İçinde bulunduğumuz hafta; Yaşlılar Haftası. Yaş almış bireyler toplumumuzda ne yazık ki hak ettiği değeri almıyor değerli okuyucular. Toplumda yaşayan bireylerin bu konuda almış olduğu tavırları ne yazık ki oldukça kötü yorumluyorum. Oysa ki bugünün gençleri olan bizler; yarının yaşlıları olmayacak mıyız? Bu gerçeği nasıl unutabiliyoruz şaşırıyorum doğrusu!
Yaşlı bireyler bir toplumun saygıyı en fazla hak eden gruplarının başında yer alıyor. İnsanın doğasını anlaması gereği bu gerçeği idrak etmesi elzem. Onların en iyi şartlarda yaşaması için gerek ekonomik gerekse toplumsal tüm düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Burada hükümetlere düşen görev; onların refahını artıracak adımlar atmak, hayatlarını kolaylaştıracak kanuni düzenlemeler yapmak, onlara yönelik sosyal faaliyetleri artırmaktır. Böyle bir ortamda yaşlı bireyler kendilerini daha güvende ve huzurlu hissetmiş olur.
Toplum olarak bize düşen görevler ise; onlara saygıda kusur etmemek, sevgimizi ve saygımızı hissettirmek, yaşlı bireylere karşı yeni yetişen neslin de saygı duyması gerektiği bilincini onlara aşılamak, ailemizin büyükleriyle vakit geçirmek, onlarla alakadar olup sosyal yaşamın içinde birlikte etkinlikler yapmak. Bu saydıklarımı daha da çoğaltabilirim.
Fakat ne yazık ki; son yıllarda yaşlı bireylere karşı toplum olarak çok da saygılı olunmadığı kanaatindeyim. Eskiden daha yaygın olan saygı kavramı, ülkemizde son yıllarda yerini bencilliğe ve tahammülsüzlüğe bıraktı. İnsanlar; otobüste artık bir yaşlıya yer verirken bile çokça zorlanır hale geldi. Veya bir kuyrukta yaşlılara öncelik vermek zorlaştı. Bu durumu sizler de çevrenizde sık sık gözlemliyorsunuzdur diye düşünüyorum.
Bu haftaki yazımı sonlandırırken; toplum olarak şu altın kurallara uymaya özen göstermemiz gerektiğini bildirmek istiyorum: İlgili olmak, onlara yaşamda yardımcı olmak, sabırlı olmak, saygılı olmak, nazik bir dille konuşmak, onların bağımsızlığına karşı da saygı göstermek, deneyimlerinden faydalanmak, onların hayatta aktif olmasını sağlamak.