2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 30.01.2018 06:10
  • Güncelleme Tarihi :

Bayan’ın oje ile namaz kılması caiz mi?

Abdest ve gusülde genel ilke; yıkanması farz olan uzuvları hiçbir kuru yer kalmayacak şekilde yıkamaktır.

Dolayısıyla abdestte veya gusülde yıkanması farz olan uzuvlara, daha önceden oje, ruj ve benzeri, suyun bedene ulaşmasına engel olacak türden maddeler sürülmüşse, bunların gusül veya abdestten önce bulundukları yerlerden temizlenmeleri gerekir.

Gusül ve abdest aldıktan sonra makyaj yapmak veya oje sürmekle abdest bozulmaz. Bu şekilde yapılan bir makyajla namaz kılınabilir.

Karınca duasının İslam dininde yeri var mı?

Halk arasında Hz. Süleyman döneminde yaşanan bir kuraklık sırasında bir karıncanın yağmur yağması amacıyla yaptığı dua olarak inanılan ve bu sebeple “karınca duası” denen dua, güvenilir hadis kaynaklarında yer almamaktadır.

Ancak halk arasında yaygın olan bu duanın içeriği, esma-i hünsanın yani Allah’ın bazı isimlerinin sıralanması, Allah Teala’ya yönelik bazı hitaplar ve bereket talebinden ibarettir.  

İçerisinde Allah’ın isimleri ve güzel dualar bulunduğundan ve içeriğinde dine aykırı bir yön bulunmadığından söz konusu duayı okumakta sakınca yoktur. Olamadığı gibi okunması halinde inşallah bir bereket vesilesi olacağına da inanılır.

Kişi abdestsizken Kur’an-ı Kerime dokunmadan Kur’an okuyabilir mi?

Abdest başlı başına amaç olan bir ibadet değildir. Belli ibadetleri yerine getirmeyi mubah kılan, kulun bu ibadetlere manen ve ruhen hazırlanmasına ve bu ibadetlerden azami verim elde etmesine yardımcı olan vasıta bir ibadettir. Abdestsiz olan kimsenin Kabeyi tavaf etmesi, Kur’an’a dokunması, onu elle tutması caiz görülmez.

Abdestsiz kimsenin Kur’ana bakarak ya da ezberden Kur’an okuması caiz görülmüştür. Ancak mümin’in Kur’an okurken abdestli olması, hatta hayatının her safhasında abdestli olması hem Kur’an’ın bereketinden istifade etmesi, hem de maddeten ve ruhen kötülüklerden arınıp, yapmış olduğu güzel amellerden azami ölçüde verim elde etmesi açısından önemlidir.  

Aynı şekilde televizyonda ya da bilgisayarda Kur’an okuyan programları takip eden kimse, takip ettiği yerleri sessizce tekrarlıyorsa, Kur’an okumuş gibi olur bunun için de abdestli olması gerekmez. Çünkü Kur’an-ı Kerime dokunmamış olmaktadır.

Hesap günü amel defteri herkese aynı mı verilecek?

Ahiret gününde insanlar hesaplarının görülmesi için toplandıktan sonra, kendilerine dünyada iken yaptıkları işlerin yazılı bulunduğu amel defterleri dağıtılır. Kirâmen Kâtibîn adı verilen melekler tarafından yazılan bu defterler hakkında Kur'an'da şöyle buyurulur: “Kitap ortaya konmuştur. Suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. Vay halimize derler, bu nasıl kitapmış. Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez” (el-Kehf 18/49).

Amel defterleri cennetliklere sağdan, cehennemliklere soldan veya arkadan verilir. Defteri sağdan verilenlere “ashâb-ı yemîn”, soldan veya arkadan verilenlere “ashâb-ı şimâl” adı verilir. Defterin sağdan verilmesi bir müjde, soldan verilmesi ise azabın habercisidir. Yani kitabını sağdan alanlar cennete soldan alanlar ise cehenneme gideceklerdir.

Günün Ayeti

De ki: “Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz.

Günün Hadisi

“Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez”

Tirmizî, Birr 35

Günün Sözü

Evlatlarınızı kendi dönemlerinize göre değil onların dönemlerine göre yetiştirin.

Hz. Ali

Günün Duası

Allah’ım bugünün hürmetine ülkemize ve milletimize huzur ver.

Bunları biliyor muyuz?

Buluğ nedir?

Bir kimsenin çocukluk dönemini bitirip, ergenlik çağına ulaşması demektir. Bulûğ çağına ulaşan kimseye baliğ denir

Günün Nüktesi

İyilik İçin Söylenen Yalan…

Vaktiyle bir padişah, ellerindeki esirlerden birini, diğer esirleri kışkırtıyor, isyana teşvik ediyor, diye cezalandırmak istedi. Bu tür suçların cezası da idamdı. Esir bunu bildiği için, “Ölümden öte yol yoktur” felsefesiyle, kendi dilinde padişaha sövüp saydı, iyice içini döktü.

Padişah, esirin dilinden anlayan bir vezire, “Neler söylüyor bu adam?” diye sordu. Vezir, temiz yaradılışlı, iyilik yanlısı biriydi. Esirin küfürler savurduğunu değil de “Ben bir hata ettim bir padişah olarak sana yakışan ise affetmektir. Allah da bağışlamayı ve bağışlayanları sever, diyor” dedi.

Vezirin bu sözleri üzerine padişah merhamete geldi ve esiri affetti. Fakat esirin dilinden anlayan bir başka vezir müdahale etti:

 Padişahım, bu esir söylenenlerin tam tersine size en ağır küfürleri savurdu, ağzına geleni söyledi dedi.

Padişah yerinde bir soyluluk gösterisinde bulundu Kötü yürekli vezire hitap ederek, “Önceki vezirimin söylediği yalan, senin söylediğin doğrudan daha çok hoşuma gitti Senin gammazlığına itibar etmiyorum” dedi.

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık