2

Kudüs Ey Kanlı, Kaygılı, Kutlu Şehir-1


  • Oluşturulma Tarihi : 02.06.2021 07:23
  • Güncelleme Tarihi :

MÖ.1000’lerde adı Uruşalim olan yerleşim yerinde Kenaniler’den Yabusiler ve Filistinliler yaşardı. Yahudi Krallığı, Uruşalim toprakları üzerinde, MÖ.1050-930 yılları arasında 12 Yahudi kabilesinin bir araya gelerek oluşturduğu bir devletti. Başkentleri Kudüs’tü. Yahudilerin Tevrat ve Zebur’u kapsayan kutsal kitabı Tanah’ta Kudüs “Tanrının seçtiği şehir” olarak tanımlanır. Dünyanın merkezi de derler. Yahudi dini metinlerinde Kudüs için ‘Tanrı dünyayı yaratırken güzelliği on parçaya taksim etti bunun dokuzunu Kudüs’e, birini dünyaya verdi’ denilir. Tanrı dünyayı yarattığı zaman tahtının altından bir parça koparıp boşluğa fırlatmıştır. Yahudiler bu taşa Even Şatiah (Nirengi Taşı) derler ve bu taşın yeryüzünde düştüğü yere Tanrı’nın Kudüs şehrini inşa etmelerini istediğine inanırlar. Onlara göre yeryüzünün merkezi bu taş ve üzerine inşa edilen kutsal tapınaktır. Yahudilerin kıblesi olan Süleyman Mabedi’ni içinde barındırır. Bu mabedi kurmak, ne peygamberleri Hz.Musa, ne de ilk kralları Hz. Davut’a nasip oldu. Hz. Musa’nın kavminin altın buzağı yapıp ona taptığını görünce çok sinirlenip, Tanrı’nın ona verdiği On Emir’in yazıldığı taş levhaları kırarak, üzerlerine Levilileri gönderip halkını katlettiği için Tanrı kutsal şehre sokmadı.

Kudüs’ü ele geçirip başkent ilan eden ilk kralları Hz. Davut buraya bir mabet inşa etmek istedi fakat Tanrı çok kan döktüğü için bu mabedi ona değil onun soyundan gelen Hz. Süleyman’a kısmet etti. Önce Davut’un şehri, daha sonra Yeruşalim adıyla anılan şehre, birliği sağlamak üzere, Hz. Musa’ya ait içinde Museviliğin kutsal emanetleri (On Emir’in iki taş tablet üzerine yazılmış metni, kudret helvası /men ve Hz. Musa’nın asası) bulunan Ahit Sandığı’nı buraya getirdi. Böylece Kudüs dini bir merkez haline gelip, hac ziyaretleri artık buraya yapılmaya başlandı. Kutsal emanetleri koymak istediği tapınağı tüm çabalarına rağmen kuramadı.

Yerine geçen oğlu Hz. Süleyman (Solomon) önce Kudüs’ü genişletti. Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmek için seçtiği taşın bulunduğu Mabed Tepesine bir saray ve Süleyman Tapınağı (Dağ Tapınağı’nı) yaptırdı. İnsanüstü yeteneklere sahip olduğu için emriyle insanlar ve cinler birlikte çalışıp, yedi yıl altı ayda kutsal mabedi tamamladılar. İçine Ahit Sandığı yerleştirilerek ilk kutsal Musevi tapınağı, ardından da tarihin en görkemli krallığı kuruldu. MÖ.931’de Süleyman’ın ölmesiyle, kuzeydeki on kabile ardından gelen Rehoboam’ı kral tanımayıp, Davud’un soyundan olmayan Jeroboam’ı seçtiler. Güneydeki Yehuda kabilesi ayaklanarak, kendi krallığını kurdu. Onlara Bünyamin kabilesi de katılınca, toprakları içinde bulunan Kudüs, Yehuda Krallığı’nın başkenti oldu. Güney Krallığı 60 yıl boyunca Kuzey Krallığı’nı eline geçirmek için uğraştı. Rehoboam’ın yönetimindeki beşinci yılda Mısır Firavunu Şişak büyük bir orduyla birçok şehri ele geçirdi. Kudüs’ü kuşattıklarında Rehoboam tapınaktaki bütün hazineleri onlara vererek Kudüs’ü yıkımdan korudu ve Mısır’ın yönetimi altına girdi. Rehoboam’ın yerine geçen Aviya babasının bıraktığı yerden devam ederek, Kuzey Krallığı’nı ele geçirmek için çabaladı. Kuzey Krallık’daki Jeroboam’a büyük bir saldırıda bulundu. Aviya ve askerleri 500.000 Yahudiyi öldürdü. Dımışk (Şam) tehdit etmeye başlayınca, zorunlu olarak 80 yıl boyunca müttefik oldular.

Bu süreçte hem Mısır firavunları, hem de Dımışk krallarına bol miktarda altın ve gümüş göndererek kendilerini saldırılardan korudular.

-MÖ.720 Asurlular Kuzey Krallığı’nı yıkınca, Tanah’ta anlatıldığı üzere burada yaşayan on kabile kayboldu. Asur’un fethiyle bölgeden kaçan bazı Yahudiler, Kudüs’e yerleşti. Aşırı nüfus artışı olunca, Yehuda kralı Hezekiya yeni savunma duvarı ördürtüp, yeni su kuyuları açtırdı. Yehuda Krallığı Babil işgaline kadar 144 yıl ayakta kaldı.

-İşgal ve sürgünleri: Hz. Musa’ya vahyedilen On Emire rağmen, kendilerini seçilmiş üstün insanlar sayıp dinlerini sadece kendi kavimleri arasında yayan; büyü, fesat ve fitnelerle komşuları ve halkı birbirine düşüren Yahudiler, Tarih boyunca birkaç kez işgal ve sürgüne uğradılar.

-MÖ.587/6-Babil sürgünü:

Yehuda krallığı, Babil krallığına bağlandığı sırada, Babil kralı Nebukadnezar MÖ.601’de Mısır’ı işgal etmeye çalıştıysa da geri püskürtüldü. Bu başarısızlık onlara bağlı bulunan doğu Akdeniz ülkelerinde ayaklanmalara sebep oldu. Yehuda krallığı da Nebukadnezar’a haraç vermeyi kesti ve Mısırlıların yanında durdu. Nebukadnezar bu ayaklanmaları bastırdı. M.Ö. 599/8 yılında Kudüs’ü kuşatıp ele geçirdi. Şehir ve Tapınağı yağmalayıp, bütün ganimetleri Babil’e götürdü. Zanaatkârlar ve on bine yakın halkı sürgün etti.

İkinci kez MÖ.586’da Babil kralı II. Nebukadnezar’ın kesin işgali ile 9 Ab günü Kudüs yerle bir edildi. Kral Zedekiah tahttan indirilerek, Yahudiler Babil’in her tarafına sürüldüler. Bu sürgün sırasında Ahit Sandığı kayboldu.

Kudüs Ey Kanlı, Kaygılı, Kutlu Şehir-1
Ayten Başabaş Dirier
Yazarımız Kim ?

Ayten Başabaş Dirier