Sayfa Yükleniyor...
Suriye’de rejim, bir süredir SOÇİ mutabakatına aykırı olarak İdlib’de ilerleyişini sürdürüyor. Türkiye’nin en az 10 gözlem noktasını geçen Rejim güçleri, Türkiye sınırına doğru ilerleyerek tüm İdlib’i kontrol altına almaya çalışıyor. Peki ama birden ne oldu?
Resme daha büyük açıdan bakmamız gerektiği kanaatindeyim çünkü Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz yataklarının olması işleri içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Ne olmuştu önce bir hatırlayalım.
Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz kaynaklarından haklı olarak hak ettiği payı almaya çalışan Türkiye, Libya ile bir mutabakat imzalamıştı. Buna göre Libya ve Türkiye denizden kıta sahanlıklarını birleştirerek Doğu Akdeniz’de kimsenin beklemediği bir adım atmıştı. Libya’da ki iç savaşta paralı askerleri ile meşru Libya hükümeti ordusu ile savaşan Hafter, Rusya ve bazı Avrupa ülkeleri tarafından daha fazla desteklenmişti. Tam Libya’ya Özgür Suriye Ordusu askerlerinin bir kısmının gönderileceği iddiası var iken, Suriye’de rejim saldırıları şiddetini artırdı. Diğer taraftan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprakları içerisinde bulunan 1974 yılında kapatılan turizm cenneti olan Kapalı Maraş’ın açılmasına karar verilmiş, Güney Kıbrıs Rum yönetimi buna karşılık olarak, gerekirse Türkiye ile savaşacaklarını söylemişti.
Bu üç farklı gelişme aslında tek bir noktada birleşiyor. Doğu Akdeniz’de güç dengesi sağlama çabaları. Libya’da Suriye’de Kıbrıs’ta aynı güç odaklarıyla mücadele ediyoruz. O güç odakları da Türkiye’yi içeriden ve dışarıdan yorarak, kendi iç politikalarına ya da Suriye bataklığına hapsetmek, rejim güçlerinin sınırlarımızda yönetimi tamamen ele alarak ülkemiz güvenliğini tehlikeye atmak, böylece Doğu Akdeniz’de hakkımız olan zengin kaynaklar paylaşılırken hakkı olanı alamayan bir ülke olmamızı amaçlıyorlar. Şimdilerde Suriye de karşı karşıya olduğumuz rejim güçlerinin YPG/PKK’dan daha tehlikeli bir güvenlik problemimiz olduğunu söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum.
Görünüş o ki, sınırlarımız dışında bu güç odaklarıyla mücadele etmezsek, sınırlarımız içerisinde mücadele etmek zorunda kalacağız. Suriye, Libya ve Kıbrıs’ta ki gelişmeler ulusal egemenliğimizle doğrudan bağlantılı. “Bize ne” diyemeyiz. Son zamanlarda, sınırlarımız dışında bu kadar problem yaşamamızda ki en büyük neden, Türkiye’nin artık aktif ve dış politikada hakkını arayan, masada olmak isteyen bir ülke olmasıdır.
Türkiye’nin Libya ve Kıbrıs’taki uğraşı Doğu Akdeniz’deki zengin yeraltı kaynaklarından, daha doğrusu hakkı olandan payına düşeni almak iken, Suriye de ise kendi sınır güvenliğini, meşruiyetini yitirmiş bir darbe topluluğu olan rejim ve YPG/PKK terör örgütünden korumak, oluşturulan güvenli bölgeye Türkiye’de ki ve Suriye’de ki mültecileri yerleştirmek ve güvenliklerini sağlamaktır. Rejim, daha önce sağlanan mutabakata rağmen, petrol kuyularının olduğu, kontrolü altında olmayan yerleri değil de kuru toprak ve mazlum insanların yaşadığı İdlib’i bombalıyor.
*Suriye’de ki yeraltı kaynaklarının olduğu harita
*Kaynak:suriyegündemi.com