Sayfa Yükleniyor...
Yine bir yazar ve eserleri ile karşınıza geldim. Evet benim için çok verimli geçtiğini söylemem gereken bir Bursa TÜYAP Kitap Fuarı vardı. Gerçekten harika insanlarla tanıştım. Okurların ilgisi ve sohbete görülmeye değerdi. Bununla birlikte yeni tanıştığım veya sosyal medya üzerinden eserlerini takip ettiğim, edebiyat üzerine konuştuğum yazar ve şair arkadaşlarla yüz yüze tanışmak büyük keyifti.
Söz ettiğim yazar arkadaşlarımızı ve eserlerini köşemde tanıtmaya devam edeceğim.
Yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Siyaset üzerine yazmayı çok istiyorum ama şimdi tam aksine kitaplardan söz etmenin daha doğru olduğunu düşündüm. Önemli olan kitaplar ve okuyan bir nesil. Daha doğrusu okuduğunu anlayan demek gerekir.
Size yeni tanıştığım ve kalemini çok beğendiğim bir yazar arkadaşımızın eserlerini tanıtmak istedim. Sayın Şale Köse, yazarımız halen Balıkesir ili Erdek ilçesinde ikamet etmekte ve okurlarına, edebiyat dünyasına yeni eserler kazandırmak için var gücü ile çalışmakta. Kendisini tanımaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Çünkü kendisini edebiyata adayan ender yazarlardan olduğuna inanıyorum.
Yazarımızın iki eseri bulunmakta. Birinci kitabı Şale, içerik hakkında çok şey söylemek istemiyorum ama arka kapak yazısından köşem müsaade ettiğince bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.
“Şimdi beni ve ailemi hatırladınız mı? Çünkü ben hepinizi hatırlıyorum. Sustuğunuzu ve kafanızı çevirip başka bir yöne baktığınızı gördüm. Gördüklerinizi/duyduklarınızı, yardımcı olup olamayacağınızı bile düşünmeden, birkaç saniye bile sürmeyen bir zaman diliminde unutup gittiniz. Sizi hiç unutmadım ve maalesef hiç memnun olmadım sizinle tanıştığıma…” Mutlaka okumalısınız, şu an bu kitabı okuyorum.
Yazarımızın ikinci kitabı bu ay yayınlandı. Kitapsız, bu eserini henüz okumadım. Bu yüzden arka kapak yazısını sizinle paylaşmak istiyorum.
“İNSAN…
İlk taşı kendine at! Bak bakalım, neren acıdı? İşte tam orası senin eksildiğin yer! Başkalarının eksiğinden sana ne senin hâlâ acıyan yerin varken? Hani bıraktığın ayak izin? Nerede? Ağırlığın var mı ki bırakacak izin olsun? Sor bunu kendine! Senden başkasına merhamet etmiyorsan bile kendine merhamet et! Sorgula kendini! Kendi iyiliğin için sorgula! Vicdanın var mı? Bize verme cevabını! Sessizce kendine söyle. İlerlemek zorunda olduğunu hissettiğin bir yolun var mı? Yoksa eğer hemen yolunu bul ve ilerle!
Dininin, dilinin, ırkının, inancının, doğduğun ülkenin, çevrenin, ailenin, malının, seçimlerinin, tercihlerinin, işinin, mesleğinin ne olduğunun hiçbir önemi yok bizim için. Yönünün de yolunun da hangi tarafa olduğu ne fark eder; yolunun sonu insanlığa çıkıyorsa eğer!”
Her iki eserin ne kadar kıymetli olduğunu tarif edemem. Okurken yazarın ne kadar güzel bir Türkçe kullandığını, ne kadar anlaşılır bir dil kullandığını görecek ve asla yorulmayacaksınız.
Büyük bir zevkle okuyacağınızı düşündüğüm bu iki esere kitaplığınızda yer açmayı ihmal etmeyin. Kitap sadece kitap değildir. Kitap her şeydir.