Sayfa Yükleniyor...
Sinir ile yapılan yemin yemin sayılır mı?
Yemin, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda ileri sürülen bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allahın isim veya sıfatlarından birisini şahit tutarak verilen sözdür. Bu yeminin geçerli olması için yemin eden kişinin bir takım şartları vardır. Aklı başında olmak, mükellef olmak, ikrah altında olmamak, Allahın adını zikrederek söz vermek gibi.
Bu anlamda şartların da var olması ile birlikte yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, kefaret ödemesi gerekir.
Yeminin kefareti ise, on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azat etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün oruç tutar. Nitekim Allahu Teala yemin kefareti ile ilgili olarak Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır: Allah sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolay sorumlu tutar. Yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yemininizin kefareti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun.
Farz olan bir şeyi yapmamaya; ya da haram veya günah olan bir şeyi yapmaya yemin eden kişinin, bu yeminini yerine getirmesi gerekir. Çünkü bu yemin şekli yerine getirilmesi halinde Allaha karşı işlenmiş bir günah olur bu da dinen caiz değildir.
Yemin eden kimse, yemini ederken aklı başındaysa ama sinirli hali ile yemin etmişse ve ne dediğini hatırlıyor ve biliyorsa o yeminin keffareti vardır. Ancak ne söylediğini hatırlamayacak düzeyde bir sinirle söylemişse yani cinnet hali ile söylemişse bunun keffareti yoktur.
İnsanları mağdur eden veya zarar veren kimsenin arkasından konuşmak caiz mi?
Gıybet, Müslüman veya kafir olsun fark etmeksizin ki bir kimsenin ayıbını ve kusurunu, onu kötülemek için arkasından söylemek ve başkalarına anlatmaktır. Gıybet, İslamın yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Gıybeti yapmak günah olduğu gibi hoşlanarak da dinlemek aynı şekilde günah ve haramdır.
Nitekim ayeti Kerimde bu hususta şöyle buyrulmaktadır: Birbirinizin gıybetini yapmayınız. [Hucurat 12]
Hz. Peygamber de bu hususta şöyle buyurur: Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz? sahabeler, Allah ve Resulü daha iyi bilir! dediler. Bunun üzerine: Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır! açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?) dedi. Hz. Peygamber, Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.
Dolayısıyla bir kişide olan kusuru söylemek gıybet, olmayanı söylemek ise iftiradır. Her iki durumda da kul hakkı işlenmiş ve büyük günaha girilmiş olunur.
Ancak bazı durumlarda kişinin gıybetini yapmak caizdir. Mesela: Kişi, insanları dini ve dünyevi hususlarda kandırıyorsa ya da zarar veriyorsa, kendinse nasihat edilmesine rağmen ya da uyarılmasına rağmen aynı şekilde davranmaya devam ediyorsa o zaman insanları uyarmak ve uyandırmak adına, o kimsenin bu günahlarını ya da kötü ahlakını söyleyebiliriz. Çünkü kusur ya da yanlışlarını söylemediğimizde bu kimse başkasına zarar verecektir.
Dolayısıyla zarara engel olma adına, o kişinin bu huy ve durumunu izhar edip insanlara söyleyebiliriz. Bunda da bir günahımız olmaz, bilakis sevabımız olur.
Günün Ayeti
Kim Allahtan korkarsa Allah onun işine kolaylık verir.
Talak 4.
Günün Hadisi
Merhamet duygusu ancak vicdansız ve zalim kimselerin kalbinden çıkarılmıştır.
Tirmizi, Birr, 16.
Günün Sözü
Zamanı satabilirsin, ama geri satın alamazsın
Paulo Coelho
Günün Duası
Allahım huzuru ve merhameti hayatımızdan eksik etme.
Bunları biliyor muyuz?
Hace-i Alem Nedir?
Kainatın mürşidi, rehberi, yol göstericisi manasına Resûlullah efendimize mahsus bir unvan demektir.
Günün Nüktesi
Cuma namazına geliş sevabı
Ebu Hüreyreden rivayet edildiğine göre,
Hz. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: Cuma günü melekler mescidin kapılarına oturur, insanları geliş sırasına göre yazarlar. İnsanlar o gelişlerine göre; deve bağışlamış, sığır bağışlamış, koyun bağışlamış, tavuk bağışlamış, serçe bağışlamış ve yumurta bağışlamış kimselerin sevabı gibi sevap kazanırlar.
Buhari, Cuma, 31.