2

Olağanüstü durumlarda bir malın fiyatına sınırlama koymak caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 19.03.2020 07:07
  • Güncelleme Tarihi :

İslam’ın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık… Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.
Lakin bugünkü piyasa koşulları gibi zamanlarda fiyatlara sınırlama getirilmez. Fiyatlara sınırlandırma getirilmediği gibi aynı zamanda kar oranlarına da bir sınırlandırma getirilmez. Çünkü istenilen bütün temel ihtiyaçlar her yer de var. Günümüzde de serbest rekabet piyasası var. Bir markette ya da iş yerinde satılan malının fiyatını beğenmeyen vatandaş diğer marketten ya da iş yerinden ihtiyacını alabiliyor.
Kıtlık ve karaborsa olmadığından fiyatlara ve kar oranlarına bir oran koyulmaz. Tabi her ne kadar dinen fiyatlara bir oran koyulmasa da Müslüman yakışan başta ticaretinde olmak üzere hayatın her alanında ehli vicdan olmasıdır.
Bankaların Memur İşçi ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarını almak caiz mi?
İslam dini, faizi ve faizli işlemleri naslarla yasaklamış ve haram kılmıştır. Nitekim Yüce Mevla Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Al-i-İmran 3/130)
“Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.” (Bakara 2/275)
Hz. Peygamber de Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır:
“Helak edici şu yedi şeyden kaçınınız; Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak” (Buhari, “Vasaya”, 23; Müslim, “İman”, 144.)
“Faiz yiyen, yediren, yazan ve buna şahitlik eden kimseye lanet olsun hepsi (günahta) eşittir.” (Müslim, “Müsakat,” 106.)
Çağdaş finansal sistemin önemli aracı kurumlarından biri bankadır. Günümüzün finansal kurumlarından biri olan bu bankaların verdiği hizmetlerden birisi de memur, işçi ve emeklilerin hak ettikleri maaşı ödemektir.
Banka, bu maaşın kendisine yatırılması karşılığında memur, işçi ve emeklilere promosyon vermektedir. Bankaların memur, işçi ve emeklilere verdiği promosyon güncel ve tartışmalı bir mesele olduğu için günümüz fıkıhçıları konuyu ele almış, tartışmış ve farklı görüşler öne sürmüşlerdir.
İslam hukukçuları, promosyonu hüküm olarak faiz, caiz, hediye, faiz şüphesi var şeklinde yorumlamışlardır. Ancak promosyonla ilgili görüşleri irdelediğimizde şunu gördük ki, bütün görüş sahiplerinin kendilerine göre delil ve gerekçeleri bulunmaktadır. Biz de bu görüşleri tespit edip değerlendirmeye çalıştık.
Bu delilleri ve gerekçeleri dikkate aldığımızda “promosyonda faiz şüphesi vardır” görüşünün daha isabetli ve tercihe şayan olduğunu müşahede ettik ki biz de bu kanaatteyiz.  Bunun yanında promosyonu bankanın hediyesi olarak gören görüş de diğer iki görüşe göre daha tutarlı görünmektedir.
Bu görüşlerden de hareketle, kişinin çok ciddi temel ve zaruri bir ihtiyacı varsa fetva anlamında promosyonu kendisi için kullanabilir. Fakat şüpheden kurtulma ya da haram yememek adına promosyon parasını çok zaruri ve temel bir ihtiyaç yoksa ihtiyaç sahiplerine vermesi daha uygundur.
Kanuni düzenlemeden dolayı memur ve işçi, maaşlarının yatırılması için banka seçme inisiyatifine sahip değillerdir. Bundan dolayı kurumları onların adına en yüksek promosyonu veren kurumla anlaşma imzalamak zorundadır. Bu anlaşma da en fazla promosyon veren faizle çalışan bankalarla yapılmaktadır. Bu da helal-haram ya da faizden kaçınma hassasiyeti olan kişiler için bir problem olmaktadır.
Bundan dolayı çalışanların maaş promosyonu için bir kanuni düzenleme yapılmalı ve emeklilerde olduğu gibi çalışanlara da katılım banlarından ve PTT’den maaşlarını alma hakkı tanınmalıdır. Bunun için çalışanların kurumları, Sosyal Güvenlik Kurumunun emekliler adına yaptığı anlaşma gibi bir anlaşma yapmalı çalışan da bu anlaşmadan sonra istediği bankadan veya PTT’den maaşını ve promosyonu alabilmelidir.
Emekliler, yapılan protokol gereği maaşlarını almak için katılım bankalarını ve PTT’yi de tercih edebilmektedir. Böyle bir tercih imkanları olduğu için emeklilerin katılım bankalarını veya PTT’yi tercih etmeleri yerinde ve doğru olur. Ancak emeklilerin faizle iş yapan bankları tercih etmeleri uygun değildir.
Günün Ayeti
Denizde bir sıkıntıya düştüğünüz zaman, Allah’tan başka yalvardıklarınız kaybolup gider, fakat O sizi karaya çıkararak kurtarınca yüz çevirirsiniz. İsra, 17/67
Günün Hadisi
İki nimet vardır ki, insanlardan çoğu bu nimetleri değerlendirmekte aldanmıştır: Sağlık, boş vakit. Buhari, “Rikak”, 1
Günün Sözü
Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür. İbn-i Haldun
Günün Duası
Allah’ım bugün millet olarak birbirimize karşı sabırlı ve anlayışlı olabilmeyi nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Umur-i Zevkiyye Nedir?
Tasavvufta kalp ile tadarak, yaşayarak kavuşulan haller demektir.

Günün Nüktesi
Evinizin önünden bir nehir aksa…
Bir gün Hz. Peygamber yanındakilere:
“Ne dersiniz, birinizin evinin önünden bir nehir aksa ve her gün o nehirde beş kez yıkansa, bu durum o kişide kir namına bir şey bırakır mı?!.’ diye sordu. Oradakiler;
‘Yok, o kişide kir namına bir şey bırakmaz.’ dediler.
Bunun üzerine Allah Resulü, ’İşte günde kılınan beş vakit namaz da böyledir. Allah onunla hataları siler” buyurdu. Buhari, “Mevakit”, 6.

Olağanüstü durumlarda bir malın fiyatına sınırlama koymak caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık