Sayfa Yükleniyor...
Bu isimlendirme bu surelerin inişi ile ilgili bir isimlendirmedir. Buna göre Mekke’de inen surelere mekki ve Medine’de nazil olan surelere de medeni sureler denir. Mekki sureler iman ve itikatla ilgilidir. Çünkü Mekke dönemi İslam’ın yeni yeni cahiliye Arapları arasında yayılmaya başladığı dönemdir. Toplum cahil bilgisiz ve Allah dışındaki varlıklara tapmakta olduğundan bu sureler genellikle inan, iman ve itikat ile ilgilidir. Ayrıca toplumun terbiyesi için, geçmiş milletlerden ve peygamberlerin hizmetlerinden örnekler verilerek derece derece ıslah yolu tercih edilmiştir. Medine’de nazil olan ayet ve surelerde ise İslam hukuk sisteminin yerleştirilmesi, tatbiki, ibadetler ve diğer toplumsal faaliyetler üzerinde durulur. Yine ehl-i kitaptan olan Yahudi ve Hıristiyanların inançlarındaki yanlışlıklar, geçmişte yaptıkları büyük hatalar ve âlimlerin kutsal kitaplarında yaptıkları tahrifler açıkça ortaya konur. Mekki sureler, Allah’a, meleklere, peygamberlere, ahirete ve kitaplarına iman gibi asil olan iman esasları ile, fertlere sağlam ahlakı ve onları şahsiyet sahibi yapmayı hedefler medeni sureler de tüm bunlarla birlikte, aile ve cemiyet içindeki durum ve vazifeler ayrıntılarıyla anlatılır. Kur’an-ı Kerim’deki her surenin başında Mekke’de mi, yoksa Medine’de mi indiğini bildiren not vardır.
Ağlamak kişinin abdestine zarar verir mi?
Sevinçten ya da kederden fark etmeksizin ağlamanın hiç bir çeşidi abdeste zarar vermez. Aynı şekilde ağlamak namaza da zarar vermez. Nitekim Hz. Peygamberin secde ettiği yeri ıslatacak kadar ağladığına dair rivayetler vardır. Ağlamak abdeste ve namaza zarar vermez ama gülmek namaz esnasında olursa Hanefi mezhebine göre hem namaz hem de abdest bozulmuş olur.
Kişinin namazlarını kısaltabilmesi için kaç günlük yolculuğa gitmesi gerekir?
Yolculuğa giden kimse Hanefi mezhebine göre bu yolculuk 15 gün olmalıdır. 15 günden fazla olursa bu yolcu seferi olmaz mukim olur. O zamanda yolcu sayılmadığından evinde kıldığı namazlar gibi namazlarını dört rekat olarak kılması gerekir. Şafii mezhebine göre ise kişinin yolcu sayılması için girdiği ve çıktığı günden başka yolculuk üç günden fazla olmamalıdır.
Cem’l’- Kur’an ne demektir?
Kur’ân’ın toplanması, mushaf hâline getirilmesi demektir. Hz. Peygamber ‘e inen âyetler; ince ve yassı taşlara, kaburga kemiklerine, derilere, kağıtlara, hurma dallarına vb. şeylere yazılıyor ve muhafaza ediliyordu. Âyetler, inmeye devam ettiği için Peygamberin sağlığında Kur’ân, mushaf haline getirilmemişti. Hz Peygamber’in vefatından altı ay sonra, Yemâme savaşında birçok hâfızın şehit olması üzerine Hz. Ömer’in teşvikiyle Halife Hz. Ebû Bekir, Kur’ân-ı mushaf haline getirme kararı aldı ve bu görevi, Peygamberin Kur’ân’ı vahiy meleği Cebrail’e son okuyuşunda hazır bulunan, vahiy kâtibi ve hâfız olan Zeyd ibn Sabit’e verdi. Zeyd, titiz bir çalışma ile Kur’ân’ı mushaf haline getirdi ve halifeye teslim etti. Bu mushaf, Hz. Osman zamanında yine Zeyd ibn Sabit’in başkanlığında Abdullah ibn Zübeyr, Sâid ibn As ve Abdurrahman ibn Hâris’den oluşan bir komisyon tarafından çoğaltıldı. Yeryüzündeki bütün mushaflar, bu ilk mushafların aynıdır.
Günün Ayeti
“Andolsun ki biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik. Onlarla birlikte insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye kitabı ve mizanı indirdik.” el-Hadid, 57/25.
Günün Hadisi
“Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse o duraktan kurtulursa, sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulmazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.” Tirmizi, “Zühd”, 5.
Günün Sözü
“Gözyaşı ile yıkanan yüzden daha temiz bir yüz olamaz.” William Shakespeare
Günün Duası
Allah’ım bugün senin rızanı ve kullarının duasını almayı bana nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Tahrime Tekbiri Nedir?
Namaza Allahü Ekber diyerek başlamak demektir. Diğer ismi ise iftitâh tekbîridir.
Günün Nüktesi
Maneviyat ab-ı hayatından içmek…
İmam-ı Şibli, kendi irşadına sebep olan bir olayı şöyle anlatır: “Bir gün, akan bir nehrin kenarında şaşkın şaşkın bekleyen bir köpek gördüm. Köpek, kuruyan ağzından dilini sarkıtmış, nefes nefese suya bakıyor, fakat ondan bir yudum su içmeye de cesaret edemiyordu. Meğer ne zaman suya eğilse, suyun içinde kendi aksini görüyor, başka bir köpek zannıyla korkudan geri çekiliyordu. Nihayet bu işin, bir netice getirmeyeceğini anlayınca birden kendini suyun içine attı. O kendini atınca, tehdit eden aksi de ortadan kaybolduğu için, kana kana sudan içti. Köpeğin bu halinden ibret aldım. Çünkü benim nefsim, daima beni tehdit ediyor, maneviyat ab-ı hayatından içmemi önlüyordu. Birden, ona aynı olan arzu ve heves perdelerini yırttım, işte o zaman, karşımdan kayboldu. Ve ben, iman ve İslam yolunda maneviyat ab-ı hayatından doya doya içmeye muvaffak oldum. Nefsimle olan mücadele imtihanını kazandım.”