Sayfa Yükleniyor...
Selamlar sevgili İlkses okurları, bu hafta yazılarımda sık sık söz ettiğim Endüstri 4.0 üretim modelini ayrıntılı şekilde irdeleyeceğiz. Şimdi en basit şekilde endüstri 4.0 üretim modelini tanımlamaya çalışalım.
Endüstri, toplu şekilde üretim yapmanın ve bunu yaparken bir makine gücünü kullanmanın diğer adıdır. Endüstri 4.0 tarih boyunca geçirdiğimiz endüstri devrimlerinin dördüncüsüdür. Tarihte ilk Buhar Gücünün makinelerde kullanılmasıyla başlayan insanlığın endüstri tarihi (1.endüstri devrimi), elektriğin bulunmasıyla seri üretime geçilerek 2.endüstri dönemine geçilmiş (Endüstri 2.0),1970 li yıllarda bilgisayarların üretimde kullanılmaya başlaması ile 3.endüstri dönemine girilmiştir(Endüstri 3.0). Endüstri 4.0 ise küresel dünya da üretimin otonom makineler dediğimiz, öğrenen, kendi kendilerine üretim yapan diğer algoritmalarla internet üzerinden birbirleri ile iletişim kurabilen, hata yapmayan tamamen esnek bir üretim modeline dayalı dijital dünyanın en basit adlandırılış şeklidir.
Endüstri 4.0 hala bir hayal, ülkelerin kendilerine koyduğu yakın zaman vizyonu.Endüstri 4.0 ilk olarak 2011 yılında Almanya da ortaya çıkan bir üretim modelidir. Almanyanın 20 yıl içinde Endüstri 4.0 üretim modeline tamamen geçme hedefi var. Endüstri 4.0 dijital teknolojilerin, endüstriyel ürünler ve lojistiğin birbirlerine bağlı olduğu bir dijital dünya. Endüstri 4.0 esnek üretim vaat ediyor, diğer bir yönüyle kişiye özel üretimi. Örneğin piyasaya sürülecek 100 bin aracın 100 bininde birbirinden farklı olduğunu düşünün. Alıcılar alacakları arabaları tasarlayacak ve bu araçlar üretilip, kullanıcının hizmetine sunulacak.
Peki Türkiye Endüstri 4.0ın neresinde? Ülkemizde üretim modeli 2.0 ile 3.0 arasında. Ancak endüstri 4.0 ülkemiz sanayici ve yöneticilerine büyük heyecan yaratmış durumda. Güç dengesini lehimize çevirecek bir süreç içerisine girdik. Endüstri 1.0, 2.0, 3.0 üretim modellerinin hep müşterisi olduk, taşeronu olduk. Ama Endüstri 4.0 ı anlarsak ve tasarlayabilirsek işte o zaman ekonomide gerçek kırılmayı sağlarız.
Satın alacağımız ürün tasarımını kendimizin yapacağı bir dünya dan bahsediyoruz.Fabrikalarda, otonom algoritmaların(yapay zeka) üretim yaptığı, araçların otonom olduğu, üretim adetlerini droneların saydığı, hata payının en aza indiği bir dönemden bahsediyoruz. Ayrıca bu üretim fabrikaları ışığa da ihtiyaç duymayacak çünkü çalışanlar görmeye ihtiyaç duymayan gelişmiş algoritmalar.
Endüstrileşme, makineleşmedir, toplu üretimdir. Şimdiye kadar ki endüstri dönemlerinde her zaman üretimin bir tarafında insana ihtiyaç vardı. Gizli Sayılar filminde çok sevdiğim bir sahne var; 1960lı yılların ilk yarısını anlatan bu filmde, birbirinden zeki 3 kadın NASA da çalışıyorlar ve birbirlerine bilgisayarlar kullanılmaya başlayınca biz ne yapacağız diye soruyorlar? İçlerinden birisi; bilgisayarlar olsa da tuşlara basacak birilerine ihtiyaç duyacaklar diyor. Endüstri 2.0 dan 3.0 a geçiş daha güzel anlatılamazdı. Evet, tuşlara basacak birilerine ihtiyaç olacaktı. O tuşlara basacak kişiler ise en zekilerden seçilecekti, seçildi, seçiliyor. Ancak Endüstri 4.0 üretim modelinde insana ihtiyaç en alt seviyede. Yani şöyle ki mavi yakalı dediğimiz üretim bandında faaliyet gösteren çalışanların yerini algoritmaların alması öngörülüyor. Zamanla algoritmalar doktor, bankacı, öğretmen gibi iletişim gerektiren konularda da söz sahibi olabilirler. Hızla artan dünya nüfusu ile istihdamın azalabileceği öngörüsü arasında bir köprüye ihtiyacımız var. Bununla ilgili farklı görüşler söz konusu. Kimi endüstricilere göre bütün endüstri devrimlerinde olduğu gibi istihdam artacak, yeni meslekler ortaya çıkacak. Gelecek planlayıcı gibi, nefes alma koçu gibi, ismi belli olmayan daha birçok meslek gibi. Kimilerine göre ise daha büyük sosyolojik sıkıntılar olabilir. Bunlara gelecek haftalarda ki yazılarımda değineceğim.
Gelecek teknolojilerinden bir süre bahsedeceğiz, bunlar üretimde tüketimde, alışverişte, savaşta, tıp alanlarında devrim niteliğinde yeniliklerdir. Gelecek geliyor!
Bilgiyle kalın.