2

Kurban Bayramı ve Bayramın Faziletleri


  • Oluşturulma Tarihi : 13.09.2016 09:13
  • Güncelleme Tarihi :

Kurban Bayramı; kurban ve bayram olmak üzere iki kavramdan oluşmaktadır. Bundan dolayı Kurban Bayramı’nın anlamına geçmeden önce “kurban” ve “bayram” kavramlarının anlamı üzerinde durmak gerekmektedir. Bu kapsamda Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktığımızda kurbanın; “dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan” şeklinde tanımlandığını görüyoruz. Bu tanımın içine girdiğimizde kurbanın bir yakınlaşmayı ifade ettiğini görüyoruz. Zira insanlar; Allah’a yakınlaşmak için kurban edilmesi caiz olan hayvanlardan birini O’nun rızası için kesmekte, yani Allah yolunda kurban etmektedirler. İşte kurbanın kısaca anlamı budur. Benzer şekilde “bayram” kavramının anlamı ile ilgili olarak Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktığımızda da bayramın; “milli ve dini bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günler” şeklinde tanımlandığını görüyoruz.  

Şimdi asıl konumuz olan “Kurban Bayramı” ile ilgili olarak Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığımızda da Kurban Bayramı’nın; “Zilhicce ayının onunda başlayıp dört gün süren ve kurban kesilen dini bayram” şeklinde tanımlandığını görüyoruz. Bu tanımı biraz daha genişlettiğimizde Kurban Bayramı’nın; Müslümanlar tarafından Hicri Takvim’e göre Zilhicce ayının onuncu gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan dini bir bayram olduğunu ve İslam dinindeki Ramazan Bayramı ile beraber en önemli iki bayramdan birini teşkil ettiğini anlıyoruz. Kurban Bayramı; adını, Müslümanların Allah rızası için büyükbaş veya küçükbaş hayvan kurban etmesinden almaktadır. Kesilen kurban etinin bir kısmı kurbanı kesenler tarafından tüketilirken geri kalanı ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaktadır.  Bu anlamda kurban ibadetinin, fakirlerin gıda ihtiyacını temin ederken, toplumda zengin fakir kaynaşması gibi sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı pekiştiren önemli bir unsur olduğunu görüyoruz. Kurban kesme ile yapılan bu ibadetin özü; Allah’a yaklaştıran maddi bir fedakârlık ve onun emirlerine bağlılık anlamına gelmektedir.

Kurban Bayramı’nda Müslümanlar camide bayram namazı kılmakta ve bu kapsamda camide okunan bayram hutbesini dinlemektedirler. Şüphesiz ki bu namazda rütbesi, mevkii, serveti ne olursa olsun herkes; kudret ve rahmet sahibi olan Allah'a karşı, O’nun huzurunda saf bağlayıp, Ona kul olmanın manasını idrak ile kulluk vazifesini büyük bir keyifle yerine getirmeye çalışmaktadır. Birlikte kılınan bu namaz; Müslümanlar arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını da pekiştirmektedir. Bayram namazı sonralarında getirilen teşrik tekbirleri sebebiyle "teşrik günleri" olarak da adlandırılan bayram günlerinde; yemek, içmek, neşelenmek, sevincini açıkça göstermek ve etrafındakilere, bilhassa çocuklara maddi-manevi ikramlarda bulunmak sünnet olarak kabul edilmiş ancak bayram günlerinde oruç tutmak haram kılınmıştır.

Ayrıca Müslümanlar hac farizalarını ifa etmek için her yıl kurban bayramı öncesinden Mekke’ye gitmekte ve hac ibadetlerini orada yapmaktadırlar.

İfade etmek gerekir ki, kurban ibadetinin asıl dayanağı Kur’an-ı Kerim’dir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de kurban ibadetinin eski millet ve topluluklar tarafından yerine getirilen bir ibadet olduğu ifade edilmektedir. Zira, Kur’an‐ı Kerim’de Maide suresinin 27. ayetinde: “(Ey Muhammed!) Onlara Adem’in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat! İkisi birer kurban sunmuşlardı da birinin ki kabul edilmiş; diğerinin ki ise kabul edilmemişti..…” şeklinde bir ifadenin yer aldığını; Saffat Suresinin 107. Ayetinde de Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. Benzer şekilde Kur’an-ı Kerim’in diğer bazı ayetlerinde de kurban ibadeti ile ilgili şöyle denilmektedir: “… Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun (Hacc Suresi, 28)”, “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık (Hacc Suresi; 34)”, “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir (Hacc Suresi; 37)”.

Kurban ibadeti, hicretin ikinci yılında eda edilmeye başlanmış ve Hz. Peygamber (s.a.s.) hicretten itibaren hep kurban kesmiştir. Kurban Bayramı’nda; hayvan kesmenin dünyadaki hayvan sayısını dürüreceği yönündeki düşünceler doğru olmadığı gibi bu tür düşüncelerin manevi yönü zayıf olan kişiler tarafından ortaya atılan mesnetsiz iddialar olduğunu özellikle belitmek lazım.

İslam âlimlerine göre kurban ibadeti farz değil sünnet-i müekkededir. Başka bir değişle kurban fıkhî bakımdan olmasa da toplumsal açıdan vacip durumundadır. Bu nedenle maddi gücü elveren tüm Müslümanların kurban ibadetini eda etme noktasında özenli olmaları önemlidir.

Tüm bu bilgiler ışığında kurban bayramının gerek dini açıdan ve gerekse bireysel ve toplumsal hayat açısından büyük bir öneme sahip olduğu açıktır. Bu anlamda yılda bir defa yaşama şansı bulduğumuz ve manevi atmosferi yüksek olan Kurban Bayramınızı kutlar; bayramı sevdiklerinizle ve sevenlerinizle sıhhat ve afiyet içinde elemsiz, kedersiz, huzurlu bir şekilde idrak etmenizi ve idrak etmiş olduğumuz kurban bayramı şefaat ve bereketine kavuşmanızı temenni ediyorum. Ayrıca bu bayramın; yeryüzündeki fitnelere, kaoslara, kin ve nefrete, kibir ve gurura, savaşlara, kavgalara ve bilhassa İslam coğrafyasının yanı sıra tüm dünyada akan insan kanının ve terörün durmasına; insanların çektiği sıkıntı, zulüm ve acıların sona ermesine; toplumsal refah ve huzura, barışa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, hoşgörüye, dayanışmaya, adalet ve hakkaniyete, umutların gerçeğe dönüştüğü bir hayata vesile olmasını ayrıca hac ibadetini ifa etmek için hacca giden tüm Müslümanların hac ibadetlerinin Allah katında kabul olmasını ve durumu müsait olanlara farz olan bu ibadetin herkese nasip olmasını canı gönülden niyaz ediyorum.  

Kurban Bayramı ve Bayramın Faziletleri
Dr. Mehmet Ali Noyan
Yazarımız Kim ?

Dr. Mehmet Ali Noyan