İzmir ve Türkiye’nin birçok ilinde ne yazık ki orman yangınları yüreklerimizi yaralıyor. İzmir’deki yangınlar da kentimizin habitat alanlarına büyük zararlar verdi. Önceki yazılarımda bu soruna dikkat çekmiş, yangınlar için kritik döneme girdiğimizi ve vatandaş olarak dikkat etmemiz gereken huşuları aktarmıştım. Bu yazımda yine bu hususta aynı şeyleri söyleme gereği duydum çünkü hektarlarca alanımız yandı, bitti kül oldu. Canlı yaşamına büyük zaralar değdi.
Vatandaş olarak içinde bulunduğumuz bir buçuk aylık döneme dikkat etmemiz gerekiyor zira orman yangınlarının en fazla karşılaşıldığı dönemlere girdik. Uzmanlar bu konuda sık sık uyarılarda bulunuyor. Bizler de bilhassa orman yangınları için mesire alanlarından şu sıralar uzak durmalıyız. İçinde bulunduğumuz dönem piknik yapılacak dönem değil ve bu konuda biraz sabırlı olmamız lazım.
Mesire ve ormanlık alanlara gidenler ise yangın riski oluşturacak herhangi bir cisim, mermer, izmarit vb. bu alanlarda bırakmamalı. Orman yangınlarının büyük bir kısmı bu sebeplerden kaynaklanıyor. Bizler de bu alanlarda dikkatli olmamız gerekiyor. Ormanlar, canlıların daha sağlıklı bir yaşam sürmesi için olmazsa olmaz alanlardır. Ve buralarda birçok canlı yaşamlarını sürdürüyor. Hem kendimiz için hem de onların geleceği ve yaşam hakkı için çok dikkatli olmamız gerekiyor.
Yangınları bilerek yakanlara da diyecek sözüm yok açıkçası. Çünkü bunun vebali çok büyük ve herhangi bir maddi değer bu alanların yok olmasından önemli değil. Umarım yangınlar konusunda daha bilinçli oluruz bundan sonra. Ve her ebeveyn, bu konuda evlatlarına bir bilinç aşılamalı diye düşünüyorum.