Sayfa Yükleniyor...
Türkiye ve Amerika arasında son haftalarda artan bir gerilim mevcut. Sebebiyse İzmir’de yani şehrimizdeki bir kilisenin papazı. Olayı kısaca özetlemek gerekirse, 9 Aralık 2016 tarihinde terör örgütlerine üye olduğu şüphesiyle tutuklu yargılanan Papaz Brunson, 26 Temmuz 2018 tarihinde sağlık sorunlarını göz önünde bulunduran ilgili mahkeme tarafından, adli kontrol şartıyla, ev hapsine alındı. Piyasalarda Merkez Bankasının faiz kararıyla borsa ve TL’de meydana gelen ani değer kayıpları, papazın adli kontrol şartı ile ev hapsine alınmasıyla tersine döndü. TL ve Borsa İstanbul’da yüzde 4’lere yakın değer kazancı sağlandı. Perşembe günü ise Brunson’un ev hapsini yeterli bulmayan Donald Trump ve yardımcısı, Türkiye’yi geniş çaplı yaptırımlar ile tehdit etmeye başlayınca, dolarda yeniden oynaklık baş gösterdi ve 4.87 seviyelerine yükseldi.
Türkiye’nin Amerika ile ikili ticaret ilişkilerini incelediğimizde Amerika açısından vazgeçilmez bir ülke olmadığımız bariz. Dünyanın en fazla ithalat yapan ülkesi olan Amerika ile ticaret hacmimiz 2017 yılı TÜİK verilerine göre 20.5 milyar dolar civarı. Bunun yaklaşık 12 milyar doları ithalat yani satın aldığımız ürünlerken, 8.5 milyar dolar civarı ihracatımız mevcut. Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı 5. ülke. Amerika’nın ihracat rakamlarını incelediğimizde ise Türkiye’nin sırası 28. Yani en fazla mal sattığımız ülkeler sıralamasında 5. Olan Amerika ekonomisinde, ülkemiz 28. sırada. Bu demek oluyor ki ikili bir ticaret savaşında gardı düşük olan taraf Türkiye.
Yazdıklarımdan da anlaşılacağı gibi bu hafta dolar bir düştü, bir yükseldi. Üstelik bu oynaklıkta, akla dayalı ekonomik göstergelerle alakalı herhangi bir gelişme de yok. Tehdit var. Egemenlik haklarına müdahale çabası var. Bir kilise papazının iki ülke arasında böyle büyük bir krize yol açması, piyasalara doğrudan müdahalesi ise gerçekten düşündürücü. Üreten, ürettiğini tüketen, milli ekonomiye sahip bir ülke olsak, dışarıya bu kadar bağımlı bir ülke olmasak, böyle bir oynaklık mümkün olmayacaktı. Dostumuz yok, düşmanımız çok. Egemenlik haklarımızı, yargımızı, 80 milyonun iradesiyle kullandığı oylarla kurulan idarenin küçük görülmesine tahammülümüz de yok.
Bu tatsız olay bana yıllar önce İsmet İnönü ile zamanın Amerika başkanı Lyndon B. Jhonson arasında geçen, Kıbrıs’a bizim verdiğimiz silahlarla giremezsiniz tehdidine karşı söylediği, yeni bir dünya kurulur Türkiye kurulan yeni Dünya da yerini alır sözünü getirdi. 7 düvele meydan okuyan dedelerin torunlarına, haklıysak 7 düvele karşı meydan okumak yakışır.
7 düvele 21.yy da meydan okumanın yolu üretmektir. Üret Türkiye! Bilgiyle üret.
Bilgiyle kalın.