2

Obezite, Genetik Yapı ve Çevresel Faktörler


  • Oluşturulma Tarihi : 13.11.2021 08:35
  • Güncelleme Tarihi :

Obezite, yağ dokusunun aşırı artması ve buna bağlı olarak gelişen bazı metabolik değişimler olarak tanımlanmaktadır. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından bir hastalık olarak tanımlanan obezite; genel sağlığı bozarak morbidite ( çeşitli hastalıklar ) ve mortaliteye (ölüm) yol açabilecek bir çok ciddi riskler barındırmaktadır. Durum böyle olunca obezitenin dünya çapında her geçen gün daha büyük problemlere neden olabilecek bir sağlık sorunu olarak kabul edilmesi, devletlerin, bilim dünyasının ve sağlık çalışanlarının obezitenin gelişimine katkıda bulunan faktörler konusunda farkındalık yaratmaya çalışmasını gerekli kılmaktadır.

Obezitenin tanı ve tedavisinde, öncelikle, obeziteye katkıda bulunan risk faktörlerinin saptanması ve bu faktörlerin neden olabileceği metabolik sorunların belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. En genel anlamıyla; genetik faktörler, sosyal ve çevresel faktörler obezitenin ortaya çıkmasına neden olan faktörler olarak sıralanabilir. Genetik faktörler; hormon dengesi ve metabolik hız gibi bazı kalıtsal kavramları içerirken, sosyal ve çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı, sosyo-kültürel ve ekonomik nedenler gibi bireye bağlı olarak değişebilen çok çeşitli özellikleri kapsar. Bu nedenle, genetik faktörler söz konusu olduğunda, bireyin gen yapısının obeziteye eğilimini önemli ölçüde etkilediğini ve bu gerçeğin anne karnında veya doğum sonrası dönemlerde etkili olmaya başladığını söylemek mümkündür.

Öte yandan, sosyal ve çevresel faktörler, çoğunlukla bireyin yaşam tercihlerine ve koşullarına bağlı olan çeşitli sosyal alışkanlıklarla ilgilidir. Bu faktörler arasında başlangıçta sedanter ( fizik aktivite azlığı) yaşam tarzı çok önemli rol oynamaktadır. Obezite eğilimi olan kişiler yeterli seviyede düzenli egzersiz alışkanlığını hayatlarına yansıtamadıklarında obezite riskinin artma eğiliminde olacağı söylenebilir. Bu nedenle, bireyler hayatlarında, teknolojinin ve sosyal medyanın yoğun olarak yer almasına bağlı olarak, bilgisayar karşısında çok daha fazla zaman geçirmekte ve düzenli fiziksel aktiviteye yeterli zamanı ayıramamaktadırlar. Öte yandan, beslenme tercihi de obezitenin ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Özellikle vitamin ve mineral açısından besin değeri düşük veya yağ oranı yüksek olan ürünlerin yoğun olarak tüketilmesi; obezite riskini arttırmakta ve genel sağlık koşullarına ciddi zarar vermektir.

Obezitenin neden olabileceği kronik hastalıları konu alan klinik çalışmaları inceleyen Nuriye Bayar’ın yaptığı araştırmalarda, obezitenin metabolik sendrom, Tip II diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı gibi kardiyovasküler ( kalp ve dolaşım sistemi ) sorunları, kanser, solunum hastalıkları, böbrek ile ilgili hastalıklar, kas-iskelet sistemi hastalıklarına neden olmakla birlikte gastrointestinal ( mide ve bağırsaklar ), hepatik ( karaciğer) bozuklukları ve depresyon gibi çok çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceği vurgulanmaktadır.

Sonuç olarak, obeiztenin önlenmesi ve tedavisinde sağlıklı, doğal bir beslenme tarzı ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığının bu sağlık sorununun ortadan kaldırılmasında etkin rol oynayabileceği konusunda önemli bir fikir birlikteliği vardır. Bu nedenle, obezitenin neden olabileceği riskler konusunda toplumsal farkındalığın arttırılması ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının geliştirilmesi etkin ve başarılı bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir.

Obezite, Genetik Yapı ve Çevresel Faktörler
Doç. Dr. Onur Oral
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Onur Oral