Sayfa Yükleniyor...
Fiziksel aktivite organizmanın sağlıklı çalışması için son derece önemli bir alışkanlıktır. Hareketsiz yaşam tarzının (sedanter yaşam) sağlıklı yaşamı tehdit edebilecek ciddi ve kronik metabolik sorunlara neden olabildiği bilindiği için yaşam boyu egzersizin önemi çok net olarak vurgulanmaktadır. Düzenli fiziksel aktivite alışkanlığının, metabolik dengeleri düzenleyerek; genel sağlığı ve duygu durumunu geliştirmesiyle birlikte, kronik (uzun süreli) stres faktörüyle de başa çıkma konusunda oldukça etkin bir tedavi sağlaması da son derece önemlidir. Bu nedenle, metabolik dengenin etkin olarak korunması ve bu dengenin kalıcı olması adına, düzenli fiziksel aktivite alışkanlığın, oldukça sağlıklı bir yaşam tarzı tercihi olacağı öne sürülebilir.
Düzenli egzersizin öncelikle kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) sistemi üzerindeki etkileri çok belirgindir. Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam beraberinde başta hipertansiyon olmak üzere, birçok kalp ve damar problemini beraberinde getirmektedir. Bu sağlıksız metabolik koşullarında artan stres hormonları kalp atış hızını hızlandırabilir ve kan damarlarında bazı sorunlara neden olabilir. Ve böylelikle ortaya çıkabilecek olan hipertansiyon (kan basıncı artışı) problemini, yaşam koşullarını daha sağlıklı bir tarza dönüştürebilmek akla ilk olarak gelmesi gereken bir tedavi yaklaşımıdır. Böylesi olumlu bir metabolik değişimle hipertansiyon probleminin neden olabileceği olası bir kalp hastalığı riskinin azalmasını sağlayabileceği çok açıktır.
Psikolojik yapının da genel sağlığı ve özellikle kalp sağlığını çok yakından ilgilendirdiği bilinmektedir. Stresli yaşam tarzının neden olduğu kardiyovasküler sorunları konu alan klinik çalışmaları inceleyen Nuriye Bayar’ın yaptığı araştırmalarda, çağımızın hastalığı olarak bilinen stresin, aşırı salgılanmasına neden olduğu “katekolamin” adı verilen stres hormonlarının, kalp atım hızını ve kan basıncını arttırdığı böylelikle kalbin ve kan damarlarının anatomik yapısını bozması nedeniyle kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri olduğu vurgulanmaktadır. Ve aynı zamanda, bu araştırmalarda düzenli egzersiz alışkanlığının getirdiği olumlu psikolojik katkıyla, hipertansiyon (yüksek tansiyon) tedavisinde ve dolayısıyla kalp hastalığı riskin azaltmasında da yardımcı olabildiği gösterilmektedir.
Sağlıksız yaşam koşullarıyla birlikte kronik stres, vücudun metabolik dengesini bozarak, immun (bağışıklık )sitemini de olumsuz etkilemektedir. Böyle bir durum, özellikle tüm dünyada yağın olarak sağlık problemlerine neden olan korona pandemisinde, metabolizmanın virüslere karşı savunma gücünü azaltmaktadır. Düzenli egzersiz alışkanlığının bağışıklık sitemi üzerinde olumlu etkilerinin bilinmesi nedeniyle özellikle korona pandemisi sürecinde ama aynı zamanda yaşam boyu metabolik sağlık için yaşam boyu egzersiz alışkanlığının önemi çok net olarak gözlemlenmektedir.
Sonuç olarak, metabolik sağlığının korunması ve sağlıklı bir yaşam için düzenli egzersiz alışkanlığı oldukça etkin bir yöntem hatta genel bir tedavi yöntemi bile olabileceği öne sürülebilir. Bu amaçla planlanabilecek düzenli egzersiz planlamasının orta düzeyde bir fiziksel aktivite alışkanlığının kazanılması önerilmektedir. Böylelikle, düzenli fiziksel aktivitenin, metabolik ve fizyolojik sağlık açısından çok önemli katkılar sağlayabilmesi de mümkün olacaktır.