Akıl, bilim ve Müslümanlar…


  • Oluşturulma Tarihi : 30.11.2025 13:11
  • Güncelleme Tarihi : 30.11.2025 13:11

İnsanoğlu bilgi ve tecrübe ile edindiği birikim sayesinde daha önceki Asırların kültür ve medeniyetlerinin gelişmesine vesile olmuş. Kuşaktan kuşağa bu etkileşim ve birikim toplumlar arasında devam etmiş. Bu sayede insanoğlu birçok buluş ve icada imza atmıştır.

            Buluş ve icatlar öyle bir hız aldı ki insan’ın başını döndürecek seviyeye gelmiş durumda onun için asrımız bilimin ilerlemesine binaen teknoloji çağı adı ile anılmaktadır.

            Teknoloji şüphesiz akıl ve bilim ile elde edilir.

            Aklın ve bilimin öneminden dolayı İslam’ın ilk emri oku olmuştur. Sevgili Peygamberimiz de Hadis-i Şeriflerin’de:  “İlim talep etmek / öğrenmek her Müslümana farzdır.” (İbn Mace, “Mukaddime”, 17.) buyurarak ilmi talep etmenin her Müslümana farz olduğunu haber vermektedir.

            Kuranı Kerim’de akıl birçok ayette zikredilmiş, Kur’an muhataplarına düşünmez misiniz? Düşünmezler mi?

Akıl etmezler mi? gibi ifadelerle aklın önemine işaret etmektedir.

            Akıl edenler, düşünenler Kur’an tarafından övülmüştür. Kur’an’ın ilk emri olan oku hitabını iyi anlayan Müslümanlar ilimde, kültürde, medeniyette asırlarca ilerlemeler kaydetmiş diğer dinlerin mensuplarına bu alanda ilham kaynağı olmuşlardır.

            Müslümanlar bir yandan bilimde ilerleme gösterirken diğer yandan da adalet, ahlak, helal-haram... gibi İslam’ın güzelliklerini iyice benimseyip günlük yaşantılarında hem kendi aralarında hem de diğer inanç  ve kültür mensuplarına karşı uygulamış ve örnek olmuşlardır.

            Evrensel kültür ve medeniyete birçok katkıları olan İslam ümmeti son iki yüz yılda bütün bu güzel meziyetlerini kaybetmiş; ilhamını Kur’an ve Sünnetten alan; icat edip keşfeden akıl durmuş, çalışkan, üretken insanlar gitmiş. Maalesef yerine tembel bir toplum gelmiş.

            Bunun yanında İslam’ın ve Müslümanların evrensel kültür ve medeniyete sunduğu okuma, düşünme, üretme insan ilişkileri, ahlak, adalet gibi meziyetle her geçen gün biraz daha zayıflamaktadır. İslam medeniyetindeki bu güzellikleri kendine referans alan batı bu vesile ile kalkınırken, İslam toplumu olarak bizi biz yapan medeniyetimizden ve değerlerimizden koptuğumuz için onların gerisine düştük. Bu da coğrafyamızın işgaline ve sömürülmesine sebep oldu.   

            21. Asırda akıl, düşünme, teknoloji gibi gerçekler insan’a birçok şeyin doğrusunu eğrisini kanıtlamaktadır. Batı’da olsun, uzak doğuda olsun birçok inanç bu gerçekler karşısında tutunamayıp eleştirilere maruz kalmakta ve mensuplarını gittikçe kaybetmektedir.

            Oysa İslam bu kıtalarda gittikçe yayılmakla mensuplarını arttırmaktadır. Batı İslam’ın bu yayılma tehlikesine karşı tedirgin ve endişelidir. Batı’nın hatta dünya’nın korktuğu şu an suni olarak gündemde olan İslam terörizmi değildir. Korktuğu gerçek İslam’dır yani yanlışlardan arınmış saf İslam’dır. Zira İslam’ın bu kıtalara girmesi oralardaki dinlerin sonu demektir.

            Çünkü İslam akılla, mantıkla, bilimle çelişmeyen bir dindir. Nitekim Kur’an bizi bu ayetle de doğrulamaktadır. Kur’an’ı inceleyip düşünmüyorlar mı? Eğer Allah’tan başka birinden gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık ve çelişki bulurlardı!.” (Nisa,4/82.)

            Evet, bu asrın muzdarip Müslümanları kaybettiğimiz güzel özellikleri geri alma zamanı gelmedi mi?

 

Akıl, bilim ve Müslümanlar…
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık