İlkokul sıralarından beri duyduğumuz bir cümle var: “Türkiye deprem kuşağında yer alan bir ülke.”
Deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğumuz gerçeği, küçük yaşlardan itibaren beynimizde yer alması hayati öneme sahip çünkü. Okul sıralarında yetişen nesillerin arasından yarının müteahhitleri de yer alıyor. Son 5 yılda İzmir ve Maraş depremlerinin deprem değil, bina öldürür gerçeğini bir kez daha çıkardığını göz önüne alırsak; deprem bilincinin ilk okul sıralarından itibaren verilmesinin ne kadar hayati bir konu olduğunu bir kez daha anlamış oluruz diye düşünüyorum.
Ne yazık ki güzelim ülkemiz depremlerde çok büyük kayıplar verdi. Son 30 yılda; Marmara Depremi, Van Depremi, İzmir Depremi ve yüzyılın felaketi olarak nitelendirebileceğimiz Kahramanmaraş depremleri gibi çok büyük depremlere maruz kaldık. Milyonlarca insanın hayatında doğrudan etki eden, yüzbinlerce canımızı kaybettiğimiz bu felaketler elbette ki bize bir ders olması gerekiyor. Çünkü deprem olmaya devam edecek güzel ülkemizde ve bizim hazır olmamız gerekiyor daima bu gerçeğe…
Önümüzde birkaç yıl içinde gerçekleşmesi beklenen büyük bir deprem var: "Marmara depremi. Uzmanlar 99 depreminin ardından 30 yıl içinde bu bölgede büyük bir depremin olabileceğini ön gördü ve yıllarca depreme karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini dile getirdi. Fakat biz bu gerçeğe tam olarak hazırlandık mı? Ne yazık ki: Hayır! Peki İstanbul’u etkileyecek bir deprem felaketi yaşanırsa; neler olabileceğine dair öngörülerini paylaşan uzmanlar ne mi diyor? “Milyonlarca insanımız hayatını kaybedebilir ve İstanbul Türkiye’nin ekonomideki lokomotifi olduğu için ekonomik bağımsızlığımız zarar uğrayabilir."
Deprem sadece İstanbul’da değil, Ege kıyılarında da bekleniyor; çünkü buralarda da aktif fay hatları var. Yunanistan’ın Santorini Adası’ndaki volkanik hareketlilik nedeniyle şubat ayında İzmir ve civar illerde hissedilen on binlerce deprem meydana geldi. Gerek kıyılarımızdaki aktif fay hatlarının fazlalığı gerekse Ege Denizi’nde yer alan volkanik hareketlilikler her an risk altında olduğumuzu bizlere oldukça fazla bir şekilde gösteriyor. Ne yazık ki Marmara ve Ege’de var olan risk Doğu Anadolu illerinde de fazlaca mevcut!
Demem o ki bu gerçekleri bir kez daha hatırlamalıyız. Ülkeyi yönetenler bu konuda bir tık daha fazla duyarlı olmalı ve biz vatandaşlar da depreme karşı gerekli bilince sahip olmalıyız. Umarım Maraş depremleri gibi faciaları toplum olarak bir kez daha yaşamayız.