Sayfa Yükleniyor...
Tarih boyunca milletimizin zor günlerinde, toplumun içindeki aksakallıların yönlendirmesiyle bir dalgalanma başlar ve yurt sathına dağılırdı. Ardından karınca misali herkes kendine düşen görevi yüklenip, millî kıyam başlardı. Tutsak düşmüş Türklerin Ergenekon’dan çıkışı, 7. Asırda 50 yıllık Çin esaretinde Kürşad ihtilâli ile başlayan isyanın ardından Kutluk Devletinin kuruluşu kadim belleğimizde önemli bir yer tutar. Daha sonra kurulan bütün devletler, özellikle islâmî dönemde halkalar halinde medeniyetler beşiği Akdeniz’e doğru kaydı. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra yeniden yerleşilen Anadolu’da Beylikler ve A. Selçuklu Devleti kuruldu. Anadolu’da birçok medeniyet kurulup, çöktüğü için “Büyük Mezarlık” adıyla anılan coğrafya kısa sürede vatana dönüştürülerek, her yer Türk-İslâm eserleriyle bezendi. Fetihten 25 yıl sonra başlayan Haçlı Seferleri savuşturulduktan sonra, kısa sürede her alanda altın çağ yaşandı. XIII. asırda Anadolu doğudan gelen Moğol istilâsı ile karşılaştı. Anadolu kaosa sürüklenirken, diğer devletler gibi kolayca boyun eğmedi. Bu direnişte büyük bir rolü olan Ahiler, Türk Töresi ve İslâmi kurallar senteziyle teşkilatlanarak, çökmeye yüz tutan A.Selçuklu Devleti’nin yerine, cihan imparatorluğu Osmanlı’nın temellerini attı.
AHÎLİK TEŞKİLÂTI
XIII. yüzyılın ikinci yarısından XIV. yüzyılın başlarına kadar büyük devlet adamları, kadılar, müderrisler (profesörler), tarikat şeyhleri, büyük tacirler Ahî teşkilatına girerek, meslekî açıdan devletin harcını güçlendirdiler. Böylesine etkin ve güçlü bir teşkilat yapısının her yaş ve kesimden üyeleri bulunduğu için, en küçük yerleşimlerde bile uygulanan terfi törenleri günümüze dek sürdü.
Feta(gençler) denilen kişilerden beklenen ahlâkî ve dinî davranışları içeren ilkelerle yetiştirilen meslek erbabı, toplumun sosyal ihtiyaçlarını karşılarken, aynı zamanda bulunduğu yerin güvenliğini de sağlıyordu. Ahî Evrân tarafından ilkeleri belirlenen Ahîlik Teşkilâtı’nın yöneticileri seçimle geldiğinden devlet yönetimi üzerinde önemli bir etkiye sahipti.
AHÎ BİRLİKLERİ
Ahî olabilmenin en temel şartı bir meslek sahibi olabilmekten geçiyordu. Mesleği olmayan ahî olamazdı. Çırak, kalfa ve usta olabilmesi için bireyde bazı şartlar aranmaktaydı. El işçiliği ve ustalık mahareti gerektiren iş kollarında ustalık için genellikle 40 yaş olgunluğu beklenirdi. Ahi birliklerinde davranış ve mesleki olgunluğun simgesi olarak Şed Kuşatma törenleri yapılırdı.
Kalfalıktan ustalığa geçecek adayın ürettiği işler kontrol edilir, büyüklerinin (yiğitbaşı ve ustaları) görüşleri alındıktan sonra kuşak bağlanır, şerbet içirilir ve işyeri açma hakkı kendisine verilirdi. Teşkilata yeni adım atan çıraklara gündüz atölye eğitimi, akşam zaviye eğitimi olmak üzere 2 tip eğitim verilirdi. Gündüz mesleğe yönelik pratik uygulamaları öğrenen çırak, zaviyelerde adab-ı muaşeret(görgü) kuralları ile ilgili dersler alırdı. Çıraklar oturmayı, kalkmayı, söze başlamayı, yemek yemeyi, su içmeyi, mesleğe, ustaya ve büyüğe saygı bütününü bu ahî zaviyelerinde öğrenirlerdi.
AHÎLERİN TOPLUMDAKİ KONUMU
Ahî birlikleri özerk ve sivil toplum özellikli olup; demokratik seçimle yiğitbaşı denilen başkan seçilirdi. Yiğitbaşı birliğin temininden, hammade dağıtımına kadar hizmet eder, birlik üyelerinin denetlenmesini organize ederdi. Teşkilata devlet tarafından atama yapılamazdı. Bununla beraber devlet otoritesinin zayıfladığı veya azaldığı dönemlerde ahî birlikleri silahlanır, devletin güçlenmesi için mücadele ederdi. Moğol istilâsından Yeniçeri isyanlarına kadar Ahiler, devletten yana caydırıcı bir rol oynamıştır. XVI.asır sonlarında seçimin yerini atama alınca Ahilik Teşkilâtı zayıflamaya başladı. XX.asırda Kurtuluş Savaşı başlarında Ahilik ruhunun yine dirildiği görülür. Fakat Alperenlik ülküsünün temsilcileri gönüllü, eli açık, cömert ve kardeşlik anlayışına sahip meslek erbabı sadece işiyle ilgilenmekle yetindi. Günümüzde Meslek Okulları Ahi Birlikleri gibi eğitim verirse, ekonomimiz daha güçlenecek. Bu alanda başlayan çabalarla Anadolu Kaplanları denilen meslek erbabı güçlenmeye, önemli atılımlarda bulunmaya, toplumu etkilemeye başladı.
Kırşehir Ahî Evran Ocağında yetişen Galip Demir’in oğlu genç Ahî Süleyman Demir ile bilginlerimizin bu konudaki çabaları, Ahilik Teşkilâtına olan ilgiyi artırdı. 2021 yılı Ahî Evran-ı Veli Yılı etkinliklerinde, Süleyman Demir aşının tutması için, çocuklara yönelik yazdığı AHİLERLE DAHİLER masal kitabında Ahî Evrân/Mahmut ile dostu Hacı Bektaş ve sevimli yılan Evran’ın küçüklük hallerini günümüze uyarladı. Çizimleri Sena Selver Kalaycı’ya ait, CM Yayın tarafından basılan masalı çocuk ve torunlarınıza güvenle okutabilirsiniz. Araştırmacı, yap bozcu, yerinde duramayan çocukları; okul birincileri ve zekileri Yapay
Zekâya ağırlık veren kurumlara, MEB Yarışmaları, TUBİTAK ve TEKNOFEST yarışmalarına yönlendirerek, yeni dahilerin yetişmesine katkıda bulunabilirsiniz.
Çocuklar, gençler evrensel kardeşlik değerleri ile yetişecek; ürettikçe, kazandıkça, bölüşecek, paylaşacaklar. Bu çocuklar büyüdükçe, küçülecek ve sadeleşecekler. Ahilik değerleri ile büyüyüp, insanlığa ahilik değerleri aşılayacak ve koca koca ahilik ÇINAR'ları olacaklar…
Prof.Erol Güngör’ün belirttiği gibi; “Medeniyeti politikacılar yaratmaz. Medeniyet, âlimlerle sanatkârların işidir. “