2

Herkes Gider Mersin’e, Merkez Gider Tersine


  • Oluşturulma Tarihi : 18.10.2021 07:10
  • Güncelleme Tarihi :

Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs salgını, Mart 2020’de Türkiye’de de

görülmeye başlandı ve tüm hayatımızı o günden bugüne etkilemeye devam etti.

Bu kadar önemli ve bütün dünyaya yayılmış bir sağlık sorununun, ekonomi ve siyasete aksetmemesi

beklenemezdi. Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları (FED, ECB, BOE vb.) süreci, genişleyici para

politikaları uygulayarak yönetmeye başladılar. Deyim yerindeyse para basıp dağıttılar. Pandeminin

tüm dünyada yarattığı belirsizlik, ciddi talep daralmasına yol açmış, petrol fiyatları dibe vurmuştu.

merkez bankaları, piyasada varlık alımlarını artırarak ve faizlerde aşağı yönlü iyileştirmeler yaparak

genişleyici para politikalarıyla, oluşacak enflasyonu da göze alarak müdahalelerde bulundu. Bunu

da toplam talebi artırıp piyasanın canlanması adına yaptılar.

Peki Türkiye Merkez Bankası ne yaptı?

Pandemi başında dünya ile uyumlu para politikaları izlenirken, Eylül 2020’de politika faizi alınan

kararlarla yükselmeye başladı. Azalan talebe karşılık sıkılaştırıcı para politikasına başlandı. Piyasalar

yüksek faiz ile fonlanıp, döviz girdisi amaçlandı. Böylece kur düşecek, TL değerlenecek, enflasyon da

frenlenecekti.

Bir süre kur düştü, enflasyon artış oranı yavaşladı, piyasa sakinleşir gibi oldu ancak Mart 2021’de

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın, Merkezin son faiz artışı kararından sonra görevden alınması ile

6 aylık dinginlik yerini yine piyasalarda belirsizliğe bıraktı ve TL bir anda ciddi güç kaybetmeye başladı.

Sonrasında ne oldu?

Dünya nüfusunun aşılanmaya başlaması, pandeminin insanlar tarafından kanıksanması ve

piyasalarda yeniden artan risk iştahıyla birlikte gelişmiş ekonomilerin genişleyici para politikaları da

yerini ortaya çıkan enflasyonu baskılamak için sıkılaştırıcı politikalara başlanacağı yönünde söylem ve

politikalara bıraktı.

TCMB ise eksi reel faiz oranına rağmen, çekirdek enflasyonu baz almaya başlayıp, faizleri düşürmeye

başladı. Enflasyon faizi azaltarak baskılanacakmış! Daha önce yazdığım yazılarda da belirtmiştim.

Keşke faiz olmasa, keşke keşkeler olmasa diye. Ancak dünya ile entegre bir sistemin içindeyseniz,

rasyonel olmak zorundasınız.

Piyasalar bu hafta yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısından çıkacak kararı bekliyor. Beklenti ise

faiz oranlarının 100 baz puan daha düşürüleceği yönünde. Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Başkan

yardımcılarının görevden alınması faiz indirimine en önemli ipucu piyasa için. Gelişmekte olan bir

ülke için oldukça iddialı politika uyguluyor Merkez Bankası. Ama rasyonaliteden uzak kaldı gibi biraz.

Yani demem o ki herkes gider Mersin’e Merkez gider tersine.

İyi haftalar.

Herkes Gider Mersin’e, Merkez Gider Tersine
Düzgün Yalçınkaya
Yazarımız Kim ?

Düzgün Yalçınkaya