Kişi borcunu ödediğinde borcundan fazla verse bir sakıncası olur mu?


  • Oluşturulma Tarihi : 23.11.2025 16:25
  • Güncelleme Tarihi : 23.11.2025 16:25

Borç alırken bir fazlalık şart koşulmadığı takdirde ödemede verilen fazlalığın bir sakıncası yoktur. Hatta Şafiî mezhebine göre böyle bir davranış sünnettir. Zira kişi bir iyilik yapmıştır siz de pazarlık ve şart olmadığı halde gönlünüzden gelmiş ve borç verene bir jest yapmış olduğunuzdan caizdir.
       Ancak borcu verirken başta böyle bir fazlalığı şart koşmak caiz değildir. Çünkü böyle bir fazlalık faiz olur faiz ise İslam’ın yasakladığı ve haram kabul ettiği büyük günahlardan bir günahtır.

Kesilen tavukların içleri temizlenmeden sıcak suya sokulmaları caiz midir? 

Usulüne göre kesilmiş olan tavukların kanı süzüldükten ve varsa üzerlerine bulaşabilen diğer pislikler iyice temizlendikten sonra, kaynama derecesine ulaşmayan sıcak suda bir süre bekletilip müteakiben tüylerinin yolunmasında dini açıdan bir sakınca bulunmamaktadır     
    Ancak bağırsakları çıkarılmadan kaynar suya atılmış olan tavuk ve emsali hayvanların içindeki pislikler ete sirayet ederse, temiz olmaktan çıkar.

İbadetlerde niyetin hangi dilde yapıldığının bir önemi var mı?

İbadetlerde niyetin hangi dilde yapıldığının bir anlamı yoktur. Hangi ibadet olursa olsun hangi dilde yapılırsa yapılsın fark etmeksizin o ibadet geçerlidir. Örneğin: Namaza başlamak için niyet etmek gerekir.  Bu niyeti getirirken de niyetin Arapça olma zorunluluğu yoktur.   
       Dileyen niyeti Arapça dileyen Türkçe, Farsça... ya da başka bir dilde niyet edebilir bunun namaza hiç bir zararı yoktur.

Vurulan iğneden dolayı çıkan kan abdesti bozar mı?

Hanefi mezhebine göre abdestliyken vücudun her hangi bir yerinden kan çıksa kişinin abdesti bozulur. Buna göre iğne vurulduktan sonra kanama olmuyorsa kişinin abdesti bozulmaz, kişi bu abdestle istediği kadar namaz kılar, ibadet eder. Ancak iğneden sonra herhangi bir kanama olursa abdest bozulur.
      Şafii mezhebine göre ise çıkan kan abdesti bozmaz. Bozmadığı için de iğneden sonra kan çıksa da abdest bozulmaz.

Çalışmak üzere bir şehre giden fakat evini oraya taşımayan kimse namazlarını seferi mi yoksa mukim olarak mı kılar?

Bir kişinin doğup büyüdüğü yer veya çalışıp geçimini sağladığı, çoluk çocuğu ile yerleştiği ve sürekli kalmaya niyet ettiği yere vatan-ı aslî denir. Vatan-ı aslî, ancak başka bir yeri vatan-ı aslî edinmekle değişir.
           Bir kimsenin doğduğu, evlendiği, içinde yerleşmeye karar verdiği yeri terk etmeyi düşünmeyerek; öğrencilik, işçilik, memurluk ve askerlik gibi sebeplerle uzunca bir zaman oturduğu veya yolculuğa çıkıp en az on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ettiği yerler ise ikamet vatanıdır. İkamet vatanında namazlar mukim olarak kılınır. Bu gibi bir yerde 15 günden az kalacaksa, namazlarını kasr eder.
 
Günün Ayeti
Allah'ın zikri hususunda kalpleri katılaşmış olanların vay haline! İşte bunlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.
Zümer, 31/22.
 
Günün Hadisi
Şeytan, besmele çekilmeyen yemeği benimseyerek kendi hakkı sayar
Müslim, “Eşribe”, 102.
 
Günün Sözü
Dünyanın en büyük ve en güzel fabrikası insan bedenidir.
MZU
 
Günün Duası
Allah’ım kalbimizde hiçbir kuluna karşı kin ve nefret bırakma.
 
Bunları Biliyor muyuz?
Şeb-i Arus nedir?
      Mevlâna’nın ölüm gününün hatırası olarak yapılan merasim hakkında kullanılan bir tabirdir. İkindi vaktinden sonra Kur'an okumak ve Aynü'l-Cem' yapılmak suretiyle icra edilen bu merasimin gecesine aynı zamanda 'Leyletü'l-Arus' da denilir. Şeb, Farsça; Leyle, Arapça 'gece' demek olduğu için tabirlerin ikisi de aynı manaya delâlet etmektedir. Hz. Mevlâna ölüm gününü 'Hakk'a vuslat', 'Düğün günü' saymıştır.
 
Günün Nüktesi
Söz İmandandır…
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derlerki:
-Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:
-Söyledikleri doğrumu diye sorar.
Suçlanan genç derki evet doğru bu söz üzerine Hz Ömer:
-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.
Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, derki:
-Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyva koparmasına engel olamadım, arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş atım oracıkta öldü, nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım babası öldü, kaçmak istedim, fakat arkadaşlar beni yakaladı,durum bundan ibaret,dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer söyleyecek bir şey yok bu suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin...
Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
-Efendim bir özrüm var, ben memleketinde zengin bir insanım babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım şimdi siz bu cezayı ifnaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettğiniz için Allah indin'de sorumlu olursunuz, bana üç gün izin veriseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün için de yerime birini bulurum der.
Hz Ömer dayanamaz derki:
-Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki? der,
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar derki,
-Bu zat benim yerime kalır, o zat Amr ibni As' dan başkası değildir. Hz Ömer Amr 'a dönerek
-Ey Amr delikanlıyı duydun, der.
O yüce sahabi:
-Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur, Medine’nin ileri gelenleri Hz Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla Amr'ın idamın yerine, maktulün diyetinin verilmesini teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz, derler.
Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir, derki,
-Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim.
Amr tam bir teslimiyet içerisinde derki,
-Biz de sözümüzün arkasındayız.
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.
Hz Ömer gence dönerek derki,
-Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin.
Genç vakurla başını kaldırır ve:
-Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim, der.
Hz Ömer başını bu defa çevirir ve Amr'a derki,
-Ey Amr sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?
Amr :
-Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim der.
Sıra gençlere gelir derlerki,
-Biz bu davadan vazgeçiyoruz, bu sözün üzerine Hz Ömer :
-Ne oldu biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz?
Gençlerin cevabı şöyle oldur :
- Merhametsiz insan kalmadı demeyesiniz diye.

Kişi borcunu ödediğinde borcundan fazla verse bir sakıncası olur mu?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık