İmkanlar dahilinde kişinin ihtiyacını görmek, yardımcı olmak, borç vermek dinen hoş ve güzel olan bir davranıştır. Ancak bu yardım veya borcu bir menfaat karşılığında yapmamak lazım. Hatta bir menfaat elde etmek karşılığında yapmak dinen caiz değildir. Fakat bir şart olmadan veya borç alırken bir fazlalık şartı koşulmadan ya da başka bir menfaat şart koşmadan ödemede verilen fazlalığın veya bir hediyenin bir sakıncası yoktur. Hatta Şafiî mezhebine göre böyle bir davranış sünnettir. Zira kişi bir iyilik yapmıştır siz de pazarlık ve şart olmadığı halde gönlünüzden gelmiş ve borç verene bir jest yapmış olduğunuzdan caizdir. Ancak borcu verirken başta böyle bir fazlalığı şart koşmak caiz değildir. Çünkü böyle bir fazlalık faiz olur. Faiz ise İslam’ın yasakladığı ve haram kabul ettiği büyük günahlardan biridir.
Yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Kişi okuduğu Kur’an’ın, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını başkasına bağışlayabilir.
Kendisine sevap bağışlanan kişinin, bundan fayda göreceği umulur. Her ne kadar bağışlanan sevapla, bir kimsenin bizzat yapması gereken ibadet borçları yerine gelmemiş olsa da bunlar sevaplarının çoğalmasına vesile olabilir. Nitekim ebeveyni vefat ettikten sonra onlara bir iyilik yapıp yapamayacağını soran kimseye Hz. Peygamber: “Evet, onlara rahmet dilemek, onlar için istiğfar etmek, vasiyetlerini yerine getirmek, dostlarına hürmet edip ikramda bulunmak, akrabaları ile ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmaktır” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 130.) buyurmuştur. Buna göre, sevabı ölen kimsenin ruhuna bağışlanmak üzere ibadet yapılabileceği gibi, çeşitli vesilelerle dua da edilebilir. Ayrıca kişi sevabı bağışlarken kendi sevabından bir şey kaybetmez. Her iki kişiye de aynı şekilde yazılır.
Vefat eden kimsenin cenaze namazını kılmak farz-ı kifâyedir. Yani birkaç kişinin kılması diğer Müslümanlar üzerinden sorumluluğu düşürür. Müslüman bir kimse vefat ettiğinde onun mazını kılmak gerekir. Bu namaz kılan için farzı kifaye, namazı kılınan ölü içinse bir duadır. Hanefi mezhebine göre, cenaze namazı bir defa kılınır. Cenaze namazını ikinci defa kılmak mekruhtur. Şafii mezhebine göre ise, vefat etmiş bir kimsenin cenaze namazına yetişmemiş ya da hazır bulunamamış bir kimsenin kılınmış olsa bile tekrar cenaze namazını kılmasında bir sakınca yoktur. Örneğin Ankara’da vefat eden birinin cenaze namazı Ankara’da kılınsa sonra cenaze memleketine getirilse kılınan namaza katılamamış olanlar namazı kılabilirler.
Günün Ayeti
Sana rabbinden indirilenin hak olduğunu görüp bilen kimse görmeyen gibi olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
Ra’d, 13/19.
Günün Hadisi
“Kim Allah için huşûundan dolayı tevazu gösterirse, Allah onu kıyamet gününde yüceltir. Her kim kibrinden dolayı böbürlenirse Allah da onu kıyamet gününde alçaltır.”
İbn Hanbel, III, 76.
Günün Duası
Ya rabbi bugün hakkımda hayırlı olmayan hiçbir işi bana nasip etme.
Günün Sözü
Allah sadece kalbi verir içini sen doldurursun.
Şems-ı Tebrizi
Bunları biliyor muyuz?
Kasem nedir?
Bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere Allah’ın ismini vererek söz vermek anlamına gelir.
Günün Nüktesi
Dön namazını tekrar kıl…
Resulullah efendimiz, bir gün mescitte ashabıyla birlikte otururken, ismi Hallad olan, namazı yeni öğrenmiş bir bedevi zat girdi. Rüku ve secdesini tam yapmadığı bir namaz kıldı.
Sonra huzura gelerek selam verdi. Resulullah Efendimiz selamını aldı ve.
- Dön namazını tekrar kıl, buyurdu.
O zat dönerek, önceki kıldığı gibi namazını tekrar kıldı. Resul-i Zişan,
- Dön tekrar kıl; çünkü sen, namaz kılmış olmadın! buyurdu.
Bu hal üç defa tekerrür edince Hallad:
- Ya Resulullah! Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki, ancak bu kadar biliyorum, doğrusunu bana öğretir misin? dedi. Bunun üzerine Efendimiz:
- Namaz kılmak isteyince güzelce abdest al, kıbleye dön, iftitah tekbirini al, kolayına geldiği kadar Kur’an oku, sonra rükua varıp sükûnet buluncaya kadar dur. Sonra başın büsbütün doğruluncaya kadar ayakta kal, sonra secdeye varıp mutmain oluncaya kadar dur, başını kaldırıp hareketsiz kalıncaya kadar otur. Bunları bütün namazlarda böylece yaparsan namazın tam olur, bundan neyi eksiltirsen namazı eksiltmiş olursun, buyurdu. (Buharî, “Ezan”, 95; Müslim, “Salât”, 45.)