2

Ölüme Meydan Okuyuş


  • Oluşturulma Tarihi : 10.11.2021 07:16
  • Güncelleme Tarihi :

Türkiye Cumhuriyeti'mizin kurucusu, birliğimizin sembolü, 20.yüzyıl bağımsızlık ve  özgürlük  hareketlerinin öncüsü aziz Atamızın ebediyete göçüşünün  83.yıl dönümü anısına... 
Vatanımızın her zerresi 950 yıldır uğrunda kan dökülerek kutsanmıştır. Hatay savaşsız topraklarımıza katıldı, ama onun diyeti Atatürk'ümüz oldu... 
Ruhu şad, mekânı cennet olsun...

Atatürk’ün bütün hayatı mücadeleyle geçti,

Bir an boş oturup dinlenmedi.

Uğraşıp durdu gündüzlü geceli,

Sağlığına pek önem vermedi.

1936’da yüksek ateşle kan topladı ciğerleri,

1937 sonlarında rahatsızlığı iyice belirginleşti.

Dinlemiyordu çevresindeki doktorların önerisini,

Hastalığının da kesin olarak konamamıştı teşhisi.

Unutkanlık, kaşıntılar, burun kanamaları

Hepsi atrofik sirozun belirtileri.

Hastalık ilerlerken sinsi sinsi,

Prof. Nihat Reşat Belger koydu teşhisi.

1938’in kışında herkes biliyordu gecikildiğini,

Yalova-Bursa kaplıcaları çare olabilirdi.

Bursa’daki baloda oynar Sarı Zeybeği,

Sanki oyun değil, bir kahramanlık ayini,

Ölüme karşı son mücadelesi.

Alman ve Fransız iki uzman doKtor önerisini,

Ortada Hatay sorunu olduğundan reddetti.

Büyükelçi M. Ponsot uyarır hükûmetini,

Atatürk’ün hastalıktan için için eridiğini.

Mart ayında gelir Fransız Prof. Noel Fissenger,

3 ay boyunca 23 saati yatakta geçirmesini ister.

Suriye basını yayar “Atatürk’e inme indiğini”

Dünya kamuoyunun kimi üzüldü, kimi sevindi.

Yine bir 19 Mayıs gününde Atatürk silkindi,

Hastalığa meydan okuyarak Mersin’e gitti.

Tam bir çılgınlıktı O’nun yaptığı,

Tamamlanmamıştı kendisine tanınan üç ayı.

Geçen Cumhuriyet Bayramı’ndan bir sözü vardı,

Yemin ederek belirtmişti Hatay’ı alacağını.

Mayıs’ın sıcağında karnında asit canavarı,

Bu Mersin gösterisi son darbe olacaktı.

Askerin geçit töreni, şehrin dolaşılması

Hasta olmadığı yolunda dış basına yansıdı.

İngiliz ve Fransızlar kabul ettiler tüm koşullarını,

Beklenen sonucu almıştı, ama canına mal olacaktı.

Haziran’da geldi ısmarlanan yatı,

Savarona’da başlıyordu son yazı.

Doktor Fissenger yine Türkiye’ye çağrıldı,

Mersin seferi iyice kötülemişti hastasını.

Hatay için canını ortaya koymuştu,

Sancağın diyeti çok ağır olmuştu.

5 Eylül’de hazırladı vasiyetini,

Milletin O’na verdiklerini millete armağan etti.

Daha önce bağışladı 150 aleyhtarı,

İstemedi arkasında kinli kimse bırakmayı.

Cumhuriyet’in 15. Yıl şenliklerine katılamadı,

Dolmabahçe’ye yanaşan gençlerle duygulandı.

İstiklâl Marşı ve 10. Yıl Marşıyla süzüldü gözyaşları,

Yanındakiler ilk kez o gün gördüler ağladığını.

Gençlere pencereden el sallarken;

“Güle güle yavrularım,

Bu bayramlar ve yarınlar sizindir.

Allahaısmarladık” diyordu.

Koca bir dünya, Türklüğün dehâsı göçüyordu,

Komaya girerken “Ve Aleykümselâm” son sözü oldu.

Ayten Başabaş Dirier: Cumhuriyet Destanı

İzmir-2015, Ege Üniversitesi Basımevi

Ölüme Meydan Okuyuş
Ayten Başabaş Dirier
Yazarımız Kim ?

Ayten Başabaş Dirier