Sayfa Yükleniyor...
Yaşlanma her canlı için kaçınılmaz bir süreç olarak değerlendirilen, sosyolojik, ekonomik, biyolojik ve psikolojik boyutlarıyla çok yönlü bir olgudur. Anti-aging (yaşlılığın geciktirilmesi ve yaşlanmanın etkilerinin azaltılması), yaşlanmanın yavaşlatılması ve geciktirilmesine yönelik sağlıklı bir yaşam tarzı olarak tanımlanmakta ve böylece sağlıklı ve yavaş yaşlanma sağlanabilmesi adına, yaşlanmanın sosyolojik, ekonomik, biyolojik ve psikolojik boyutunda olumlu gelişmelerin ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Yaşlılık, tüm dünyada farklı fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik tanımları olan ve toplumdan topluma farklılık gösteren göreceli bir kavram olsa da herkesin yaşayacağı doğal bir süreçtir. Yaşlanma sürecini etkileyen en önemli faktörler; kişinin genetik yapısı, geçirdiği hastalıklar ve yaşam tarzı olarak sıralanmakta ve bu faktörlerin etkileşimi sonucunda, yaşlandıkça değişen organ ve sistemleri etkileyen temel metabolik aktivitelerde yavaşlama ve fizyolojik kayıplarla yaşlanmanın meydana geldiği öngörülmektedir. Metabolizma ve sistemlerin yıllar içerisinde aktivite kaybına bağlı olarak bozulması süreci olarak da tanımlanabilecek yaşlanma, bazı bilim insanları tarafından da tedavi edilebilir bir hastalık olarak değerlendirilmektedir. Zamanla biyolojik vücut fonksiyonlarının zayıflaması ve etkinliğini kaybetmesi sonucunda yaşlanmanın yavaşlatılabileceği düşüncesiyle, stresten uzak durma, dengeli beslenme ve egzersiz gibi basit önlem ve uygulamalarla insan ömrünün belli bir oranda uzatılmasının mümkün olduğu savunulmaktadır. Anti-aging tıp, yaşlanmanın fizyolojik süreçlerine ve yaşlanmayla birlikte ortaya çıkabilecek hastalıkların olumsuz etkilerine odaklanan tıbbi çalışma alanıdır. Son yıllarda hızla gelişmekte olan bu alan, aynı zamanda bireyin sağlığını iyileştirmeyi amaçlayan tıbbi ve biyoteknolojik yöntemleri de kapsar. Bu geniş kapsam içinde, hücresel düzeyden metabolik işlevlere kadar yaşlanma sürecinin tüm bileşenleri incelenerek, yaşlılıkta sağlıklı yaşamla ilgili tüm fizyolojik yapıların sağlıklı çalışmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Yaşlanma karşıtı ilaçlar ve bu amaçla geliştirilen yöntemler, en geniş anlamda yaşlanmayı yavaşlatmayı ve önlemeyi, aynı zamanda yaşlanmayla birlikte ortaya çıkabilecek hücresel ve metabolik sorunları tedavi etmeyi amaçlayan yaklaşımları içermektedir. Yaşlanma karşıtı tıp, tıp camiasında üzerinde yoğun araştırmaların sürdürdüğü, henüz yeni bir alan olmasına rağmen, jinekoloji, dermatoloji, plastik cerrahi ve kozmetoloji gibi uzmanlık alanlarında hızla büyüyen bir klinik alan olarak dikkat çekmektedir. Sağlıklı yaşlanma sürecinde sağlıklı yaşam tarzının büyük önem taşıdığı önerilmektedir.
Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz, yaşlı yetişkinler de dâhil olmak üzere tüm yaş gruplarında çok sayıda fizyolojik sağlık katkılarıyla ilişkilendirilmektedir. Düzenli fiziksel egzersiz yalnızca fiziksel uygunluğun korunmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda bilişsel işlevlerin ve zihinsel potansiyelin korunmasında da hayati bir rol oynamaktadır. Egzersizin yaşlı yetişkinlerde kardiyovasküler sistem, kas-iskelet sistemi, denge ve hareketlilik üzerinde olumlu bir etkisi olabileceğini gösteren giderek artan sayıda kanıtların açığa çıkarıldığı, çok sayıda klinik araştırmada gösterilmiştir. Ayrıca düzenli egzersizin psikolojik (ruhsal) yapıyı, bilişsel performansı iyileştirmeye ve yaşa bağlı depresyon, kaygı, bilişsel gerileme ve demans riskini de azaltmaya yardımcı olabileceğini destekleyen çok sayıda bilimsel araştırma mevcuttur. Egzersizin yaşlı yetişkinlerde bağışıklık fonksiyonunun korunmasına da yardımcı olabileceği, bunun da genel sağlık ve bulaşıcı hastalıkların önlenmesi açısından faydalı olabileceği düşünülmektedir. Bilimsel çalışmalar, düzenli egzersizin yaşlı bireylerde bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etki yaratabileceğini, potansiyel olarak bağışıklık sistemini güçlendirecek sağlıklı beslenme tarzı ve bazı tıbbi uygulamaların etkinliğini artırabilmesi öngörülmektedir. Yaşam tarzı değişikliğinin öneminin ve düzenli egzersiz alışkanlığının sağlıklı yaşlanmayı teşvik etmedeki potansiyel olumlu etkilerinin vurgulanması faydalı olacaktır. Düzenli fiziksel aktivitenin bu sağlıksız döngüyü kırmada olumlu etkilerinin olduğunun gösterilmesi cesaret vericidir. Sonuç olarak, yaşlanma karşıtı tıbbi uygulamaların yaşa bağlı sorunların ciddiyetini azaltma potansiyeline sahip olduğu da görülmektedir. Bununla birlikte, düzenli egzersiz alışkanlığıyla desteklenecek sağlıklı bir yaşam tarzının yaşlanma süreci üzerindeki olumlu etkileri olduğu açıktır.