır, Sudan, Tunus, Cezayir ve Fas bölgelerini de kapsıyordu. Nuri Paşa genç yaşına rağmen geniş bir sahada hem askerî hem de siyasî sorumluluk taşıyordu. Yanında Binbaşı Cafer el-Askerî ve arkadaşları ile Libya’ya 1915’te Şeyh Ahmet Senusi ile buluştu. Yerli halktan oluşan mücahit kuvvetleri ve az sayıdaki Türk askeri ile doğuda İngilizlere, batıda ve güneyde Fransızlara ve kuzeyde İtalyanlara karşı savaştı. Nil Harekâtı ve Darfur isyanından bir sonuç alınamadı, İngilizler teknik üstünlükle kazandı. Nuri Paşa muharebelerde başarı kazanmasına rağmen, İtalyanları kıyıdaki mevzilerden atamadı. Senusi Aşiretinin başına geçen Şeyh İdris, İngiliz ve İtalyanlarla anlaştı. Nuri Paşa İngiliz, İtalyan ve Fransız kuvvetlerini yenmese de büyük kuvvetlerini Afrika Cephesinde tutmasına, para, silah ve malzeme kaybına yol açtı. 1918’de İstanbul’a dönünce, yerine AGK olarak Şehzade Osman Fuat Efendi görevlendirildi.
KAFKASYA DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇAR
 Nuri Paşa, İstanbul’a döndüğü sıralarda Rusya’da Bolşevik Devrimi olmuş, D.Anadolu ve Kafkasya’daki Rus Ordusu dağılmış, silah ve malzemeleri Ermenilerin eline geçmişti. Ermeniler bunlarla yeni birlikler ve çeteler kurarak, D.Anadolu ve Kafkasya’daki Türk ve Müslümanlara katliam yaparak, onları göçe zorluyordu. Enver Paşa, D.Anadolu’yu kurtarmak için 12.II.1918’de 3.Ordu Komutanı Vehip Paşa’ya ileri harekât emrini verdi. Kafkasya’daki soydaşları kurtarmak için Nuri Paşa’yı Kafkas İslâm Ordusu Komutanlığına tayin etti. Nuri Paşa’ya Padişah adına Kafkasya’da askerî ve siyasî faaliyetlerde bulunma yetkisi verildi. Enver Paşa, aynı zamanda Rusya’nın hakimiyetinde yaşayan Türk ve Müslümanları kurtarmak için de 16.II.1918 tarihinde Halil Paşa’ya gönderdiği emirde, merkezi Tahran’da bir teşkilat oluşturularak, Kafkasya, Dağıstan, Türkistan ve bütün Rusya’daki Müslümanlara gerekli yardımın yapılması istedi. Nuri Paşa’yı Tahran Merkez Heyeti Başkanı olarak görevlendirince, bazı yazışmalarında “Kafkas İslâm Ordusu Kumandanı”na ilave olarak “Asya İslâm Ordusu Kumandanı” ünvanını da kullandı.
 Nuri Paşa, Musul yoluyla Gence’ye gidip, karargâhını kurdu. Osmanlı Ordusu’ndan verilen takviye kuvvetler ve yerli halktan oluşan “Kafkas İslâm Ordusunu” oluşturdu. Bakü istikametinde taarruza geçerek; Gökçay, Salyan, Aksu, Kürdemir ve Şamahi kurtarıldı. Bakü, 15 Eylül’de ele geçirildi. Ardından Karabağ, Dağıstan’da Derbent ve Petrovsk yöresi alındı. Nuri Paşa, Bakü’yü kurtardığı ve Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazandırdığı için, Azerbaycan Türklerinin sevgisini ve saygısını kazandı. Mehmet Emin Resulzade’nin deyimi ile “Gökten inmiş halaskâr bir melek” olarak daima hatırlandı. Mondros Mütarekesi’nden sonra 12.XII.1918’de Batum’a gelen Nuri Paşa, Kars’a geçerek 9.Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa ile görüştü. Daha sonra Erzurum üzerinden Trabzon’a, oradan da İstanbul’a gitti. İstanbul’da tutuklanarak İngilizler’e teslim edildi. İngilizler, Nuri Paşa’yı Batum’da hapsetti. 08/09 Ağustos 1919 gecesi Batum Hapisahanesinden kaçtı. Eylül 1919’da Erzurum’a gelerek Kâzım Karabekir Paşa ile görüştükten sonra, Bakü’ye geçerek Dağıstan’a gidip, önce Denikin Ordusuna, daha sonra Bolşeviklere karşı savaştı. Bakü ve Karabağ’a dönüp, Bolşevikler’le savaştı. Bolşevikler’e yenilince bir süvari alayı ve bir topçu bataryası ile Anadolu’ya geçerek Kâzım Karabekir Paşa’nın Kolordusu’na katıldı. Sarıkamış’ın kurtarılması için yapılan harekâta katıldı. Daha sonra Kars ve Erzurum’da tamirhane ve fabrikalarda çalışarak, ele geçen silah ve malzemeyi kullanılır hale getirip, silah sanayii dalındaki maharetini gösterdi.
 1921’de eniştesi Miralay Kâzım Bey(Orbay) ile birlikte İnebolu’ya, oradan Ankara’ya gitti. 1922 başlarında Berlin’de bulunan kardeşi Kâmil Bey’in yanına giderek, tedavi gördü. Tacikistan’da Sovyet Ordusu ile savaşan Enver Paşa’nın Almanya’daki işlerini takip etti. Enver Paşa şehit olunca Türkiye’ye döndü.
MİLLÎ HARP SANAYİİ İDEALİYDİ
 Ankara’da çini işleri ve ticaretle uğraştıktan sonra İstanbul’a gitti. 1933 yılında Zeytinburnu’nda Demir Eşya Fabrikasını kurarak; matara, demir çubuk, soba, tuğla, kumbara gibi eşyaların yanında silah, tapa ve mermi de üretti. 1938 yılında Sütlüce’deki Madenî Eşya Fabrikasını satın alarak, matara, gaz maskesi, çelik başlık, soba gibi eşyaların yanında tabanca, el bombası, 81 mm. havan, mühimmat, tapa, uçak bombası, tahrip kalıpları üretti. Zeytinburnu Fabrikasını Haziran 1946’da kapatarak Sütlüce’ye taşındı. İmal ettiği silah ve mühimmatı Millî Savunma Bakanlığı’na sattığı gibi, yurt dışına da ihraç etti. İzmir’in Karaburun ilçesinde cıva madeni çıkarıp, iç ve dış piyasada sattı. Bu çalışmalarıyla Milli Harp Sanayii’nin gelişmesine büyük katkıda bulundu.
 Yurt içinde Türkçülük faaliyetlerinde bulundu. II.Dünya Savaşında Orta Asya ve Kafkasya’daki Türklerin bağımsızlığı için çalıştı. 22 Haziran 1941 tarihinde Almanlar Sovyetlere saldırınca; Türk Hükümetinin bilgisi dahilinde Alman yetkililerle görüşmeler yaptı. Amacı, hem Sovyetlerin yenilmesini çabuklaştırmak, hem de bağımsız Türk Cumhuriyetleri kurmaktı. Bunun için esir alınan Türk asıllı askerlerden ordu kurmak fikri başta olmak üzere diğer faaliyetlerle ilgili olarak Alman yetkilerle görüşmeler yaptı. İki taraf kendi şartlarında diretince 1942 sonlarında görüşmeler kesildi.
 Nuri Paşa bundan sonra fabrikadaki işlerine ağırlık vererek, Millî Savunma Bakanlığı’na silah ve mühimmat yapmaya devam etti. Mısır, Pakistan, Suriye gibi ülkelere de silah, tapa ve mermi sattı. 2.II.1949 Çarşamba günü saat 16.50’de sebebi bilinmeyen bir patlamayla fabrikası yok oldu. Nuri Paşa’ya ait parçalanmış eşya ve ceset parçaları bulununca öldüğüne karar verilip, Edirnekapı Şehitliğine defnedildi. Ruhu şad olsun…
KAYNAKÇA: Dr.Nejdet Karaköse: Afrika Grupları Komutanı, Kafkas İslam Ordusu Komutanı, Sütlüce Fabrikasının Sahibi Nuri Paşa(Killigil),(Enver Paşa’nın Kardeşi),Ötüken Neşriyat,İstanbul 2019,2.Basım, 557s.

 

KARABAĞ ZAFERİ, NURİ PAŞA(KİLLİGİL)'NIN RUHUNU ŞAD ETTİ
Ayten Başabaş Dirier
Yazarımız Kim ?

Ayten Başabaş Dirier