Her yıl 2 Nisan'da Dünya Otizm Farkındalık Günü'nü kutluyoruz. Birleşmiş Milletler (BM) otizmi bir farklılık olarak tanımlamaktadır. BM'ye göre Otizm "Sosyal etkileşim ve iletişimde kalıcı farklılıklar ile sınırlı ve tekrarlayıcı davranışların görüldüğü bir nörogelişimsel durumdur. BM, otizmin bir "bozukluk" olarak değil, bireylerin farklı nörolojik gelişim özelliklerine sahip olduğu bir durum olarak ele alınması gerektiğini vurgular. Ayrıca, otizmli bireylerin haklarını korumak, eğitim, sağlık ve istihdam gibi alanlarda eşit fırsatlar sunulmasını sağlamak amacıyla politikalar geliştirir."
Birleşmiş Milletler'in tanımından da anlaşılacağı üzere otizm bir farklılıktır. Herkesin gelişimi aynı olmuyor maalesef ve bu durumu kabullenip, otizmli bireyleri toplumdan ayrıştırmamak gerekmektedir. Fakat ne yazık ki yılın her döneminde haber bültenleri otizmli bireylerin haklarının korunamadığı, otizm konusunda ilgili kurumların yeterli önlemler almadığı, otizmli bireylerin ailelerin çeşitli mağduriyetler yaşadığı haberleri ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bu durum; toplum olarak farklılıklara ne derece saygılıyız; bunu ortaya çıkarıyor. Bu toplumun içinde yer alan bir birey olarak ne yazık ki otizmli ailelerin feryatlarını oldukça üzüntüyle karşılıyorum. Aileler ne yazık ki; çocuklarının geleceği için endişeli. Çünkü hayat fani bir hayat. Bu dünyada hiç kimse kalıcı olamaz. Otizmli çocukların aileleri de kendileri bu hayattan göçünce çocuklarının arkada mağdur olmayacağını bilmek istiyor.
Bu olayın çözümü ne diye soracak olursanız, kesinlikle yeni nesillerin iyi bir şekilde, farklılıklara karşı saygı gösteren bireyler olarak yetişmesini sağlamaktan geçiyor. Kısa vadede çözüm ise; sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla otizmli bireyler için, onların geleceği için etkin politikalar ve kanunlar geliştirmek. Bu konuda faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarını yürekten kutluyorum. Otizmli bireylere daha karşı daha saygılı olacağımız günler yakın olması dileğiyle.