Sayfa Yükleniyor...
Bir Sümer Atasözü der ki: “Kasapların tartışmasında koyunların taraf tutması, koyunların kaderini değiştirmez.”
Bizde ‘koyun’ kelimesi garip bir şekilde küçük görme, aşağılama, sıradanlaştırma amacıyla kullanılır...
Oysa, ‘koyun, çoban, kasap’ döngüsünün en önemli parçasıdır koyun...
O olmadan, diğerlerinin ne anlamı kalır ki?
Toplumları sürü, bireyleri de o sürünün koyunu olarak görme hatası daha çok doğu toplumlarına özgüdür...
Batı, aydınlanma devrimi sonrası bireyin önemini önce fark etti, ardından kimi zaman kanlı kavgalarla bireyi toplumun önüne koydu, daha doğrusu koymak zorunda kaldı...
“Bugünkü dünya toprağı kötü insanların ektiği acıların, alçaklığın, aşağılığın bitmesine, gelişmesine elverişli topraktır” der Usta kalem Yaşar Kemal Ölmez Otu adlı eserinde...
Çetin Altan’ın ünlü deyişiyle ‘enseyi karartmadan’ sürüden ayrılmak yerine sürünün yaşam kalitesini arttırmak zorundayız...
Bu konuda belki de en büyük görev medyaya düşüyor...
Son dönemde doktorlara yönelik şiddetle, her daim kendini hatırlatan kadına yönelik şiddetin artık sıradan hale gelmesinde medyanın da rolü olduğunu düşünüyorum...
Bunun nedenini anlamak için Philip Zimbardo’nun ‘Kırık Cam Teorisi’ne bakmak gerekiyor...
1969’da gerçekleştirilen ünlü deneyde aynı anda yoksulların yaşadığı bölgeye bir araç, zenginlerin yaşadığı bir bölgeye de başka bir araç bırakılıyor...
Araçların kaputu açık, kapıları açık, terk edilmiş izlenimi var...
Yoksulların mahallesine bırakılan araç üç gün içinde tamamen yağmalanıyor...
Zengin mahallesindeki araca ise kimse dokunmuyor... Ta ki; deneyi gerçekleştiren Zimbardo’nun elinde bir çekiçle o aracın kelebek camını kırana kadar. İlk hamlenin ardından o zengin mahallesindeki araç bir kaç saat içinde paramparça ediliyor...
Literatürde buna ‘Kırık Cam Teorisi’ deniyor...
Bir binada kırık bir cam varsa ve o kırık cam tamir edilmiyorsa insanlar kısa bir süre sonra diğer sağlam camları kırmayı kendilerinde bir hak olarak görüyor...
Doktorlara ve kadınlara yönelik şiddet ve bunların haberleştirilmesi, ‘tıpkı ilk camın kırılması’ türünden bir etki yaratıyor...
En azından ‘tetikleyici’ olabiliyor...
Medya uzun ve acı verici tecrübelerin ardından terör haberlerini abartarak vermenin terörü yaratanların işine geldiğini anlayarak o konuda ciddi mesafe kat etmeyi başardı...
Aynı çabanın doktora ve kadına yönelik şiddet konusunda da olması gerekiyor...
Bu türden şiddet haberlerinde kullanılacak dil ve olaya yaklaşım için başta Cemiyet olmak üzere, akademinin, Baro’nın ve Tabip Odası’nın el ele vermesi gerek...
Zaman hızla geçiyor ve ortalık ‘kırık camlarla’ dolu...