Sayfa Yükleniyor...
Geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Plan, yeni adıyla Yeni Ekonomi Programı açıklandı.
Açıklanan programda enflasyon ve büyüme tahminlerine bakacak olursak; 2018 büyüme tahmini %3,8, enflasyon %20,8, 2019 yılı için ise büyüme tahmini %2,3 enflasyon tahmini ise %15,9, 2020 yılında %3,5 büyüme, %9,8 enflasyon olacağı, 2021 yılında ise %5 büyüme ve %6 enflasyon ile taşların yeniden yerine oturacağı, yaklaşık 3 yıllık bir program sonucunda ekonomide fiyat istikrarının yakalanacağı öngörülüyor. Bakan Albayrak Türkiye’nin zor süreçlerden geçtiğini ancak yoluna güçlü adımlarla devam edeceğini vurguladı. Orta Vadeli Plan, en azından ayakların yere bastığı bir planlama olmuş. Enflasyon hedefinin sene başında Merkez Bankası tarafından açıklanan raporunda %8,4 gibi bir oran belirlenmişti. Bu oranı her ne kadar Temmuz ayında %13,4 oranına revize etse de ekonomiden anlamayan birisi için bile tatmin edici olmayan bu oranlardan, ayakların yere bastığı tahminler daha inandırıcı. Açıklanan program ile 2023 hedeflerinin uyuşmadığını söylemekte de yarar var. 2021 yılında tahmin edilen kişi başına gelir 10.973 dolar, 2023 hedefi ise 25 bin dolar. 2021 yılı hedeflenen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 926 milyar dolar iken, 2023 hedeflerinde bu rakam 2 trilyon dolar civarı. Ayaklarımız yere değsin kendimizi tanıyalım da gerisini bir şekilde getiririz. Ayaklarımız yere bassın ki en yükseğe zıplayabilelim. Çok sevdiğim bir söz var; ‘Hayat sen plan kurarken başına gelenlerdir.’ Ülkemize ne kadar da uyan bir söz. Türkiye, maalesef plan yapabilen bir ülke değil. Geçmiş yıllarda yapılan kalkınma planlarına, kamu kurumlarının, merkez bankasının hedeflerine/tahminlere bakıyorum da bu kadar isabetsiz hedefleri, bu kadar üstünkörü, günü kurtarmak için, belki birilerine yaranmak için açıklanan tahmin rakamlarının sonu hep hüsran. Türkiye’de koltuk krizi var. Liyakat sorunu var. Türkiye’nin koltuk sevdalısı, bugüne odaklı, üstten bakan, ülkeden, insanından haberi olmayan bürokratlardan kurtulması gerekiyor. Kamu da tasarruf yapılacakmış. Yapılacak tasarrufların en önemlisi bana göre makam araçlarıdır. Makam aracı verilecek konuma gelen herkes kendi aracını alabilir. Bürokratlar makam araçlarını değil, kendi araçlarını kullansın. Ya da otobüse binin, arkaya doğru ilerleyin, halkın rutinini görün, tanıyın biraz. Yoksulluk sınırının 5 bin 700 liralarda olduğu, açlık sınırının asgari ücretten yüksek olduğu bir ülke de, bu kadar makam aracı gerçekten fazla. Birileri bedel öderken, birileri rahatına bakarsa, hiçbir şey olmazsa, vicdanlar rahatsız olur. Türkiye kendi markasını yarattığı gün, çok uluslu işletmelerin taşeronu değil, rakibi olduğu zaman fiyat istikrarını da yakalar, en iyi on ekonomiye de girer, kişi başı milli gelir 25 bin dolara da çıkar. Güçlü Türkiye için, herkesin elini taşın altına koyacağı günleri görmek dileği ile..
Bilgiyle kalın.