2

Alemi aydınlatan nurun Mevlit Kandili


  • Oluşturulma Tarihi : 02.01.2015 06:49
  • Güncelleme Tarihi :
Alemi aydınlatan nurun Mevlit Kandili

Dünyanın şahit olduğu en büyük ve en güzel hadiselerden birisi, Hz. Peygamberin yeryüzünü şereflendirmesidir.

Zira Sevgili Peygamberimiz, dünyaya gelmeden önce insanlık, değer ölçülerini yitirmiş, küfür ve şirk gönülleri karartmış, sosyal dengeler bozulmuş, ahlâkî değerler yozlaştırılmış, akrabalık bağları koparılmış, komşuluk hak ve hukuku unutulmuş, kadınlara ve kız çocuklarına insani muamele yapılmaz olmuştu. Güçlü zayıfı eziyor, emeğin hakkı verilmiyordu.

Kısaca, dünyada insanlığın en çok muhtaç olduğu can, mal, namus güvenliği kalmamıştı. Milli Şairimiz Akif’in ifadesiyle cahiliye toplumunda: “Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta, dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi.”

Resulü Ekrem efendimiz, karanlık bir hal alan dünyayı teşrifi ile aydınlattı. Kutlu elçinin dünyaya gelişi ile insanlık için yepyeni bir gün doğmuş, karanlık devir kapanmış yerine aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidayet meşalesi olan Sevgili Peygamberimizin gönderilişi ile Allah’ın insanlara en büyük nimetlerinden birisi daha tecelli etmişti.

       Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “âlemlere rahmet olarak gönderilen”1 bu yüce Peygamber; sapıklık, putperestlik ve hurafelerle kararan gönülleri, Kur’an’ın nuruyla aydınlatıyor; insanlığı yalnızca, Allah’a iman ve ibadet etmeye, hakka ve halka karşı, sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyordu.

       Bununla birlikte akrabalık bağlarını korumayı, komşularla iyi geçinmeyi, kan dökmemeyi, zina yapmamayı, yalan söylememeyi, yetim malı yememeyi, iftira atmamayı, emanete ihanet etmemeyi öğütlüyordu. Peygamberimizin risaleti ile tevhid inancı tekrar canlanmış, cehalet ve zulüm sona ermiş, Allah ve kul hakkı tekrar hatırlanmış oldu.

       Efendimiz, 23 yıllık Peygamberlik hayatı boyunca; şirkin yerine tevhidi, zulmün yerine adaleti, düşmanlık ve ayrılığın yerine kardeşlik ve dayanışmayı getiriyor; doğruluk, güvenilirlik, adalet, hoşgörü, nezaket ve cömertlik gibi üstün ahlâki davranışlarıyla insanlara bizzat örnek oluyordu.

  Buna karşılık; kan davası, gasp, soygun, şiddet, intikam, kin, nefret, içki, kumar, faiz, yalan, gıybet gibi toplumun huzurunu bozan davranışlardan uzak kalmamız hususunda bizi uyarıyordu.

Hz. Peygamberi anmaktan maksat; güzel ahlâkını, eminliğini ve adaletini hatırlamak bunları hayatımızda uygulamaya gayret etmektir. Çünkü Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yolu, “güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen”2 peygamberine uymak ve onun ahlakıyla ahlaklanmaktan geçmektedir.

  Bu bakımdan Hz. Peygamber’i anmak, O’nun getirdiği ilahi mesajı anlayıp örnek edinmek ve hayatımıza ışık tutan bir meşale yapabilmek çabası akla gelmelidir. Diğer bir ifade ile doğumunu vesile edinerek Hz. Peygamber’in, insanlığın huzur ve mutluluğu için yaptığı çağrıyı güncelleştirerek hayatımıza yansıtmalı, O’nun ahlakını ve yaşayışını davranışlarımızın temeli ve rehberi haline getirmeliyiz. Zira efendimiz hayatın her alanında bize örnek olan ve örnek alınması gereken bir rehberdir. Nitekim yüce Mevla Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: “Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulü’nde güzel bir örnek vardır3

      Bu vesile ile Mevlid Kandilinin bütün insanlığa sevgi, rahmet, huzur ve barış getirmesini, yüce Mevla’dan diliyorum.

________

1- Enbiya, 21/107.

2- Malik, el-Muvatta 2/904.

3- Ahzab, 33/21.

Soru ve Cevaplar:

Hz. Peygamberin hayatını konu edinen Nat-ı Şerif ilk ne zaman yazılmış?

        Mevlid, Hazret-i Peygamber ve sahibiler döneminde yoktu. Mevlid okuma alışkanlığı Fatımiler döneminde Peygamberden 600 sene sonra Müslümanlar arasında yayılmaya başlamış, günümüze kadar da İslam dünyasında yaygınlık kazanarak gelmiştir.

     Peygamberimizin doğumunu anlatan mevlit, önceleri Hz. Peygamberin doğum yıldönümünü kutlamak maksadıyla okunurdu. Daha sonra kadir, miraç, regaip gecelerinde veya sünnet ve evlenme... gibi olaylar vesilesiyle yapılmaya başlanmış ve toplumumuzda önemli bir manevi kültür oluşturulmuş oldu.

         Mevlid peygamber döneminde yoktu, dolayısıyla mevlid okuma bid'attır demek yanlış bir fikirdir. Çünkü bid'at Hazret-i Peygamber döneminde olmayan din mahiyetli bir hususun sonradan dine sokulması olarak tarif edilmekte. Oysa mevlidi bid'at saymak için bunu farz veya vacip görmedikçe, mevlidi hoş ve güzel bir gelenek olarak kabul ettiğimiz sürece bid'at kabul etmek tamamen yanlıştır.

         Aynı şekilde,'mevlid okunacağına onun yerine Kur'an okunsa daha iyidir' demek de yersizdir. Çünkü Kur'an-ı Kerim okumak her zaman faziletlidir ve sevabı vardır. Aynı zamanda hiç bir kitap onun yerini tutmaz.

          Ama olay sadece sevap meselesi değildir. Mevlid müslümanlar için toplumsal coşkunun, peygamber sevgisinin ve ona bağlılığının üst düzeyde edebi ve estetik olarak hissedilmesi, yaşanması ve dışa vurulması demektir. Kur'an okumakla mevlid okumayı biribiriyle mukayese etmek veya birini diğerine alternatif göstermek yerine ikisini ayrı ayrı ve her birini kendi yeri ve amacı doğrultusunda değerlendirmek ve yaşatmak daha doğru olur

Hz. Peygamberin Livâ-i Hamd sancağı nedir?

     Hz. Peygamberin bayrağı ve sancağı anlamına gelen bir kavramdır. Hadislerdeki açıklamalara bakılırsa Allah'a manevi anlamda yakın olma mertebesini elde eden insanlar için, Livâü'l-hamd, şefaati kübra makamıdır.

      Zira Hz. Peygamber'e inanan ve onun sünnetini eksiksiz yerine getirenler, kıyamet gününde bu bayrağın altında toplanacaklardır. Çünkü Allah kıyamet gününde Hz. Peygamberi şefaat edecek bir makama ulaştıracaktır.

Şefaat ya Rasulallah cümlesinin anlamı nedir?

      Bu cümlenin anlamı bana da şefaat et ey Allah’ın Resulu demektir.Hz. Peygamber’in, Allah indinde ahiret gününde şefaatçi kılınacağı kesindir. Aynı şekilde Müslümanların günahlarından bir kısmının da onun hatırına ve onun talebi üzerine Allah tarafından bağışlanacaktır. Tabi Allah kime şefaat etmesine izin verirse Hz. Peygamber ona şefaat edecektir. Buna göre bir müminin bunu arzulaması ve bunun

için “Ah! Keşke bana da şefaat etsen ya Rasulallah!” anlamında “şefaat ya Rasulallah!” diye seslenmesi ve bu temennisini sesli olarak dile getirmesi caizdir.

     Nitekim biz gündelik namazlarımızda Tahiyyatı okurken, “Selam sana ey Nebi!” diyoruz. Bununla temennimizi, arzumuzu ve tahassürümüzü dile getiriyoruz. Bu anlamda “şefaat ya Rasulallah” demekte de bir sakınca yoktur. Bilakis güzel bir söz ve temennidir

Hz. Peygamberi rüyada görmek mümkün mü?

           Elbette Sevgili Peygamberimizi rüyada görmek mümkündür. Hz. Peygamberi rüyada görmek kişinin iman üzerinde öleceğine işaret eder. Zira şeytanın rüya’da peygamberimizin şeklinde kimseye görünemeyeceği efendimizin hadislerinde sabittir.

           Nitekim sevgili peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır. "Beni rüyada gören, gerçekten beni görmüştür, çünkü şeytan benim suretime(şeklime) giremez."

           Peygamberi efendimizi rüyada görebilmek için onu  bol bol düşünmek, yatarken de abdestli uyumak tavsiye edilmiştir.

Günün Ayeti

Biz seni ancak alemlere rahmet vesilesi olarak gönderdik.

Günün Hadisi

Ben ahlak güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.

Günün Duası

Allah’ım: bizi, ailemizi ve ümmeti İslam’ı Hz. Peygamberin şefaatine nail eyle.

Günün Sözü

Hz. Muhammed’i sevmeyenler onu yeterince tanımayanlardır.

Gibson:

Bunları Biliyor muyuz?

Kandil Nedir?

       Müslüman örf ve törelerine göre, dince kutsal sayılan olayların yıldönümlerine rastlayan günlere verilen ad. Böylece kutsal günlerin gecelerinde eskiden kentlerde cami, mescit ve benzeri yerler genellikle kandillerle donatıldığından, bu kutsal günlere bu ad verilmiştir.

Günün Nüktesi

Ben içinizden bir insanım…

       Ebu Hüreyre ile birlikte, çarşıya alışverişe çıkmışlardır. Alış verişi bitirdikten sonra satıcıya tartması için para yerine kullanılan gümüş parçalarını uzatır ve:

“Dikkatli ol, ağırca tart.” der. Şaşırarak hiç bir müşterisinden böyle bir teklif duymadığını söyleyen satıcıya Ebu Hüreyre karşısındakinin peygamber olduğunu bildirir… Satıcı derhal Hz. Muhammed ‘in ellerine kapanarak öpmek ister… O izin vermez.

“Bunu İranlılar krallarına karşı yaparlar. Ben kral değilim, içinizden bir insanım…”

Eve dönüş sırasında Ebu Hüreyre yükünü taşımaya yardımcı olmak ister. Ona da izin vermez.

      Ebu Hüreyreye “Kişi, eşyasını, taşıyabiliyorsa, sadece kendi taşımalıdır.”der.

Alemi aydınlatan nurun Mevlit Kandili
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık