Sayfa Yükleniyor...
Neden tek bir mezhep yoktur?
Mezheplerin ortaya çıkışı, dini sebeplere dayanmaktadır. Peygamber döneminde dini konularda bir ihtilaf söz konusu değildi. Çünkü bir problem olduğunda Hazreti Peygambere sorularak çözümleniyordu.
Peygamberden sonra, sahabe ve tabiun döneminden itibaren görüş ayrılığı başlamış asr-ı Saadetten uzaklaştıkça da bu ihtilaflar çoğalmıştır. Bu görüş ayrılıklarının belli bir nedenleri vardı.
-Kitap ve sünnette geçen bazı kelime ve cümlelerin farklı anlaşılması ve yorumlanması.
-Sözün hakikat veya mecaz anlamlarına çekilebilmesi.
-Hadislerin bilinmemesi, hadislerin sıhhat derecesi ve ölçüsü konusundaki farklı anlayışlar.
-İctihat usul ve gücünün farklılığı.
-Sosyal ve tabii çevrenin tesiri... gibi.
Bu sebeplerden kaynaklanan görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte, müctehid imamlar devrine kadar mezheplerden söz edilmemektedir. Hemen hemen her yerleşim merkezinde birçok âlim ve müctehid bulunmakta, soruları cevaplandırmaktaydılar.
Fakat bunlara nisbet edilen bir mezhep yoktu. Bu devirde, fıkhın ve fıkıh usulünün tedrin edilmesi, nazari konularda ictihad edilmeye başlanması, fıkıh mekteplerinin teşekkül ederek münazara ve münakaşaların başlaması gibi sebeplerle mezhepler ortaya çıkmış, bir çok ameli mezhep ya da düşünce sistemi ortaya çıkmıştır.
Bu mezheplerin büyük bir bölümü, taraftar bulamadığı için zamanla yok olmuştur. Ancak Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli... gibi büyük mezhepler varlığını günümüze kadar korumuştur.
Bütün bu büyük mezheplerin çıkış noktası ve kaynağı aynı olduğundan hak olan bu mezheplerden herhangi birine uyabiliriz. Tabi o geri kalan hak mezheplere de sanki başka bir din, ya da rakip bir mezhep veya düşmanmış nazarı ile bakmamak lazım.
Sarhoş kimsenin yaptığı yemin geçerli olur mu?
Sarhoşluk verici bir maddeyi kullanan kimse o anda aklı başından gitmişse ve ne dediğini bilmeyecek derecede aklı başında değilse, sarhoşluğu geçtiğinde ne dediğini hatırlamıyorsa bu kimsenin yemini yemin kabul edilmez. Yeminin de itibar edilmez.
Ancak maddeyi kullanmakla beraber aklı başında ise ve ne dediğini gayet iyi biliyor ve hatırlıyorsa bu kimsenin ettiği yemin, yemin sayılır. Bu yemini de bozarsa yemin kefareti gerekir.
Süt annenin çocuğuyla evlenmesi caiz midir?
Süt annenin emzirdiği çocuğu ile evlenmesi kesinlikle dinen caiz değildir. Allahu Teala Nisa suresindeki bir ayeti kerimede aralarında mahremiyetin bulunduğu ve dolayısıyla evlenmenin caiz olmadığı insanları bildirirken, sarih ifadeyle mealen şöyle buyurur: Sizi emziren analarınız, süt kardeşleriniz size haram kılındı. (Nisa, 4/23)
Öte yandan Hz. Peygamber de Nesep yoluyla haram olan, radâ (süt emzirme) yoluyla da haramdır buyurmaktadır. Buna göre süt annenin, süt emzirmiş olduğu çocuğuyla evlenmesi haramdır.
Sünnetin çeşitleri nelerdir?
Hz. Peygamberimizin sünneti üç çeşittir.
a- Kavli sünnet; Peygamber Efendimizin sözleridir.
b- Fiili sünnet; Peygamber Efendimizin yaptığı iş ve hareketlerdir.
c- Takriri sünnet; Peygamber Efendimizin işaret ettiği veya başkalarının yapıp da efendimizin onaylama anlamında sükut ettiği işlerdir.
Sünneti terk etmekten dolayı sehiv secdesi gerekir mi?
Hanefi mezhebine göre sünnetin terki ile namazda bir noksanlık olmaz. Ancak o sünnetin sevabından mahrum kalınır. Bu sebeple sünnetin terkinden dolayı sehiv secdesi yapmak gerekmez.
Günün Ayeti
Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın.
Hucurât, 49/11.
Günün Sözü
Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey kalpleri birbirine bağlayamaz.
Rousseau
Günün Hadisi
Eğer ümmetim üzerine zahmet vermeyecek olsaydım, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim.
(Buhârî, Cuma, 8.)
Günün Duası
Allahım bizi bugün duaları kabul edilen kullarından eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Fakr Nedir?
Tasavvufta her zaman ve her işte kişinin kendisini fakir ve Allaha muhtaç olduğunu bilmek demektir.
Günün Nüktesi
Hataları sildiren ve Dereceleri yükselten
Ebû Hüreyre anlatıyor: Resûlullah buyurdular ki:
Allahın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söyleyeyim mi?
Evet, ey Allahın Resulü, söyleyin! dediler.
Bunun üzerine saydı:
Zahmetine rağmen abdesti tam almak.
Mescide çok adım atmak.
Bir namazdan sonra diğer namazı beklemek.
(Müslim, Tahâret, 41.)