Sayfa Yükleniyor...
Çocuklar, gençler ve yaşlılar de dâhil olmak üzere her yaştan insanı etkileyen, dünya çapında giderek büyüyen bir sağlık sorunu olan obezite, genellikle kalori alımı ve enerji harcaması arasındaki dengesizlikten kaynaklanan aşırı vücut yağı birikimi ile karakterizedir. Obezite yalnızca kişinin fiziksel görünümünü etkilemekle kalmaz, aynı zamanda kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet ve belirli kanser türleri de dâhil olmak üzere genel sağlık için önemli riskleri de beraberinde getirebilmektedir.
Obezitenin nedenlerin değerlendirildiğinde, ilk bakışta sağlıksız beslenme alışkanlığı göze çarpmaktadır. Rafine şekerler, sağlıksız yağlar ve kalori bakımından zengin olan işlenmiş gıdaların aşırı miktarda tüketilmesi kilo alımına katkıda bulunduğu bilinmektedir. Bu gıdalar, genellikle temel besin maddeleri bakımından besleyici değerleri düşük ancak enerji bakımından yüksek kalori içerdikleri için, bu tip gıdaların aşırı tüketilmesi, aşırı kilo alımına yol açarak obeziteye neden olmaktadırlar.
Aşırı kilo ve obeziteye neden olan bir diğer faktör de hareketsiz yaşam tarzıdır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan ekran bağımlılığı, bireylerin, ekran karşısında uzun süre oturarak geçirme alışkanlığını arttırdığı gözlemlenmektedir. Fiziksel aktivite eksikliği de gün içinde yakılan kalori miktarını azaltarak zaman içinde bireyin kilo almasına yol açmaktadır.
Yapılan klinik araştırmalarda, aşırı kilo alımı alımında sorumlu tutulan bir diğer faktör olarak “genetik yapı” vurgulanmaktadır. Bazı bireylerin, kendilerini daha kolay kilo almaya yatkın hale getiren belirli genleri taşımaları nedeniyle, kilo alma eğilimlerinin yüksek olduğu saptanmıştır. Ancak bu genetik faktörler obezite gelişimine katkıda bulunsalar da çevresel ve yaşam tarzı faktörlerin, obezite gelişimi üzerinde çok önemli bir rol oynadığı gözden uzak tutulmamalıdır.
Obezite, başlı başına kronik bir sağlık sorunu olmakla birlikte, çeşitli sağlık sorunları riskinin artmasıyla da ilişkilidir. Bunlar arasında tip 2 diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon (yüksek tansiyon), kalp hastalığı, felç, bazı kanser türleri, depresyon, uyku apnesi ve eklem sorunları yer almaktadır. Aşırı kilo ayrıca vücudun organlarının sağlıklı çalışmasını engellemekle birlikte, kas ve iskelet sisteminin hareket yeteneğinin azalmasına ve genel olarak yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilmektedir. Ayrıca, aşırı kilo ve obezite, bireyin psikolojik (ruhsal) sağlığı üzerinde de olumsuz bir etki göstermekte olduğu gözlemlenmektedir. Aşırı kilo ve obezite sorunu olan bireylerde, düşük benlik saygısı, vücut memnuniyetsizliği, depresyon ve anksiyeteye (ruhsal gerginlik) katkıda bulunabilir. Obezitenin tedavi edilememesine bağlı gelişen bazı metabolik problemler de bu psikolojik sorunları daha da kötüleştirerek duygusal ve fiziksel sağlık sorunlarının kısır döngüsüne yol açabilmektedir.
Aşırı kilo ve obezite probleminin çözümünde, sağlıklı bir kiloyu korumak için doğal ve dengeli beslenme alışkanlığını kazanmak son derece önemlidir. Meyve, sebze, yağsız protein ve tam tahıllar gibi gıdaların yoğun tüketildiği, işlenmiş gıdalardan, şekerli içeceklerden ve yüksek yağlı atıştırmalıklardan uzak bir beslenme programını hayata geçirmek, kilo kontrolü açısından olumlu katkılar verecektir
Sağlıklı beslenme alışkanlığıyla birlikte, düzenli fiziksel aktivite alışkanlığının kazanılması da bilimsel bir kilo yönetimi ve genel sağlık açsından son derece katkı verici bir faktör olarak değerlendirilmelidir. Tempolu yürüyüş, yüzme veya bisiklete binme gibi haftada en az 150 dakika hafif ve orta yoğunlukta aerobik egzersizler hedeflenmelidir. Ayrıca, ağırlık (kuvvet) antrenmanları da kas kütlesini geliştirmeye ve metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olabildiği için kilo vermek veya kilo kontrolünü sağlamak konusunda etkin rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, obezitenin nedenlerini, sonuçlarını ve tedavi yöntemlerini planlamak son derece önem taşımaktadır. Genel metabolik sağlık ve kilo kontrolüne sağladığı olumlu katkıları nedeniyle; düzenli fiziksel aktivitenin obezite için etkili ve sürdürülebilir bir tedavi olduğu kanıtlanmıştır.