Sayfa Yükleniyor...
Gerek ülkemizde ve gerekse dünyanın başka ülkelerinde yaşayan pek çok insan 1 Kasım 2015 tarihinde ülkemizde yapılacak seçimlere kilitlenmiş durumda. Çünkü yapılacak olan bu seçimin sonucu ülkemizi ilgilendirdiği gibi başka ülkeleri de ilgilendirmektedir. Türkiye; dünya ülkeleri içinde sahip olduğu jeostratejik konum, zengin yer altı ve yer üstü kaynakları, ülkenin tarihi geçmişi, dinamik nüfus yapısı gibi özellikler nedeniyle geçmişte olduğu gibi bugün de tüm dünyada gıpta ile izlenen ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Bu anlamda; Türkiyede yapılacak olan seçimler ve seçimlerin olası sonuçları her zaman içerde ve dışarda yaşan pek çok kişiyi heyecanlandırmıştır. Bugün ev hanımından tutun üniversitede okuyan öğrenciye kadar pek çok insan günlük yaşamında en çok üzerinde durduğu, kafa yorduğu ve görüş bildirdiği konulardan birisi, önümüzdeki günlerde yapılacak olan1 Kasım Seçimleridir. Dolayısıyla halk bu seçimin sonucunu çok merak etmekte ve halkın kafasını şu sorular meşgul etmektedir: Acaba seçimlerin sonuçları ne olacak? Acaba seçimlerden sonra ülkedeki gelişmeler ne yönde olacak? Seçim ülkeye huzur ve istikrar getirecek mi?
İtiraf etmek gerekir ki, 1 Kasım 2015 seçimlerinin sonuçlarını sadece halk merak etmiyor. Bu seçimlerin sonuçlarını en çok merak edenlerin başında bu seçime girecek olan siyasi partilerdir. Seçime katılacak olan siyasi partilerin tamamı yarışın doğası gereğince seçimde başarılı olmak için büyük bir çaba göstereceklerdir. Her parti başarılı olabilmek için bütün gücünü ortaya koymaya çalışacaktır. İşte bu kapsamda seçim yarışına girecek parti temsilcilerinin kafasını da şu sorular meşgul edecektir: Acaba seçimlerden yüzde kaç oy alacağız? Acaba kaç milletvekili çıkaracağız? Acaba bu seçim yarışını hangi parti kazanacaktır? Acaba seçimlerde başarılı olmak ve oy oranımızı arttırmak için neler yapmalıyız? Acaba önceki seçimlerde hangi konularda hatalar yaptık ve bu hataları nasıl telafi edeceğiz? Acaba halkın ve dolayısıyla seçmenin bizden beklentisi nedir? Acaba seçmenin gönlünü nasıl fethedeceğiz? Acaba hangi ilden kimi milletvekili adayı göstereceğiz? Acaba seçim sloganımız ne olacak? Acaba seçimlerde hangi hususlara dikkat etmeli ve hangi hususlardan kaçınmalıyız?
Evet açıkça görüldüğü üzere şu an hem seçmenin hem de siyasi partilerin kafası çok ama çok karışık, her iki kesimde de ince hesaplar yapılmakta ve değişik stratejiler geliştirilmektedir. Çünkü herkes bu seçimin çok önemli olduğunu fark ediyor. Hiç kimse hata yapmak istemiyor. Herkesin bir beklentisi var. Seçim gününe de yaklaşık bir buçuk ay gibi çok kısa bir zaman kaldı. Bu kısa zamanı nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor ki, yapılacak seçimlerin asıl hareket noktası siyasi partiler ve bu partilerin seçmenin önüne koyacağı vaatlerde gizlidir. Seçmen sandığı gideceği güne kadar kafasında bir değerlendirme yapacak ve bu değerlendirmeye göre oyunu kullanacaktır. Bu bakımdan siyasi partilerin başarılı olmaları öncelikle seçmenin beklentilerini iyi analiz etmelerine bağlıdır. Seçmenin beklentisini iyi analiz eden ve bu beklentilere en iyi cevap verme çabası gösteren partilerin seçimlerden daha çok oy alacağı ve daha çok milletvekili çıkaracağı aşikârdır.
Bu kapsamda üzerinde durulması gereken bir başka önemli konu da 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimler ve bu seçim sonuçlarıdır. Çünkü siyasi partiler açısından 1 Kasım 2015 tarihinde yapılacak seçimlerde başarılı olmanın formülü bir anlamda 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçim sonuçlarında gizlidir. Hangi parti bu seçimin sonuçlarını daha iyi analiz edebilirse, seçim sonucunda ortaya çıkan fotoğraftaki verileri daha iyi okuyup gerçekleri görebilirse o partinin başarılı olma olasılığı o kadar yüksek olacaktır. Başka bir deyişle 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimler ve bu seçimlerden sonra ortaya çıkan sonuçları iyi okuyamayan, ortaya çıkan fotoğraftaki gerçekleri iyi göremeyen partilerin hedeflerine ulaşma ihtimalleri de bu anlamda zayıf olacaktır. Bu nedenle 1 Kasım 2015 seçimlerinde siyasi partilerin başarılı olmanın yolu evvela 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimin sonuçlarını iyi analiz edip gerekli tedbirleri almaktan geçmektedir. Seçim ve seçim sonuçları her parti için çok büyük bir önemli taşımaktadır. Ancak zaman dar, sıkıntılar çok ve acele etmek gerekir.
Şunu da ifade etmek gerekir ki, hiçbir parti seçmenin oyunu çantada keklik olarak görmemesi lazım. Seçmen; güven, huzur ve barış içinde rahatça yaşayabileceği bir tabloyu özlüyor. Dolayısıyla seçmen, bir partiye körü körüne bağlanmaktan ziyade kendi beklentilerine cevap vereceğine inandığı partiye oy verecektir. Nitekim bunun bir örneğini yakın zamanda komşumuz Yunanistanda yapılan seçimlerde hepimiz net bir şekilde gördük. Ülkelerindeki ekonomik ve sosyal sıkıntılardan canı yanan Yunan seçmeninin kurtarıcı olarak gördüğü Aleksis Çiprası seçim sandığından birinci parti olarak çıkardı. Ağırlıklı muhafazakâr bir topluma sahip olan ve toplumun büyük bir kısmı Hristiyan olan Yunan halkının tarihinde ilk kez ben ateistim diyen bir parti liderini ve o liderin partisini birinci parti yapmıştır. Demek ki, seçmenin oyları çantada keklik değildir. Dolayısıyla tüm partilerin bu durumu iyi anlamaları, seçim programlarını iyi hazırlamaları ve halkın karşısına çıkaracakları milletvekili adaylarını buna göre belirlemeleri gerekmektedir. Geçmişinde akçeli işlere bulaşmış, seçmen nezdinde itibar kaybetmiş, mal, makam, şan ve şöhret peşinde olan, değişime açık olmayan, milli ve manevi değerlerden uzak, yetersiz kişilerin milletvekili adayı gösterilmemesi gerekir. Ülke, dinamik, yaratıcı, üretken, çalışkan, ahlaklı, yapıcı, iş bitirici, sorun çözücü vekillere ihtiyaç duymaktadır.
Şunu da eklemek gerekir ki, milletvekillerinin kalitesi kadar siyasi parti liderlerinin tutumları da seçim sonuçlarını oldukça etkileyecektir. Zira kendisi ile barışık olmayan, halkın sorunlarına çözüm üretemeyen, halkı küçümseyen, çatışma ve kavgacı politika izleyen, şeffaflıktan uzak, her şeyi ben bilirim, herkes bana biat edecek, ben ne dersem o olacak, halk bana oy verdi ben istediğimi yaparım düşüncesine sahip liderlerin başarılı olma şansı zayıftır. Bu tür olumsuz tutumlara sahip parti liderlerinin hem kendilerine, hem partilerine, hem de ülkeye zarar verdiklerine ilişkin ülkemizde ve dünyada yaşanmış pek çok örnek mevcuttur. Dolayısıyla siyasi parti liderlerinin bu anlamda çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Parti liderlerinin; halkın taleplerini iyi tespit edip bu taleplere göre parti politikalarını şekillendirmeleri ve parti içi demokrasi kanallarını açık tutmalarının seçimde başarıyı yakalamanın anahtarlarından biri olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca halkın tasvip etmediği ve halk nezdinde kabul görmeyen konularda liderlerin ısrarcı olmalarının başarısızlığa yol açacağı açıktır. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde halka rağmen yapılmaya çalışılan hiçbir çaba bugüne kadar başarıya ulaşmamıştır. Bunun yanında seçimde istenen başarıyı elde etmeyi planlayan parti liderlerinin evvela kendi partilerini, toplum nezdinde tehlikeli virüs olarak görülen ve sevilmeyen dalkavuklardan, şakşakçılardan, yalakalardan, menfaatperestlerden, kuru kalabalıklardan, çalışmayıp başkalarının sırtından geçinmeye çalışanlardan, ihale, para mal, mülk, zenginlik, şan ve şöhret peşinde olanlardan, halka zulmetmekten zevk alanlardan, vicdani ve ahlaki melekeleri zayıf olanlardan temizlemeleri ve temiz insanlarla yola çıkmalarının seçimdeki başarının en hayati konulardan birisini teşkil ettiğini özellikle vurgulamak gerekir.
İfade etmek gerekir ki, siyasi partilerin güçlü ve istikrarlı olmaları hem ülkemizin çıkarları açısından hem de siyasi partilerin bizatihi kendi çıkarları açısından çok önemlidir. Bu bakımdan her ülke gibi ülkemizin de güçlü siyasi partilere ihtiyacı vardır. Siyasi partiler ne kadar güçlü olursa ülke ve dolayısıyla halk bu oranda fayda elde edecektir. Bizim gibi demokratik yaşamı kendisine şiar edinmiş olan dünyadaki tüm ülkelerin refah, mutluluk, huzur ve bekası ülkedeki siyasal partilerin gücüne ve çalışmalarına bağlı olduğu açıktır. Bu nedenle güçlü bir Türkiye için güçlü ve istikrarlı siyasal partilere şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.
Sonuç itibari ile 1 Kasım 2015 tarihinde yapılacak seçim sonuçlarını herkes merak etmektedir. Ancak çarşambanın gelişi perşembeden bellidir. Zaman gittikçe daralmaktadır. Ülkenin pek çok sıkıntısı bulunmaktadır. Seçmen bir arayış içinde. Bu anlamda siyasi partilerin ve parti liderlerinin işi hiç de kolay değildir. Fakat şunu ifade etmek gerekir ki, halkı iyi dinleyen, halkın yüreğindekileri iyi görebilen, halkın taleplerini iyi analiz eden ve bu taleplere inandırıcı çözümler ortaya koyan partilerin kazanma ihtimalinin yüksek olacağı açıktır. Unutmayalım ki, başarının temeli tesadüfe değil mantıklı çabalara dayanmaktadır.