2

Tabutundan Kan Damlayan Şair; Orhan Veli


  • Oluşturulma Tarihi : 14.01.2022 07:17
  • Güncelleme Tarihi :

Hepimiz farkında olmasak da ‘iki dünya’ arasında sıkışıp kalmış bir yaşam sürüyoruz... Doğanın fiziki kurallarının geçerli olduğu ölümlü dünya, bir de kural ve sınır tanımayan kendine özgü, ölümü bile öldürecek güce sahip metafizik bir dünya... Biri akla hitap eder, diğeri tamamen duygulara... İki dünya arasındaki köprüleri inşa edenlere biz ‘sanatçı’ diyoruz... Resimle, müzikle, heykelle, edebiyatla ama illaki de şiirle atılan köprülerden geçiyoruz dur durak demeden... Sizi bilmem ama beni ilk cezbeden şairdir Orhan Veli...

Tam adıyla Orhan Veli Kanık... 36 yaşında Azrail’e teslim olan, kısacık yaşamına ölümsüz eserler bırakan bir şairi anlatmak kolay mı sanıyorsunuz? Edip Cansever’e göre o, “Ağlasam sesimiz duyabilir misiniz mısralarımda, dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?” Satırlarının şairidir... Mine Urgan’a göre ‘Abidin Dino dışında elleri bu kadar güzel olan tek şairdir’ Orhan Veli... O ince bacaklarını üst üste atıp, o güzel ellerini delik deşik izlenimi veren yanağına koyup çatlak sesiyle “Cihan da bilir benim sana yandığımı, yandığım aman” türküsünü söyleyen de elbette Orhan Veli’den başkası değildir...

Cemal Süreya’nın, ‘Türk şiirine karşı verdiği savaşı kazandı. Kendi şiirine karşı verdiği savaşı kaybetti’ dediği Orhan Veli’nin Türk şiirinde kilometre taşı olduğunun ispatı için başka söze gerek var mıdır gerçekten? Yaprak dergisini çıkarabilmek için ceketini satan, öldüğünde Çetin Altan’ın ifadesiyle, yeni ceket alacak parası olmadığı için üzerinde sadece gömleği olan bir şairden bahsediyoruz... Yaşasaydı, belki de sevmediği tek şiir olan İstanbul Türküsü şiirinin telif haklarıyla bile krallar gibi yaşam sürebilecek olan bir şair, değeri anlaşılmadan, hakkı ödenmeden göçüp gitti bu dünyadan... Onun zamansız ölümünün ardından klasik kural bir kez daha yaşama geçti...

‘Ölümsüz olmak için, ölmek zorundasınız’...

Fiziki dünyadan, metafizik dünyasında nesiller boyunca geçerli olacak ölümsüzlük biletini cebine koyarak veda etti sevenlerine... Kısa bir ziyaret için gittiği Ankara’da belediyenin açtığı çukura düşen, düştüğünde başını çarpan, İstanbul’a dönüşte fenalaşan, ilk anda alkol komasına girdiği zannedilip ona göre tedavi uygulanan, oysa o anda beyninde oluşan kanamayla uğraşan şair için ne denebilir ki? Ölümünden sonra yapılan otopside dikişlerin acemice atılması sonucu tabutunu taşıyan kalabalık içinde yer alan kardeşi Adnan Kanık, tabutundan damlayan kan yüzünden ellerinin kanlar içinde kaldığını yazacaktır yıllar sonra...

Oktay Rıfat’a yazdığı mektupta

“Bir aydan beri iş arıyorum, meteliksiz.

Ne üstte var, ne başta.

Onu sevmeseydim

Belki de beklemezdim

İnsanlar için öleceğim günü” diyen şair ölümü üzerinden ölümsüz satırla veda etmek ister gibi değil midir?

Bu dünyada bir Orhan Veli geçti...

İyi ki de geçti...

Tabutundan Kan Damlayan Şair; Orhan Veli
Bünyamin Dobrucalı
Yazarımız Kim ?

Bünyamin Dobrucalı