Geçtiğimiz günlerde merakla beklenen kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre kasım ayı enflasyon oranı aylık bazda yüzde -1.44. Bu rakam şaşırtıcı gelmiş, hatta inandırıcı gelmemiş olabilir ancak ben bu yazımda herkesin zaten yeterince bahsettiği büyük bir çoğunluğa da tatmin edici gelmeyen kasım ayı enflasyonunu değil, genel anlamda enflasyonu irdeleyeceğim. Bu yüzden önce enflasyonun nasıl belirlendiğinden ve ne olduğundan bahsedelim.
Enflasyon, en basit tanımıyla, fiyatlar genel düzeyinde ki sürekli artışlardır. Yani enflasyon sepetinde belirlenen, tüketicinin yaşamını idame ettirmesi için gerekli yüzlerce ürünün fiyatlarında ki ortalama artış bize belirtilen dönemde ki fiyat artış oranını bildirir. Enflasyon, tüketime teşvik edici yönü bakımından faydalı olsa da belirli bir noktadan sonra tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor. Enflasyon piyasadaki talep canlılığını sağlayacak bir araçtır. Tek haneli olduğu sürece yatırıma, tüketime, üretime teşvik eder. Ancak yüzde 10 gibi çift hanelere ulaşan ve daha fazla artan enflasyonun piyasada olumsuz etkileri görülecektir.
Enflasyonun çift hanelerde dolaştığı bir ekonomide;
- Tasarruflar, yatırıma dönüştürülmek istenmez.
- Yerli para ile değil, döviz ya da benzeri araçlarla tasarruf eğilimi görülür.
- Girişimci yüksek faizlerle borçlanmak istemediği, önünü göremediği, hatta kaynak bulamadığı için yatırımlar yavaşlar.
Devamında ise; - Yatırımların yavaşlaması istihdamı olumsuz etkiler.
- Artan işsizlik talebi olumsuz etkiler.
- Azalan talep üretimi olumsuz etkiler.
Bu bir kısır döngü olarak belirli bir süre devam eder gider. Ülkemiz ekonomisinde esas dikkat edilmesi gereken ise; İşsizlik artışının, talep canlılığını olumsuz etkilemesine rağmen, ülkemizde enflasyonun artan işsizliğe rağmen artış eğilimi göstermesidir. Bu stagflasyon sinyalidir. Normal koşullar altında işsizlik artarsa enflasyon azalır, çünkü talep azalır. Esas dikkatin bu noktaya çevrilmesi gerektiği kanaatindeyim. Sıcak para girişleri ile dönen bir ekonomiye sahip olmamız, ithal ederek, tüketerek büyüyen bir ekonomi olmamız, iğneden ipliğe her şeyin fiyatının dolara endeksli olmasına yol açıyor. Ancak döviz artarken eş zamanlı fiyat artışına giden fırsatçıların, dövizin %30 gerilemesiyle üç maymunu oynamaları takdire şayan. Aynı gemide olduğumuzu unutuyorlar. Gözümüzü kırpmadan varlığımızı feda edeceğimiz güzel ülkemiz de yaşamanın bedelleri var. Bugün mal ile gerektiğinde can ile… Bilgiyle kalın.
Bugün Mal ile Gerektiğinde Can ile