Sayfa Yükleniyor...
Bugünkü köşemde sizlere Sanayi Devrimi hakkında bilgiler sunacağım. Bildiğiniz gibi temeli Britanya’da atılmış olan Sanayi Devrimi, buharla çalışan makinelerin icat edilmesiyle birlikte, makineleşmenin artmasına ve ekonomik yapının tümden değişmesini sağlamıştır. Avrupa’da hızla yayılan Sanayi Devrimi, kısa süre içerisinde tüm dünyaya yayılmıştır. 18. Yüzyılda temelleri atılan sanayi devrimi 19. Yüzyılda bütün dünyayı kasıp kavurmuştur.
Aslında Sanayi Devrimi, büyük bir sürecin sonucu olarak özetlenebilir. Özellikle Avrupa’da başlayan hızlı nüfus artışı, yiyecek, kıyafet gibi ihtiyaçların artmasına neden olmuş, sonuç olarak üretim alanında yeni fikirler ortaya çıkmıştır. Yıllarca sömürge ekonomisi ile zenginleşen Avrupalı devletler, kendilerine finans kaynağını da bu şekilde yaratmışlardır. Zenginleşen Avrupa devletlerinde burjuvazi sınıfı da git gide güçlenmiş ve ülkelerde lüks tüketim ihtiyacı doğmuştur. Yüzyıllar evvel oldukça lüks sayılan kahve, çay gibi ürünler artık herkesin ihtiyacı haline gelmiştir. Bu da sonuç olarak tüketim talebinin artmasına neden olmuştur. 1763’de İskoç mühendis James Watt, buharlı makineyi icat etmiş ve sanayi devriminin temeli böylece atılmıştır.
İlerleyen yıllarda hem sanayi alanında hem de tarım alanında önemli buluşlara imza atılmıştır. Gübre üretiminin artmasıyla tarımsal ürünlerde artış ve doğal olarak ucuzluk gözlemlenmiştir. İlerleyen yıllarda bu durum nüfusun artmasına sebebiyet vermiştir.
Sanayi Devrimi’nin günümüz dünyasını şekillendirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Sanayi devriminden önce zaten güçlü olan burjuvazi sınıfı daha da güçlenmiş ayrıca bu dönemde ilk kez İşçi Sınıfı ortaya çıkmıştır. İşçiler bir grup olarak daha önce de olsalar da, bilinçli olmadıklarından ötürü haklarını savunamamaktaydılar. Sanayi Devrimi’nin getirmiş olduğu zenginlik ve bolluk halkı da etkilemiş ve işçi sınıfı haklarının farkına varmıştır. Sanayi Devrimi’nin ilk yıllarında kadın, erkek ve çocuk demeden 20 saate yakın çalışma süreleri dayatılmıştır. İşçiler grev ve sendika kurma haklarını 19. Yüzyılın sonunda daha yüksek sesle dile getirmişler ve bunun sonucunda bu isteklerine yavaş yavaş ulaşmaya başlamışlardır.