Ülkemiz için çok kıymetli olan Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz. Elbette her dinin özgürce yaşandığı bir ülkedeyiz.
20219 yılında yapılan bir ankete göre Türkiye’de Müslümanların nüfusa oranı %89,5 iken 2021 yılında başka bir şirketin yaptırdığı ankete göre de ülkemizde Müslümanların nüfusa oranı %92 olarak belirlenmiştir.
Son yapılan ankete göz önünde bulundurursak nüfusumuzun %92’sini ilgilendiren Mübarek Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz. ‘Hoş geldin 11 ayın Sultanı Ramazan’ diyebiliriz.
Nüfusa oranına göre ülkemizde Müslüman sayısını da yaklaşık olarak çıkarmak mümkün. Tam anlamı ile İslam dinini yaşadıklarını söyleyebilir miyiz? Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Ama her Ramazan başlangıcında halen hocalara “Sakız oruç bozar mı?! gibi sorular soruluyorsa bu ülkede ne kadar eğitimsiz bir toplumla karşı karşıyayız, yorumu sizlere bırakıyorum.
Ramazan ayı oruç ayı. 11 Ayın Sultanı neden denmiş ona girmeyeceğim. Çok basit İslami kurallardan bile yola çıksak, bu denli Müslümanın yaşadığı ülkede yolsuzlukların olmaması gerekir. Dolandırıcılıktan söz edilmemesi gerekir. Ne dersiniz?
30 yıl kadar önce kasabalarda bakkal amca namaza gittiğinde bakkalın kapısını açık bırakır gider, gelen müşteriler yine alışverişini yapar kâğıda yazar giderdi. Bir kamera sistemi de yoktu. Ya şimdi. Ülkemizin ve vatandaşlarımız geldiği durum ortada. Müthiş bir sosyal çöküş yaşadık, yaşıyoruz.
Hiç anlamadığım, her Ramazan ayı başlangıcında çevreme söylediğim şu sözü de burada paylaşmak istiyorum. Neden Ramazan ayında insanların alışverişlerini kolaylaştıracak indirimler yapılmaz da her yıl Ramazan ayının hemen öncesinde tüm ürünlere zam yapılır? Asla anlamadım. Hele Müslüman bir ülkede bunun yaşanmasını hiç kavrayamadım. Aklım almıyor. Biraz akıllı geçinirim ama inanın bu Ramazan ayı öncesi fırsatçılığı anlamıyorum. Hani Müslümanız ya, hani paylaşım, huzur, mutluluk, İslami değerler, komşu vb. etik değerlerimiz nasıl yok sayılıyor? Evet, tek anlamı var fırsatçılık. Bunun önüne ne zaman geçilir ne zaman önlenir? bilemiyorum. Ama kişi olarak fırsatçılıktan vazgeçmek önemli bir husus. Her şeyi devletten beklemektense birazda kendimiz bir şeyler yapabiliriz. Ben kendimce köşemde bu konuya yer verebilirim. Başkaları da ellerinde ne imkânlar varsa onları değerlendirip uygun duruma getirebilirler.
En azından Ramazan ayında bolluk bereketi ülke olarak yaşayalım istiyorum. İstediğim çok şey değil.
Hiç mi güzel bir şey yok? diyenlere şimdi yaşadığım çok güzel bir olayı anlatmak istiyorum: İki gün önce Beyaz Tüy Edebiyat Dergisini PTT kargo ile Aydın’ın Didim ilçesinde bir okurumuza gönderdik. Telefonum çaldı, açtım. Didem PTT kuryesi olduğunu söyleyen bir bey, ‘Yazdığınız adrese geldim, ama kapı nuumarası tutmuyor, kişiye ulaşıp bilgi verir misiniz?’ diye sordu, şaşırdım. Genelde kuryelerin evin zilini bile çalmadan kapıya kâğıt yapıştırıp gittiğine rastlıyoruz. Hatta komedi programlarına bile konu oluyor bu. Ben de ‘Beyefendi demek yanlış yazılmış iade edin biz düzeltiriz” diye cevap verdim. Fakat kendisi “Buraya kadar geldim. Lütfen başka numarası varsa arayın ben buradaki telefon numarasını aradım, yanlış” dedi. Hemen ilgili arkadaşı aradım kurye ile irtibat sağlamasını söyledim. 10 dakika sonra sorduğumda kuryenin teslim ettiğini öğrendim. İnanılmaz gurur duydum. Bu ülkede işini doğru yapanları, durumdan vazife çıkaranları kocaman tebrik ediyorum. Umarım bu bey efendi gibi çalışanların sayısı gün geçtikçe artar. Umarım bu arkadaş ilgili kurum yetkililerince de takdir edilir.
Hayırlı ramazanlar diliyorum.