Sayfa Yükleniyor...
Sağlıklı bir yaşam için düzenli fiziksel aktivite alışkanlıkların fiziksel, metabolik sağlık açısından sayısız faydalar sağlayabildiği yaygın olarak kabul edilmektedir. Yaşam boyu egzersiz alışkanlığının, kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) hastalığı, Tip 2 diyabet (şeker hastalığı), iskelet (eklem, kas ve kemik) sistemi hastalığı ve osteoporoz (kemik kaybı) gibi kronik hastalıkların önlem ve tedavisinde olumlu sağlık katkılar sağlayabileceği düşünülmektedir. Son yıllarda yapılan klinik araştırmalarda egzersizin özellikle kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) hastalıkların tedavisine olumlu yönde etki gösterdiği vurgulanmaktadır. Özellikle, kan basıncını düşürerek ve kalp gücünü ve dayanıklılığını arttırabilmesi, egzersiz alışkanlığının, kardiyovasküler sağlık açısından oldukça önemli bir fizyolojik etkisi olarak göze çarpmaktadır. Bu fiziksel sağlık katkılarına ek olarak, egzersizin insülin değerlerini ve glikoz metabolizmasını iyileştirdiği de gösterilmiştir. Düzenli fiziksel aktivitenin tip 2 diyabetin önlenmesi veya geciktirmede rol oynayabileceğini gösteren çok çeşitli bilimsel kanıtlar vardır. Düzenli egzersiz alışkanlığının Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) önlem ve tedavisi üzerindeki olumlu fizyolojik etkilerinin, fiziksel aktivitenin iskelete kaslardaki insülin miktarını etkileyerek ve kasların glikoz tüketimin artışa neden olabilmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca, bu alanda yürütülen klinik araştırmalarda, düzenli egzersiz alışkanlığının LDL (Düşük yoğunluklu lipoprotein) ve trigliserit (kan yağları) oranlarını normalleştirmesi ve HDL (yüksek yoğunluklu lipoprotein) gibi kanda kolesterolü dengelemekten sorumlu olan kan yağlarının artmasını sağlamak dâhil olmak üzere kan lipit profillerinde (oranlarında) iyileşmelere yol açabileceğine dair göstergeler ortaya konabilmiştir. Düzenli fiziksel aktivite alışkanlıkların sağlıklı yaşam açısından fiziksel, metabolik sağlık adına olumlu sağlık etkileri göstermekle birlikte, aynı zamanda çok çeşitli psikolojik ve psikososyal katkıları da beraberinde getirmektedir. Fiziksel aktivitenin sadece metabolik sağlığı üzerinde değil, aynı zamanda psikolojik sağlık üzerinde de çok önemli etkiler gösterebileceğini vurgulayan bilimsel araştırmalarda, düzenli fiziksel aktivite alışkanlığının psikolojik sağlığı iyileştirdiğini, stresi ve kaygı düzeyini azaltabildiği göstermiştir. Bu kapsamlı araştırmanın bir sonucu olarak, düzenli fiziksel aktivitenin ruh halini iyileştirmek için bazı hormonal sistemleri ve fizyolojik mekanizmaları aktive ederek hem metabolik hem de psikolojik sağlık koşullarında tedavi edici bir rol oynadığı ortaya konabilmiştir. Düzenli fiziksel aktivitenin, çocuklar ve gençler dâhil olmak üzere her yaştan birey için sadece fiziksel sağlığı iyileştirmekle değil ama aynı zamanda mental (zihinse)l ve psikolojik (duygusal) sağlık üzerinde de olumlu etkiler gösterebilme özelliğine sahiptir. Düzenli egzersiz alışkanlığı, özellikle kişisel gelişmenin önemli bütünleyici faktörleri olan olan öz farkındalığı ve öz güveni artırabilmesi açısından, farklı yaş gruplarının psikososyal sağlıkları açısından çok yönlü avantajlar sağlayabildiği kanıtlanmıştır. Düzenli egzersizin fiziksel sağlık yararlarına ek olarak, egzersiz ile gelişmiş ruh sağlığı sonuçları arasında bir bağlantısı olduğun gösterilmesi, fiziksel aktivite alışkanlığının; anksiyete (edişe, kaygı) de dâhil olmak üzere, çok sayıda depresyon semptomlarını (bulgularını) hafifletme potansiyeline sahip olabileceği düşünülmektedir. Tüm bunlara ek olarak, fiziksel aktivitenin dikkat ve hafıza gibi çeşitli bilişsel işlevleri olumlu yönde etkileyebileceğine dair kanıtlar vardır. Düzenli egzersizin sağlıklı bir yaşam tarzına sağladığı sayısız faydalarını ortaya koyan araştırmalarda, egzersizin ayrıca uyku kalitesini de olumlu yönde etkileyebileceği vurgulanmakta ve düzenli egzersiz yapan bireylerin daha iyi uyku düzenleri ve uyku bozuklukları tedavisinde egzersizin önemli katkılar sağlayabileceği gösterilmiştir. Sonuç olarak, sağlıklı yaşam adına, düzenli egzersizin alışkanlığının, çok sayıda olumlu fizyolojik katkılarının yanı sıra, psikososyal açıdan da önemli etkileri olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu nedenle, fiziksel aktivite alışkanlığı, bireylerinin içinde bulunduğu zorlu yaşam süreçlerinde bireylerde ortaya çıkabilecek olan depresyon ve anksiyete belirtilerinin önlenmesi ve tedavisinin hızlandırılması açısından etkin bir rehabilitasyon yöntemi olarak da değerlendirilmesi sağlıklı yaşam adına olumlu katkı sağlayacaktır.