Sayfa Yükleniyor...
Kartal yuvası, Mezopotamya’nın tacı; diller, dinler, taşın şiiri; mütevazı gurura sahip, mert insanların diyarı kadim Mardin… Yıllarca kutlanan, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın armağanı olan 21 Kasım Kurtuluş Günü, genç bir Tarihçinin yetersiz araştırmaları sonucunda Onur Günü’ne çevrilerek, il çapındaki kutlamalar kaldırıldı. Tarih bilinci eksikliğinden kaynaklanan bu durum günlerce basında işlenerek, Mardinliler yalancılıkla suçlandı. Pireyi deve yapmakta usta bir gazetecinin bu konuyu alaycı bir şekilde işlemesi, gururumuzu rencide etti. Medyada aymazların alaylı yorumları her Mardinlinin yüreğini sızlattı. Bu alaycı yazılar halâ yazılıyor. (Bkz:https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/4930410/mtanzer-unal/olmadi-sayin-bakan27.VI.2020)
Yerel Tarih araştırmaları, Genel Tarih araştırmalarından farklı metod ve kaynaklara dayanır. İlgili çağın yazılı, görsel ve mimarî eserleri, roman, seyahatname, ansiklopedi, sözlük, tarihî romanlar, vakanüvis defterleri, ferman ve beratlar, buyrultular, mezar ve duvar kitâbeleri, salnâmeler, tahrir defterleri, vakıfnâmeler, gazete, dergi ve bültenler gibi yazılı literatür, yabancı dilde yazılmış eserler, sanatsal, tarihî, mimarî ve nümizmatik eserler, resim ve fotoğraflar, harita ve krokiler, belgeler, arşiv dokümanları, buluntular, kitâbeler, cönkler, yazıtlar ve görsel / sesli video ve bant kayıtları vb. şeklinde belirleyebileceğimiz kaynakların dışında canlı ve sözlü aktarımlar dediğimiz insanlarla yapılan söyleşiler, müzik ve dinletilerden elde edilen kayıt bilgileri ile mezatlardan temin edilen kitap, dergi benzeri arşiv materyalleri araştırmacılar için kaynak oluştururlar.
Yerel Tarih, günümüzde sadece uzmanların değil, konuya ilgi duyan, beşiğini araştıran amatörlerin de uğraşı alanıdır. Ülkemizde XX.asrın son çeyreğinde bu alana duyulan ilgi, Resmî Tarih’in çerçevesinde gelişerek; Yerel Coğrafyanın arkeolojik zamanlardan günümüze uzanan geçmişi, sosyal tarihin yanısıra resmî-siyasal tarih, şehirde yetişen ünlülerin aktardığı Sözlü Tarih çerçevesinde işlenerek, yaşanılan yere sahip çıkılıyor. Ülkemizde Yerel Tarih Araştırmalarının genelde Yüksek Lisans öğrencilerine verilmesi hatalı. Oysa günümüzde bu dal çok önem kazanmış durumda. Araştırmaların acemilere yaptırılması, Mardin halkının gururuyla oynanması gibi hatalı sonuçlara yol açar. “Mardin işgal edilmedi ki…” savını ileri sürenlere, en kestirme cevap Mardinli Bölünmüş Ailelerdir. Sakarya Zaferi ardından imzalanan ve Güney sınırımızı belirleyen 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması sonucunda; Mardin’in topraklarıyla birlikte Aileleri de bölündü. Bayramdan bayrama sınır telleri gerisinde kalan kardeşler ve akrabaların gözyaşları içinde görüşmelerine, çocukluğumda tanık oldum.
Mardin Tarihi incelendiğine halkın rızası olmadan, içten ihanet olmadıkça işgal edilemedi! Babaannemin anlattığına göre Ana Kale ile Kız kalesi (Kal’ıtmara) ve şehrin eteklerinde bulunan mağaralar arasında bulunan yer altı tünelleri kaleye her türlü ihtiyacın taşınmasını sağlıyordu. Kale arkası tamamen bahçeydi. Büyük malikânelerin hepsinde kaleden gelen suyun aktığı sebiller vardı. Her evde bulunan sarnıçlarda yağmur suyu toplanırdı. Kale arkasındaki bahçe ve oyuklarda meslecelerde (karlık) karlar toplanırdı. Böylece şehir uzun süre açlık ve susuzluk çekmez, yıllarca kuşatma ve ablukalara dayanırdı.
Mardin Kurtuluş’u, 21 Kasım Günü de bizzat Atatürk tarafından İstiklal Madalyasını aldığı gün olan 21 Kasım 1923’ü özel olarak Mardin’e armağan etmesi ve Atatürk’ün onayıyla 19.5.1930 tarihinde yürürlüğe giren “Kurtuluş günleri, 19.5.1930 tarihli ve 1624 Sayılı Dahiliye Vekalet’i Merkez Teşkilat ve Vazifeleri Kanunu’na 4445 sayılı kanunla eklenen ek maddeye göre kutlanmaktadır. Her ne kadar 1624 ve 4445 Sayılı Kanunlar yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, 3152 Sayılı Kanunun geçici 4. Maddesi gereğince, yeni Yönetmelik çıkarılıncaya kadar, bu Yönetmeliğin 3152 Sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümleri yürürlüktedir. (www.turkishpress.co.uk/21-kasim-mardinin-kurtulusu-uzerine,418.html)
Mardin’in kurtuluşu yukarıdaki kanuna eklenen ek maddeye göre kutlanmakta ve 1980 Askeri Darbesinde bile Kanunlar değiştirilmesine rağmen yürürlükteki ek madde aynen korunduğundan;
Mardin Belediyesi Meclisi’nin 2010’da aldığı karar hukuk kurallarına aykırıdır. Bu hatanın düzeltilmesi için yıllardır uyardığımız halde, yetkililer konuyla ilgilenmemekte, Milletvekilleri kutlama günü bildirisinde halâ Mardin’in işgal edilmediğini söyleyebilmektedir. İşgal edilmedi değil, şehir merkezi alınan önlemlerle işgal ettirilmedi demeleri ve yapılan haksızlığı düzeltmeleri gerekir.
Aynı güne isabet birçok il ve ilçe kurtuluş günleri olmasına rağmen, 21 Kasım Günü’nün yalnızca Mardin’e tahsis edilmiş olması Mardin ve Mardinliler adına “Gazilik ve İstiklâl Şeref Madalyası” dır. Bu konuda ısrar edenler, 1924’ten beri kutlanan diğer şehirlerin de Kurtuluş Günleri’ni kaldırsınlar!
Kaynak- Ayten Başabaş Dirier: KURTULUŞ SAVAŞI’NDA MARDİN(Dosya)