Sayfa Yükleniyor...
Hayvanlara kötü davranmanın hükmü nedir?
Allah, diğer yeryüzü nimetleri gibi hayvanları da insanların hizmetine vermiş ve onlardan çeşitli şekillerde faydalanmayı helal kılmıştır.
İslam dini, her zaman hayvanlara karşı merhametli olmayı tavsiye etmektedir. Zira merhamet müminlerin temel özelliklerindendir. Nitekim Hz. Peygamber, bir hadislerinde günahkar bir kadının susuzluktan ölmek üzere bulunan bir köpeğe su verdiği için Allah tarafından bağışlandığını (Buhari, Şürb, 9), diğer bir hadisinde de kedisini açlıktan ölmeye mahkum eden bir kadının, bu davranışı, nedeniyle cehenneme atılmayı hak ettiğini (Buhari, Edeb, 18, 27) belirterek merhametin sadece insanlara yönelik olmadığını dile getirmiştir.
Hayvanlara iyi bakılıp beslenmesi, zevk için dövüştürülmemesi ve öldürülmemesi, nişan atılan hedefler yerine konulmaması, yolundaki emirleri de İslamın hayvanlara merhamet konusundaki kapsamlı bakışını yeterince ortaya koymaktadır.
Ancak insana zarar veren akrep, yılan, fare, saldırgan köpek ve benzeri hayvanların zararlarından korunmak için öldürülmesinde dinen bir sakınca yoktur
Kesilen tırnaklar ne yapılmalıdır?
Kesilen tırnakları oraya buraya rast gele ayakaltına atmayıp toprağa gömmeli veya onları başka usullerle de olsa imha etmelidir. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Tırnaklarınızı kesiniz, kesintilerinizi gömünüz, parmak boğumlarınızı iyice temizleyiniz.
Bu hadisten de anlaşıldığı gibi kesilen tırnakları gömmek dinen en uygun olan davranıştır. Kesilen tırnakların gömülme sebebi ise müslümanın vücudu, cesedi muhteremdir. Onun vücudundan düşen her şeyin bu hürmette bir payı vardır. Ayrıca, kesilen tırnak parçaları öteye-beriye saçılıp rastgele atılırsa, belki o tırnak parçaları yenilecek ve içilecek şeylerin içine düşer, insanın sağlığına zarar vermiş olur.
Ancak toprağa gömme imkanı yoksa tırnağı yakmakta ya da bir suya da bırakmakta sakınca yoktur.
Saçı hangi renge boyamak caizdir?
İnsanoğlunun doğması tabii olduğu gibi yaşlanıp, ihtiyarlaması, saçlarının ağarması ve de ölmesi de gayet tabiidir. Bunun önüne geçmek mümkün olmadığı gibi kaçmakta mümkün değil, kaldı ki saçların ağarması daima insana ölümü ve ahireti hatırlatır ve de hatırlatması gerekir.
Nitekim Hazret-i Ömer kendisine ölümü hatırlatacak bir kişiyi ücretle tutmuş saçlarında beyazlık çıkınca artık uyarılmasına gerek kalmadığını çünkü beyaz saçlarının daima kendisine ölümü hatırlatacağını söylemiştir.
Buna rağmen şartlar dahilinde insanlar bazı ruhsatlardan yararlanabilirler. Saç boyama da onlardan bir tanesidir.
İslam fıkıhçıları kadının saçını her türlü renge boyayabileceğini söylemişlerdir. Erkeğin ise siyah dışında her türlü renge boyayabileceğini söylemişlerdir.
Nitekim Hazret-i Peygamber saçları bembeyaz olmuş bir sahabeyi görünce, "Beyaz saçlarının bir renk ile değiştir. Fakat siyaha boyamaktan kaçın." Tabi buradaki istek bir emir değil tamamen bir ruhsattır. Dileyen kullanır dileyen kullanmaz.
Günün Ayeti
Allahın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram [hürmetli] olan aylardır.
Tevbe 36
Günün Hadisi
Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.
Günün Sözü
Bazı insanlar tanıdıkça büyür, bazıları da tanıdıkça küçülür.
Denis Diderot
Günün Duası
Allahım ülkemizi her daim afetlerden ve depremlerden koru.
Bunları biliyor muyuz?
Ahkam Nedir?
Kuran ve Sünnetin içerdiği dinî hükümlerdir.
Günün Nüktesi
Dua Aynı Dua Ama
Muhyiddîn-i Arabîden nakledilir:
Fakirin biri, bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali'ye gelir, ihtiyaçlarını arz eder:
- Çoluk-çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der.
Hz. Ali hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri hâline gelmiş...
-Al, der fakire. İhtiyacını karşıla!
Fakirin gözleri yerlerinden fırlayacak gibi olur:
- Allah aşkına söyle ne okudun da kum tanecikleri altın oluverdi? der. Hz. Ali anlatır:
- Kur'ân-ı Kerîm, Fâtiha sûresine gizlenmiştir. Bende Kur'an-ı Kerîm'i okudum, yani Fâtiha sûresini okudum bu kumlara...
Bunu öğrenen fakir durur mu? O da bir avuç kum alır ve başlar okumaya. Okur, okur, okur... Ama kumlarda bir değişiklik yoktur. Altın filan olmuyor, aynen duruyor. Tekrar gelir ve Hz. Aliye:
- Ben de okudum, ama birşey değişmiyor; kumlar altın olmuyor, der. Hz. Ali boynunu büker, mahcup bir edâ ile cevap verir:
- Ne yapayım, der. Duâ aynı duâ; ama, okuyan ağız aynı değildir! Duâ tamam; lâkin, okuyanın ihlâsı ve teveccühü tamam değildir!..