Sayfa Yükleniyor...
Çocuk ve ergenlerin ekran karşısında geçirdikleri sürenin her geçen gün artması nedeniyle gelişen hareketsiz bir yaşam tarzından kaynaklanan fiziksel aktivite miktarındaki azalma, tüm dünyada endişe verici güncel sorunlardan biridir. Fiziksel aktivite miktarındaki azalmanın yanı sıra beslenme alışkanlığının da değişim göstermesi obezitenin gelişimine neden olan faktörlerden bir olarak gözlenmektedir. Çocuk ve ergenlerin günlük diyetlerinde artmış karbonhidrat, yağ, oranları ve şekerli gıda ve içeceklerden zengin gıdalarla beslenmeleri onları aşırı kilo ve obezite sorunuyla karşı karıya getirmektedir. Doğal ve dengeli beslenme kültüründen uzak bu beslenme tarzı sadece aşırı kalori problemi değil ama aynı zamanda, onların vitamin ve mineral açısından da yetersiz beslenmeleri sonucunu da doğurmaktadır.
Doğal ve dengeli beslenme kültüründen uzak “fast food” beslenme tarzıyla artan aşırı kalori alımıyla birlikte, internet ve ekran bağımlığı sonucu azalan düzenli fiziksel aktivite azlığı nedeniyle azalan enerji harcaması, vücutta daha yüksek miktarda yağ dokusunun oluşması aşırı kilo ve obeziteye neden olmakla birlikte birçok metabolik hastalığa da zemin hazırlamaktadır. Bu metabolik sağlık risklerinden en sık görülen; çocukluk ve ergenlik döneminde aşırı vücut yağı nedeniyle kardiyovasküler (kalp ve damar) sisteme problemlerdir. Aşırı kilo ve obezite, erken yaşlarda kardiyovasküler (kalp ve damar) sisteme ait metabolik risk faktörlerinin ortaya çıkmasının yanı sıra yaşamın ilerleyen dönemlerinde, erişkinlik döneminde, damar içi yağlanma, kalp ve damar hastalık görülme olasılığını da ciddi oranlarda artırmaktadır. Çocukluk ve ergenlik döneminde kazanılması gereken düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı, ileri yaşlarda kardiyovasküler (kalp ve damar) sistem sağlığıyla ilişkili olmakla beraber ve erişkin yaşlarda bireyin kardiyorespiratuar (kalp ve solunum) sistemlerin sağlıklı çalışabilmesini sağlamaktadır.
Bu sağlık sorunlarına ek olarak, doğal ve dengeli olmayan bir diyetle birlikte, sedanter (yetersiz fiziksel aktivite) yaşam tarzı; kas, iskelet sistemi ve kemik gelişiminde bazı anatomik sorunlara neden olarak, kemik mineral yoğunluğunun azalmasına katkıda bulunduğu bilinmektedir. Çocukların ve ergenlerin, gelişim çağlarında hızla gelişip, büyüyen vücutlarında yoğun kemik büyümesi meydana gelir. Ayrıca ergenlik, gelecekte osteoporozu önlemeye yardımcı olan yeterli kemik kütlesi birikimi için önemli bir süreç olarak kabul edildiği için çocukluk ve ergenlik döneminde kemik mineral yoğunluğunun sağlıklı gelişim göstermesiyle, ergenlikten sonra kemik yoğunluğu ne kadar yüksek olursa, yetişkinlikte osteoporoz ve kırık riskinin o kadar düşük olacağı varsayılmaktadır. Bilimsel araştırmalarda, genetik faktörlere ek olarak, düzenli egzersiz alışkanlığı ve doğal, dengeli bir diyet programının, kas, iskelet sistemi ve kemik sağlığının geliştirilmesi için çok önemli olduğunun altı çizilmektedir.
Çocukluk ve ergenlik döneminde kazanılması beklenen düzenli egzersiz alışkanlığı sadece fiziksel sağlık değil ama aynı zamanda, sosyo-psikolojik sağlığın gelişimi açısından da son derece önem taşımaktadır. Yapılan bilimsel klinik araştırmalarda, düzenli fiziksel aktivite alışkanlığının, çocuk ve gençlerin bilişsel, duygusal ve sosyal işlevlerini olumlu yönde etkilediğini vurgulamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 4-18 yaş arası çocuk ve ergenlerde sağlık yararları için en uygun egzersiz planlamasının genelde oyun tarzında şekillenebilecek günde ortalama 60 dakika yapılan hafif ve orta şiddetli fiziksel aktiviteler olmasının uygun olacağını belirtmektedir.
Sonuç olarak, çocuklar ve ergenlerin fiziksel ve psiko-sosyal gelişimine de katkı verebilmesi adına, düzenli fiziksel aktivite programlarını katılım göstermeleri teşvik edilmelidir. Böylelikle, fiziksel ve psikolojik gelişim açısından sağlıklı nesillerin yetişebilmesi mümkün olacaktır.