Sayfa Yükleniyor...
Günümüzde kalp hastalıklarına neden olan fizyolojik mekanizmaların daha iyi anlaşılması, önerilen korunma yöntemlerinin pratik hayata geçirilmesi, tanı yöntemlerinin geliştirilmesiyle birlikte, kalp hastalılarının tedavisine yönelik tıbbi ve cerrahi ilerlemeler son derece yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Kalp sağlığı konusunda ortaya çıkan bu olumlu gelişmeler karşın, tüm dünyada ölüm nedenlerinin başında hala kalp ve damar hastalıklarının gelmekte olduğu oldukça dikkat çekici bir noktadır. Koroner (kalp damarı) kalp hastalığı, çağımızın önemli bir kronik hastalığı olarak; genç yaş grubu da dahil olmak üzere, orta ve ileri yaşlı bireylere kadar tüm toplumu için çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sağlıklı yaşam adına önemli bir risk faktörü olarak dikkat çeken koroner kalp hastalığı veya kalp damar hastalıklarından korunmanın en etkin yolu olarak sağlıklı, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığı olarak kabul edilmektedir. Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz, koroner kalp hastalığının önlenmesi, tedavi başarısının artması ve kalp sağlığı açısından sağladığı sayısız olumlu etkiler nedeniyle sağlıklı yaşam için doğal bir tedavi yöntemi olarak benimsenmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalarda, düzenli fiziksel aktivite ve egzersizin sadece kalp damar hastalıklarının önlenmesi ve tedavisinde değil ama aynı zamanda, kilo kontrolünün sağlaması, obezitenin engellenmesi, kas ve iskelet sistemi sağlığının geliştirilmesi, kan basıncı kontrolünü kolaylaştırılması, diyabette (şeker hastalığı) kan şekeri düzeyinin iyileştirilmesi adına da çok yönlü olumlu katkılarının olabileceği gösterilmektedir. Düzenli egzersizin tüm bu sayılan fizyolojik katkılarına ek olarak; psikolojik açıdan da önemli katkılarının olduğu, özellikle günümüzün hasatlığı olan stresle başa çıkabilmek, uyku düzenin geliştirilmesi ve bireyin kendini psikolojik (ruhsal) açıdan daha iyi hissetmesine de yardımcı olduğu da vurgulanmaktadır.
Kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) hastalıkları, kalp veya kan damarlarında oluşabilecek ve sağlıklı bir yaşam için risk oluşturabilecek çeşitli hastalıkları tanımlayan bir kavramdır. Kardiyovasküler sistem, tüm dokulara oksijen götürmek için kanı kalbe ve oradan da tüm vücuda taşıma görevini üstlenmiş olan ve sağlıklı bir yaşam için son derece önem taşıyan bir organlar sistemidir. Kardiyovasküler hastalığı olan bireylerde, birçok metabolik fonksiyonda sorun görülebileceği için, kalp ve damar sistemi hastalıkları, genel yaşam sağlığı açısından oldukça riskli problemler olarak tanımlanmaktadır. Pek çok hastalıkta olduğu gibi, kardiyovasküler hastalığın da çok çeşitli nedenleri vardır ve bu nedenler kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Kardiyovasküler hastalığa en sık neden olabilen faktörleri arasında, doğal, dengeli beslenme alışkanlığının olmaması, obezite (aşırı şişmanlık), sigara kullanımı, stres ve hareketsiz yaşam tarzı en sık görülen nedenler olarak belirtilmektedir. Bu yüzden sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi oldukça önemlidir ve kardiyovasküler hastalık gelişimi riskinin etkin biçimde düşürülmesine yardımcı olmak için; sağlıklı, dengeli beslenme, kilo kontrolü, düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz yapma ve günlük yaşam içinde etkin bir stres yönetimi önerilmektedir. Tüm bu değişikliklerin hayata geçirilmesi günümüz şartlarında zor olsa da bu yaşam tarzı değişimleri, kardiyovasküler sistem için olduğu kadar, fizyolojik ve psikolojik sağlık için de katkı sağlayabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Sonuç olarak, kalp hastalıkların önlem ve tedavisinde, sağlıksız beslenme gibi davranışsal risk faktörlerini en aza indirebilecek değişimleri sağlamakla birlikte yürüyüş, yüzme, bisiklet, hafif tempolu koşu vb. egzersizlerden oluşacak düzenli fiziksel aktivite alışkanlığını hayata kazandırmanın, kardiyovasküler hastalığın önlem ve tedavisinde son derece etkin yöntemler olacağı unutulmamalıdır.