Spor, çok amaçlı amaçlarla (sağlık, yarışma, eğlence vb.) yapılabileceği gibi birçok değişkende (bireysel, takım) ve çok çeşitli dağılımlarda gerçekleştirilen sosyo-kültürel bir eylem olarak tanımlanmaktadır. Sporda performans, spor dallarında bireysel yeteneğin, gerçekleştirilen spor eyleminin niteliği ve kapasitesiyle birlikte ortaya çıkması olup sağlıklı beslenme, yaşam koşulları ve değişime dayalı antrenman programlarıyla standart olarak geliştirilebilecek ve sporda başarıyı sağlayacak en önemli faktör olarak kabul edilmektedir. Günümüz spor dünyasında, genetik bilimi, üst düzey sporcuların erken teşhisi ve hangi spor dalına yönlendirildiklerine dair uygun sonuçların genetik olarak belirlenmesinde yaygın bir araç olarak kullanılmaya başlanmış olduğu gözlemlenmektedir. İnsan genom projesinin netleşmesiyle, sporcu performansının aktarımının genler ve bunların metabolizma, spor performansı ve genetik ilişkiler üzerindeki etkileri üzerine çeşitli desteklerle iyileştirilebileceği öngörülmektedir.
Sporun sağlık, rekabet ve eğlence gibi çok sayıda faktör tarafından yönlendirilebilen aktiviteler bütünüdür ve bu aktiviteler bireysel olarak veya bir takımın parçası olarak yapılabilir ve yoğunluk seviyesi önemli ölçüde değişiklik gösterir. Sporlardaki performans, bireysel yetenek ve gerçekleştirilen spor eyleminin kalitesi ve kapasitesinin birlikte sergilenmesiyle şekillenmektedir. Beslenme, yaşam koşulları ve bilimsel yöntemlere dayalı eğitim programları gibi ek faktörler de spor performansında rol oynamakta ve bu unsurlar sporda başarıya katkıda bulunmaktadır. Günümüzün spor ortamında, erken yaşta üst düzey sporcuları belirleme ve onlar için en uygun sporları belirleme aracı olarak genetiğin kullanımında belirgin bir artış olmuştur. İnsan Genomu Projesi, bir bireyin belirli sporlara yatkınlığının araştırılmasını sağlamıştır. Spor performansıyla ilişkili genleri ve metabolizma üzerindeki etkilerini incelerken, spor performansı ve genetik arasındaki ilişkiyle ilgili çeşitli hipotezler formüle edilmiştir.
Ayrıca, çevresel faktörlerle birleşen genetik yatkınlık, bir sporcunun potansiyelini şekillendirmede önemli bir rol oynayabileceği öngörülmektedir. Genetik, doğal yetenek için bir temel sağlayabilirken, antrenman yoğunluğu, sporcunun teknik beceri kalitesi, psikolojik dayanıklılık gibi faktörler bu potansiyelin gerçekleştirilmesini önemli ölçüde etkilemektedir. Genetik araştırmalardaki gelişmeler, bir sporcunun genetik profiline göre uyarlanmış, performansı en üst düzeye çıkarmayı amaçlamakla kalmaz ama aynı zamanda, yaralanma riskini en aza indirmeyi amaçlayan kişiselleştirilmiş eğitim programlarının önünü de açmaktadır. Ancak, genetik biliminin spora entegre edilmesiyle birlikte, sportif rekabette eşitlik anlayışı konusunda, spor camiasında tartışmalara yol açmıştır. Bu endişelerin giderilmesi için sporda genetik uygulamalarında net düzenlemelere ve etik yönergelere olan ihtiyacı vurgulanmalıdır.
Son yıllarda, özellikle atletik performansın genetik temelini aydınlatma potansiyeli nedeniyle spor genetiğinin incelenmesinde belirgin bir artış olmuştur ve anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) geni bu alanda özel bir ilgi görmüştür. Spor performansında genetiğin rolü ve daha spesifik olarak ACE geninin etkisi, atletik yeteneğin gelişimine ilişkin değerli öngörüler sağlamıştır. Bu kitap, ACE geninin fizyolojik önemine odaklanarak spordaki genetik yaklaşımları keşfetmeyi amaçlamaktadır. ACE geni, atletik performansla ilişkisi nedeniyle özel bir ilgi görmüştür ve ACE genindeki varyasyonlar, sporcular arasındaki dayanıklılık ve güç yeteneklerindeki farklılıklarla ilişkilendirilmiştir. Bu, genetik yatkınlıkların bir bireyin fiziksel yeteneklerini etkileme potansiyelini vurgulayabileceğini düşündürmektedir. Gelecekte, spor performansını daha da artırmak için genetik yaklaşımları kullanma konusunda umut verici fırsatlar olabilir ve ACE gibi genlerin atletik performans üzerindeki etkisini netleştirerek, araştırmacılar eğitim rejimlerini optimize etmek veya genetik profillerine göre belirli spor disiplinlerine en uygun kişileri belirlemek için özelleştirilmiş müdahaleler tasarlayabileceklerdir.
Sonuç olarak, genetik yaklaşımlar atletik performansı anlamak ve geliştirmek için değerli öngörüler sağlarken, ACE gibi genlerin keşfi genetik ve atletik yetenek arasındaki karmaşık etkileşime dair öngörüler sunmaktadır. İnsan genetiği alanındaki araştırmalar ilerledikçe, genetik öngörülerle bilgilendirilen kişiselleştirilmiş müdahaleler yoluyla atletik başarıyı artırmaya yönelik gelecekteki araştırma çabalarının önemli potansiyeli hakkında gelişmeler artmaya devam edecektir.