Sayfa Yükleniyor...
Gerek evliliğin yıldönümü gerekse doğum yıldönümü münasebetiyle tertiplenen merasim ve toplantıların kendisi günah olmaz. Günah, bu toplantılardaki tutumlardan meydana gelir.
İnsanlar bir araya gelince helal olan şeyleri yiyor, helal olan şekliyle sohbet ediyor, hayattan bir yaprağın daha koptuğunu, ömürden bir yılın daha gittiğini düşünüyor, faydalı sohbetler yapıyor. Günah olmayan şekilde eğleniyorlarsa elbette böyle evlilik yıldönümü veya doğum günü kutlamalarında haram olmaz. Hiçbir sakınca söz konusu hale gelmez.
Şayet bu vesile ile haramlar işleniyor, günahlara maruz kalınıyor, çok israflı eğlence ve yeme içmelerle kötü örnek olunuyorsa; o zaman bu kutlama haram olur.
Abdestsiz kıyılan dini nikah geçerli olur mu?
Peygamberlerin dışındaki insanların gördükleri rüyalar, kesin bir hüküm ifade etmediği gibi bağlayıcılığı da yoktur.
Buluğa ermiş Müslüman bir hanımın namaz kılarken saçlarını ve diğer avret mahallini örtmesi gerektiği Hz. Aişe validemizden rivayet edilen hadis ile sabittir. Sevgili peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Allah erginlik çağına ulaşmış kadının başörtüsüz kıldığı namazını kabul etmez."
Tıbbi bir gereksinim halinde, doğum esnasında beklenmeyen komplikasyonlarda veya doğum öncesi yapılan incelemelerde ihtiyaç belirlendiğinde sezaryenle doğum yaptırmada hiç bir sakınca yoktur.
Eşyada aslolan ibâhadır. Yani bir şeyin haram olduğuna dair bir delil (ayet ya da hadis) bulunmadıkça onun helal olduğuna hükmedilir. Kur'an-ı Kerim'de yenilmesi haram kılınan şeyler: Leş, akıtılmış kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanların etleridir. ( Bakara, 2/173; Maide, 5/3; En'am, 6/145 ve Nahl, 16/115)
Namazda düşünceye dalmak namaza zarar vermez. Ancak namazın manevi ortamından kopup düşünceye dalamak namazın ruhuna aykırıdır. Bu dalma da bazı durumlarda sehiv secdesi gerektirmektedir.
Kız olsun erkek olsun, çocukların nafakalarını temin babanın görevidir. Annenin bu konuda bir sorumluluğu yoktur. Babanın yokluğunda çocukları geçindirme görevi babanın babasına, o da yoksa diğer akrabaya düşer.
Allah, insanı çevreleyen varlıkları hayranlıkla seyredilmeye değer bir ahenk ve güzellik içinde yaratmış, insanı da estetik duygusuyla donatarak onu güzel görünmeye, güzele ve güzelliğe meftun kılmıştır.
Baba, çocuklarına rüşte erinceye kadar bakmakla mükelleftirler. Çocukları reşit, akil-baliğ olduktan sonra anne ve babanın onlara bakma zorunluluğu yoktur. Ama anne ve baba ihsanından, çocuklarına rüştten sonrada bakmakta ve yardımcı olmaktadır. Hatta iş ve yuva sahibi yapmaktadır.
Bedenle yapılan ibadetlerde aslolan kişinin tek başına bu ibadeti yapmasıdır. Bu anlamda kişinin tek başına abdest alması mümkün ise başkasından yardım alarak abdest alması mekruhtur. Çünkü bunda ibadete aykırı olan bir nevi kibirlenme vardır.
İslamda mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir. İslama göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allah'u Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır:
Kuran-ı Kerim, Allahın kelamı olduğu için onu okuduğumuzda ya da dokunduğumuzda bir takım hususlara dikkat etmemiz gerekir. Bu hususlardan birisi de Kuran okurken abdestli olmak bunlardan birisidir. Nitekim bu hususta Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır: O Kurana temizlenenlerden başkası el süremez
Mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölünün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Ancak, kabir ve türbe ziyaretlerinde İslâm'ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen itikâdî bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir.
Dinimize göre Müslüman, kazancını dinin meşru saydığı yollarla elde etmekle yükümlüdür. Allah Müslümanın malını nerelerde harcadığını soracağı gibi, nerelerden kazandığını da soracaktır.
Kur'an-ı Kerim'de faizin yasağına değişik üslup ve anlatım tarzlarıyla birden çok yerde temas edilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de faizin kötü ve haram bir işlem olduğu şu ayetlerle ortaya konmuştur. "İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz, fakat rızasını isteyerek verdiğiniz zekata gelince, işte onu verenler (sevaplarını ve mallarını kat kat artıranlardır." , "Ey iman edenler kat kat faiz yemeyin. Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.", "Faiz yiyen kimseler tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar. Onların bu hali alışverişte faiz gibidir demelerindendir. Oysa Allah ticareti helal faizi haram kılmıştır..."
Kader, dinî bir terim olarak, Allah'ın ebede kadar olacak şeyleri, bunların zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, nasıl ve ne zamanda olacaklarsa onların tamamını ezelde bilip bu bilgi doğrultusunda takdir etmesine denir. Bu durumda kader Allah'ın ilim sıfatını ilgilendirmektedir. O halde kader, Allah'ın ilmi doğrultusunda, kâinatı ve ondaki her şeyi belli bir düzen ve ölçüye göre idare eden ilâhî bir kanundur.
Gerek ele, gerekse yüze olsun dövme yaptırmak, birtakım çizgilerle süslenmek caiz değildir. Rasûlullah Efendimiz, bedenin herhangi bir yerine böyle süslemelerle dövme yapmayı menetmiştir.
Yalan İslam dinin yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Yalanın şakası da ciddisi de yasak ve haramdır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: Şaka da olsa cidden de olsa söylenen yalan yalandır
İslâm'da, Peygamber Efendimizin sünnetinde ve İslâm âlimlerinin tatbikatında ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi gibi bir âdet ve ibadet şekli yoktur.
Dinimiz, kul haklarına çok önem vermiş ve inananların bu haklara karşı duyarlı ve saygılı olmalarını emretmiştir. Ayrıca kul hakkı ihlalinde, hakkı ihlal edilen affetmedikçe, kimse tarafından affedilemeyeceği de belirtilmiştir. Veda hutbesinde Hz. Peygamber; Ey insanlar, sizin kanlarınız, mallarınız, (ırzlarınız) kişilikleriniz rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır). (Buhârî, Hac, 132) buyurmuştur.
Ev veya araba almak kan akıtmayı gerektirmez. Yani yeni bir ev ya da araba alındığında kurban kesmek gerekmez. Ancak bu konuda adak yapılmışsa adağın yerine getirilmesi gerekir. Örneğin ev alırsam ya da arabam olursa kan akıtacağım derse ve bunları alırsa, aldığında bu kanı akıtması gerekir. Yani bu kanı akıtması gerekir.
Başkasının emeğini gasp anlamına gelecek her iş, tutum ve davranış, kul hakkı sorumluğunu gerektirir. Kul hakkı ki Allahın affetmediği iki büyük günahtan birisidir. Bu hak ise, söz konusu hak sahibine iade edilmedikçe veya helallik alınmadıkça ortadan kalkmaz.
İslami hükümlere göre nikah, evlenme ehliyetine sahip ve evlenmelerinde dini açıdan bir engel bulunmayan kadın ile erkeğin (veya vekillerin) şahitlerin huzurunda, birbirleriyle evlenmeleri konusunda karşılıklı rızalarını ifade etmelerinden (icap ve kabulden) ibaret bir akittir.