Sayfa Yükleniyor...
İslam’da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir. İslam’a göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allah’u Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: “Müminler! Kendilerinden hoşlanmadığınız halde kadınlara mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Onlara verdiğinizden geri almak için baskı da yapmayın; ispatlanabilir bir fuhuş yapmış olurlarsa o başka. Onlarla marufa uygun geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız bakarsınız ki, siz bir şeyden hoşlanmıyorsunuz ama Allah onda bir çok hayırlar yaratacak olabilir.” (Nisa 4/19) Dolayısıyla erkeğin malı erkeğin, Kadının malı kadınındır. Mal kadının olunca kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Kadın dileği şekilde dilediği yere harcar ne kocanın ne de bir başkasının karışma hakkı yoktur. Ama hüküm bu olmakla beraber karı koca olduklarından ve ortak bir hayatı paylaştıklarından dolayı birbirilerinin fikrini ve rızasını alarak harcama yapmaları daha doğrudur.
Bir malın fiyatına vade farkı koymak faiz olur mu?
Bir malı peşin fiyatına satmak nasıl caiz ve makul ise veresiye fiyatına zamlı satmak da öyle câiz ve makuldür. Zira veresiye satışta malın karşılığı olan bedel bir kaç ay geciktirilmektedir. Diğer bir ifade ile uzatılmaktadır. Dolayısıyla vade uzayınca malı satanın bir zararı söz konusu olmaktadır. Bu zararını telafi etmek için malın fiyatını bir miktar yükseltmesinde dinen bir sakınca yoktur. Ama bunu yaparken iki tarafta peşin fiyata mı yoksa vadeli fiyata mı anlaştıklarını alış veriş esnasında söylemeleri ve bunun üzerinde anlaşmaları gerekir. Şayet böyle olmazsa o zaman bu alış- veriş geçersiz olur.
Kaza namazlarında ezan ve kamet gerekir mi?
Ezan ve kamet vaktin değil, namazın sünneti olduğu için kaza namazı kılarken de ezan ve kamet getirmek sünnettir. Kamet getirilmeden kılınan namaz geçerli olmakla birlikte, terk etmek hoş görülmemiş. Birden fazla kaza namazı kılınacak ise, her bir namaz için ayrı ayrı ezan ve kamet getirilmesi daha faziletli olmakla birlikte, başta bir kere ezan okunup, her bir kaza namazı için ayrı bir kamet getirilmesi de yeterlidir.
Günün Ayeti
Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hesaba çekseydi, yeryüzünde kımıldayan tek canlı bırakmazdı. Fakat Allah onları, belli bir vakte kadar erteler. Müddetleri (ecelleri) geldiği zaman, onu ne bir saat erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
Nahl 16/61.
Günün Hadisi
“En hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve şerri dokunmayacağı hususunda emin olunandır; en şerliniz de kendisinden hayır ümit edilmeyen ve şerrinden de emin olunmaya kimsedir.”
Tirmizî, “Fiten”, 76.
Günün Sözü
İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
Hz. Mevlana
Günün Duası
Allah’ım ülkemizi ve milletimizi her türlü afet, yangın ve sellerden muhafaza eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Akabe Bey’atları nedir?
Hz. Peygamberin Medine’den gelip ilk Müslüman olanlarla 621-622 yıllarında Mekke’nin Akabe adı verilen mevkîinde yaptığı iki anlaşma ve ahitleşmesidir.
Günün Nüktesi
Buda Geçer…
Osmanlı Padişahlardan Sultan Mahmud, vezirine bana öyle bir şey yapacaksın ki her neşelendiğimde onu görüp hüzünleneceğim, her üzüldüğümde de onu görüp neşeleneceğim der.
Vezir, düşünür ve Padişahın yüzüğünü ister ertesi gün padişahın huzuruna çıkar. Yüzüğü uzatır ve şöyle der: “Padişahım yüzüğünüzde, “buda geçer” yazıyor.”
Siz her neşeli olduğunuzda yüzüğünüze bakıp o sevincinizin geçeceğini hatırlayıp üzüleceksiniz. Her üzüldüğünüzde de yüzüğünüze bakıp bu sıkıntınızın geçeceğini hatırlayıp neşeleneceksiniz.