Sayfa Yükleniyor...
Dopingin tarihi nerede ise insanlık tarihi kadar eskidir. Yapılan bilimsel araştırmalar sonuncunda, M.Ö. 6. Yüzyılda kuvvetin artırılması için hazırlanan bitkisel karışımların, yabani mantarlar ve benzeri bitki ve ot çeşitlerine kadar çok sayıda uyarıcının doping olarak kullanıldığı bilinmektedir. Spor alanlarındaki doping uygulaması, literatüre ilk defa 1889 yılında atlardaki performansı arttırmak için kullanılan ilaç olarak girmiştir.
Günümüzde sporcular performanslarını yükseltmek için vücutlarına uygun olmayan yöntemlerle aldıkları her türlü maddeye doping adı verilmektedir. İnsanoğlunun mutlaka kazanan ekipte yer alma ve hep kazanan olma içgüdüsü maalesef spor dünyasında da kendini göstermektedir. Kazanma hırsları ölçüsüz ve abartılı olarak yükselen, ne pahasına olursa olsun, kazanan olmak isteyen sporcular, doping maddesi olarak sınıflandırılan performans geliştirici ilaçları kullanmaya başlamışlardır.
Doping kısa vadede sporcuyu hedeflediği üst düzey başarıya ulaşma imkanı sunsa da kısa ve uzun vadede sağlığa çeşitli zararlar vermekte ve hatta öldürücü etkileri de bulunmaktadır. Bu konuda en ürkütücü olan nokta ise, doping olarak kullanılan maddelerin yakın ve uzak dönemlerdeki olası zararlarının bazıları henüz daha tespit edilememiş olmasıdır. Spor dünyasında kullanımı son yıllarda artan en yaygın doping türleri arasında EPO (Erythropoietin), kan dopingi, büyüme hormonları, anabolik stereoidler, dopingi gizlemeyi sağlayan diüretikler, narkotik analjezikler gen dopingi ve benzerleri yöntemler bulunmaktadır.
Sporda amatör ruhun yerini profesyonelleşmeye terk etmesi, yarışmaların sıklaşması, sporcuların profesyonelleşmesi, sık ve ağır antrenman programları, sportif anlamda elde edilen başarıların maddi olarak ödüllendirilme uygulamaları ve bireysel ya da ulusal prestijlerin ön plana taşınması nedeniyle doping kullanımında, son yıllarda maalesef önemli bir artış gözlemlenmektedir.
Sağlık adına görülen ciddi sakıncalarının yanı sıra, doping kullanımı ahlak ve etik açısından spor dünyasında da şiddetli tartışmalara neden olmaktadır. Doping kullanımının sporda eşitlik ve dürüst rekabet ilkesine ters düştüğü göz önünde bulundurulduğunda, doping kullanımının caydırılması ve engellenmesi için çeşitli önlemler planlanmaktadır. Dünya genelinde bu yönde bilinçlendirme çalışmalarıyla birlikte, ulusal ve uluslararası yarışmalarda doping kontrolleri sıklaştırılmaya özen gösterilmektedir.
Sporda “Fair play” olgusunun egemen olması gerekliliğinden yola çıkıldığında, her türlü sportif faaliyetin dürüst oyun ve sportif davranış kuralları içinde var olması gereklidir. Fair play ancak, oyun içindeki tüm kuralların centilmenlik, dürüstlük ve saygı ile uygulanmasıyla, tam anlamıyla gerçekleştirebilir. Bu nedenlerden dolayı, hem sporcu sağlığının korunması hem de sporun belli başlı hedefleri olan, sevgi, dostluk, kardeşlik kavramların geliştirilmesi adına tüm dünyada dopingle mücadeleye önem verilmesi kaçınılmazdır.